KASSANDIRA VE TRUVA ATI

Kassandra, Truva Kralı Priamos ve Hekabe’nin kızı, Yunan mitolojisinin bir kahramanıdır. Paris’in Helen’i kaçırıp Truva ya getirmesinin Truva’nın felaketi olacağını önceden görmüş, İnandıramamıştı kimseyi. Truva Savaşını yaşamış ve savaşta ağabeyi Hektor’u kaybetmiştir. Yunanlıların Truvalılara hediye ettiği tahta atın getireceği tehlikeyi görmüş, Truvalıları uyarmaya çalışmış, ancak onu dinleyen olmamıştır.
Ülkemizde solcuların, sosyalistlerin, komünistlerin durumu da Kassandra’nın durumuyla aynıdır.
Ülke tarihi kadar eskidir, bu ülke sosyalistlerinin ülkeyi yönetenlere uyarıları.
Marshall yardımlarını kabul etmeyin. İkili anlaşmalar yapmayın emperyalizmle dediler. “Bu ‘yardım’lar ülkeyi işgal etmenin yeni bir Truva atıdır.” dediler. “Emperyalizm artık topla, tank, askerle işgal etmiyor ülkeleri. Ekonomiyle işgal ediyor. Süt tozuyla, Coca Cola’la sanayi ürünleriyle işgal ediyor. Ülkeyi üretmeyen, tüketen bir toplum haline getirerek, kendine Pazar yaparak işgal ediyor” dediler dinlenmedi. “Rusya’yla mı ikili anlaşma yapalım Moskof uşakları” dediler. Durum ortada.
“Barış gönüllüleri” adı altında ülkemize Cia ajanlarının girmesine izin vermeyin dediler. “Susun vatan haini Bolşevik ajanları.” Dediler. Sonuç ortada
Köy enstitüleri kapatılırken yüksek sesle haykırdılar “Ülkeyi karanlığa boğacaksınız” diye. Dinleyen olmadı. “Kesin sesinizi pis komünistler.” Dediler tutukladılar. Sürgün ettiler. “Devlet din işlerine karışmasın. İmam Hatipler açmayın” dediler. “Dinsiz komünist kâfirler.” deyip Katlettiler. Niyetleri baştanbaşa zifiri karanlıkta kalmasıydı ülkenin. Başardılar.
“Nato ya da girmeyin Kore’ye askerde göndermeyin” dediler. “Varşova paktına mı girelim. Kesin sesinizi Rus ajanları” dediler. Dinlemediler. Binlerce Mehmet pisipisine ölüp gitti haritada yerini bilmediği topraklarda. “Şehit” deyip avuttular anaları, babaları, dulları, yetimleri. Ölenler öldükleriyle kaldılar.
“Amerika’ya, Nato’ya ülkemizde toprak vermeyin, üs kurdurmayın” dediler “6 Filo defol. Tam bağımsız Türkiye.“ dediler Sokaklarda linç edildiler, bıçaklandılar, coplandılar, tutuklandılar, idam edildiler, katledildiler. Bugün; ülke topraklarındaki ABD ve Nato üslerine, Ülkenin hiçbir vatandaşı girememekte. İstedikleri gibi bu topraklar üzerinde tasarrufta buluna biliyorlar. Irak mı Bombalanacak? Libya mı? İstediği gibi savaş uçaklarını indirip kaldırıyor.
“Daha demokratik ve bağımsız bir ülke” dediler 12 Martlar da, 12 Eylüller de tanklarla geçtiler üstünden. “Kemalizm” diyerek, “Atatürkçülük,” diyerek “vatan” diyerek “millet” diyerek, bir baştan bir başa, ülke gençliğinin kanıyla suladılar, ülke topraklarını. Tıkadılar kulaklarını. Duymadılar ülke gençliğinin “Demokrasi, Hukuk, adalet bir gün size de gerekir.” Haykırışlarını. İşkence hane duvarlarına, cezaevi duvarlarına, mahkeme duvarlarına çarpıp yankılandı gitti sesleri. Şimdi onalar da “Adalet, Hukuk” diye bağırıyorlar.
Konuşmayı, düşünmeyi, okumayı, dernekleri, sendikaları, insanlık adına, demokrasi adına ne varsa. Ne varsa insanı insan yapan. Ne varsa insanları, toplumları geliştiren geleceğe taşıyan, hepsini, hepsini yasakladılar. Ülke bir baştan bir başa cezaevine dönüştürülürken, neredeyse her sokağa bir kuran kursu, her mahalleye bir İmam hatip açarak; bugünlerin zemin hazırlandı, Atatürkçülük adına, Kemalizm adına.
Bugün gelinen noktada, solcuların, sosyalistlerin, komünistlerin haklılığı acı biçimde kanıtlandı. Kanıtlandı ama neye yarar haklı olmak. Ülkenin yılları ve gelecek onlarca yılı karanlığa kurban edildikten sonra.
Binlerce yıl sonra aynı topraklarda ikinci Truva atı olayı yaşandı. “Din” dediler “E haklılar” dendi. “Başörtüsü haktır” dediler. Elbette haktı, insanların inandıkları gibi yaşaması. Ama hedeflerinde bir basamak yaptılar insanların inançlarını. Bu politik manevraları görülmedi. “Haktır.” Dendi. “Mağduruz” dediler. “Mağdurlar” dendi. “Biz özgürlükçüyüz” dediler. “Evet, özgürlükçüler” dendi. Bir sosyalistler. Bir komünistler. Kanmadı bunların yalanlarına.
Yeter artık yeter. Bir kez de biz yanılalım. Bir kez de doğru çıkmasın öngörülerimiz, tespitlerimiz
Evet, bu ülkenin Kassandra’larıyız; geleceği gören, hep doğru tespit eden, ama sesini duyuramayan, kendine inandıramayan.
Eeee Halkıma Eeee
Hasan Kaplan