“Merhaba Arkadaşlar,

1 saat önce internet geldi, hızla yazmak istedim, çünkü tekrar gidebilir. Diyarbakırda Yaklaşık 6 gündür internet yok, bazen akşamları ara ara geliyordu, son 1-2 gündür o da yok.

Gültan Hanım ve Fırat Beyin tutuklanmasına insanlar çok tepkili. Ama tepkiyi bile göstermek mümkün değil.

Şu an sadece belediye değil, belediye önüne giden tüm yollar kesilmiş durumda, neredeyse tüm şehir TOMAlarla çevrilmiş halde.

Çöpler yerlerde, 6 gündür toplanamadı, belediyeye işçiler alınmıyor, çalışanların ufak bir grubu memur statüsündekiler girebiliyorlar. Önceki gün görevden alınan doktorlardan dolayı hastanelerde çok sıkıntı var, hastalar perişan halde. Belediye otobüsleri 6 gündür çalışamıyor. Okullarda öğretmen yok. Pos cihazları çalışmıyor, esnaf da sıkıntıda. Eczaneler internet olmadığı için ilaç veremiyor…

Trafikte tam bir kaos var, çünkü ana yolların çoğu kapatılmış durumda. Kısaca Amedde durum budur

Oralarda da iyi değil duyuyorum (haberleşme ağımız kısıtlı), bazen olanları birkaç gün sonra duyuyorum, ama yine de ses çıkarmamız gerekiyor. Burada korkunç bir yalnızlık duygusu da hakim.

Geçen hafta Şırnak ve Cizredeydim, gördüklerimi anlatmak bile çok zor geliyor. Açıkçası sizlere tekrar yazıp yazamayacağımı bile bilmiyorum… Hepinize sevgiler” İmza: Adı İlyas Başsoy’da saklı…

Diyarbakır’lı bir gazetecinin bir arkadaş grubunda paylaştığı bir mesaj bu!

Bu mektubun her satırı bir çığlık! Etkilenmemek mümkün değil… Ama en çok etkileyici ifadeler şu iki cümle bence.  ” Burada korkunç bir yalnızlık duygusu da hâkim ve açıkçası bir daha sizlere yazıp yazamayacağımı bilemiyorum.”.

Birincisi terk edilmişliğe serzeniş, ikincisi bir veda gibi…

Ne günlere kaldık?

Kentler TOMA’larla kuşatılıyor.

İnsanların en temel ihtiyaçlara ulaşımı engelleniyor.

Belediye çalışanlarının belediyeye sokulmuyor.

Kentlerin çöpleri toplatılmıyor. Her yan pislik içinde.

Sistemler felç; hastaneler, eczaneler hizmet veremiyor.

İnsanlar yarınsız!
İnsanlar umutsuz!
İnsanlar kederli!
İnsanlar can derdine düşmüş.

Bu ne felakettir?
Bu ne zulümdur?

Tam bir işgalci güç (işgal gücü bu kadarını yapar mı? emin değilim) anlayışı ile, kendini hiçbir hukuk kuralıyla sınırlamadan pervasızca zülüm yapılıyor halka…

Ülkenin batısında bir avuç insan dışında (kuyruğuna basılanlar hariç) kimse ses çıkarmıyor bu duruma.

Herkes suskun, herkes sessiz!
Direnenler kimsesiz!!!