Ey insanlık, duyun artık çocukların çığlığını. Savaşlarda öldürülüyorlar, tecavüz edilip öldürülüyorlar, yetmiyor körpe bedenleri, kızıl alevler de, çığlıklar arasında yanarak  ölüyorlar; tıpkı Aladağ’daki 11’i kız çocuğu ve bir yetişkin emekçi 12 can gibi! Ve sen büyük insanlık, insanlığından utanmadan susuyorsun hala!!!

29 Kasım Salı akşamı Adana Aladağ’daki öğrenci kız yurdunda çıkan yangında 11 öğrenci, 1 görevli hayatını kaybetti; 22 kişi yaralandı.
İlçedeki devlet yurdu yıkılıyor ve kaymakamlık; Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği  adıyla faaliyet yürüten “Süleymancılar Tarikatı”na ait olduğu söylenen yurdu adres gösteriyor. Ama yıkılan yurt bir daha yapılmıyor. Çocuklar bir tarikata emanet ediliyor…
Orada 12 can cayır cayır yanarak ölmüş,  devlet aceleyle yayın yasağı getiriyor!
Ankara’da en demokratik hakkını kullanarak Cemaat yurtları kapatılsın diye basın açıklaması yapan öğrenciler olmadık şiddete maruz bırakılarak karga tulumba gözaltına alınıyor. Hem de ne zaman? Tekke ve zaviyelerin kapatılışının 76. Yıl dönümünde.
 Nerden nereye!…
Tarikat yurtlarında skandallar bitmiyor
1 Ağustos 2008 tarihinde Konya Balcılar Beldesi’nde Kur’an Kursu’na giden kız öğrencilerin kaldığı yurtta da Adana’dakine benzer bir facia yaşanmıştı. Yani 2008’de  bin 700 dernek, bin 300 yurt ve ya öğrenci pansiyonu olduğu söylenen
Süleymancılar Cemaatine ait olduğu belirlenen Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdu’nda gaz sıkışması nedeniyle yaşanan patlamada kız öğrencilerden 18’i yaşamını yitirmişti.
Konya’da yaşanan faciada 18 kişinin yakınlarından ve yaralanan 29 kişi arasından tek şikayetçi çıkmamıştı.
Sahi neden?
Neden kimse şikayetçi olmadı, tıpkı Ensar Vakfında olduğu gibi!
Neden???
41 yılda değişen bir şey yok.
Yıllar önce Demiryollarında mahrumiyet bölgelerinde görev yapan personelin çocuklarının eğitimlerine devam edebilmeleri için pansiyonlar kurulmuştu. Devlet yurtlarının bulunmadığı bazı yerlerde ise özel yurtlarla yapılan anlaşmalarla Demiryolcu çocuklarının eğitimlerine devam etmeleri sağlanıyordu. Bu yurtlardan biriside Ödemiş Balıkçıoğlu Erkek Öğrenci Yurdu idi.
15 Şubat 1975’te gece öğrenciler uykularındayken saat 01.30 sularında meydana gelen yangında 10’u Demiryolu personeli çocuğu, 11 öğrenci korkunç bir şekilde yanarak hayatlarını kaybetmişti. Doğrusu, insan sormadan edemiyor; 41 yılda ne değişti?  41yılda çocuk ölümlerinin üstesinden bile gelemediniz!
Ve soruyoruz?

*CHP’nin 01 Nisan 2016 tarihinde ülkemizde kamu kurum ve kuruluşları, vakıf ve derneklerin açtıkları öğrenci yurtlarının tespiti, öğrencilere yurt yapımı amacıyla kamu arazilerini ve binalarını düşük bedelle ya da bedelsiz devrinde, kamu kurum, kuruluş ve yerel yönetimler ile bu arazi ve binaları alan vakıf, dernek ve benzer kuruluşların belirlenmesi, özel yurtların daha etkin bir şekilde denetlenmeleri ve öğrencilerin yurt ihtiyacının giderilmesi için alınacak önlem ve politikaların belirlenmesi amacıyla verilen önerge AKP oylarıyla reddedilmişti. Ey AKP, sahi neden korkuyorsunuz?
*Bu önergeye karşı oy vererek reddeden siz AKP’li bakanlar ve vekiller, hangi yüzle oraya koştunuz?. Yoksa bir şeylerin açığa çıkmaması için aceleyle yayın yasağı getirtmek için miydi aceleniz?
*Ey Devlet Bahçeli, Cumhuriyet’in köküne kibrit çakmak, Başkanlık sistemini getirmek için verdiğin çabanın yüzde birini ülke sorunları ve çocuklar için sarf etmek niye bu kadar zor?
*Acab diyorum ki siz, Milli Eğitim Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, İçişleri Bakanı istifa etme olgunluğunu gösterecek misiniz?
*Yangın merdiveni kilidi basının önünde kırılmasına rağmen Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak “kilit yoktu” demesinin ardında neyi ve kimi korumaya çalışıyordu? Kapının kilitli olduğu kesinleştiğine göre istifa etmen gerekmiyor mu?
*Adı üstünde “yangın merdiveni” nin kilitli olması sonucu 12 kişinin ölümü hukukta “taammülden adam öldürme” fiiline giriyor mu, girmiyor mu?
* Sahi 8 yıl önce Konya’da ölen 18 kişi ile ilgili ne işlem yapıldı?
*Ensar Vakfı soruşturması ne aşamada?

Söylenecek çok şey var, fakat öte yanda hayatlarını yitirmiş genç kızlarımız, canlarımız, yürekleri evlat acısı ile alev alev yanan analar, babalar ve bacı kardeşler var… Ne acıdır ki insan hayatının, mal ve can güvenliğinin tamamen yok edildiği, insani ve vicdani duyguların serbest piyasa ekonomisine terk edilen Türk Lirası gibi değersizleştirildiği günleri yaşamaktayız.
Dileğimiz odur ki, artık çocuklarımız ölmesin, geceleri aç, gündüzleri çıplak yaşamasın. Savaşa, tacize, zulme ve istismara maruz kalmasın.
Tüm ölen çocuklarımızı yüreklerimize gömüyor, geriye kalanlara sabır dilemiyorum, çünkü sabır, beraberinde ölümü kanıksamayı getirir. Dilemiyorum çünkü, başka çocuklar ölsün istemiyorum….
Ölümü kanıksamayın ses çıkarın ses…