Bilal Kayabay

Türkçe özürlü biri yumurtladı da birileri üstüne mi atladı; yoksa, bile istiye mi öyle kullanılıyor bilemem.Ama bildiğim şu “Sosyal mesafeyi koruyun” lakırtısı, öyle masum bir lakırtı değil.

Bîtaraf (tarafsız) olan, bertaraf (imha) olur mantığı ile  bizden olan, bizden olmayan diye
milleti bölüp birbirinden uzaklaştırmak kesmedi. Şimdi de virüs üzerinden insanları birbirinden uzak tutma operasyonu yürütülüyor. Ne demek “Sosyal mesafe korumak.”

Şunun adam gibi Türkçe söyleyin, bu durum için ne kadar saçma olduğunu anlayacaksınız: “Toplumsal mesafenizi koruyun.” (Evet, birileri,hak etmeden edindiği sosyal mesafeyi  korumak için her yolu mübah saymakta)

Toplumun farklı katmanları arasındaki sosyal mesafeden söz edildiğinde kavram yerine oturur.

Söz gelimi, iktidar çevreleri ile toplumun büyük kesimi arasındaki sosyal mesafe. O durumda da mesafe terimi çok zavallı çok cılız kalır. Çünkü iki kesim arasında, sosyokültürel, sosyoekonomik, sosyobilimsel uçurumlar var.

Ha eğer virüs salgınını önlemek içinse bu çağrı, şunun doğrusunu söyleyin. İstenilen, fizik mesafenin korunması. Yani, birbirinizin ağzına girmeyin. Aranızda en az üç beş adım mesafe bırakın.

Hem, o sizin dediğiniz ” Sosyal mesafe” lafını bu toplumun yüzde kaçı anlar sanıyorsunuz.

Aziz Nesin’e soralım mı: Aziz Abiii, oran yüzde kaç, demiştin 🤔
EEYY CEHAPE VAN MÜMİT

“Eeyy cehape belediye başkanları, siz kimsiniz yaa. Zatım, virüse de van mümiti çekmiş; milli sadaka günleri ilan etmişken siz kendinizi ne sanıyorsunuz da durumdan vazife çıkarıyorsunuz.

Ben zatım, size topal ördek dedim; siz uçmaya yelteniyorsunuz. Hem siz sadaka kültüründen ne anlarsınız yav. Haddinizi bilin haddinizi. Yağma yok yağma.
Halka hizmet etmenize müsaade edip seçimleri riske atacak kadar aptal mıyım yav ben.”