7

 

Ne mümkün dest-res dâmân-vasl-ı yâre  ey baki
Felek na- mihribân düşmen kavi dildâr hercai
(Ey baki sevgiliye kavuşmak eteğine  el ulaştırmak ne mümkün
Felek sevgisiz düşman güçlü sevgili ilgsiz)
(Baki: Bahariyye be-nam-ı Sultan Mehmed han-ı  Gazi kasidesi)

 

Stratejist, güvenlik uzmanı, yazar, kanaat önderi, akil adam; yani algı operatörü ‘koca koca adamlar…. Yandaş, yalakalıkta birleşip, ağız birliği etmişler; Reina saldırısını gerçekleştiren terorist hakkında akla hayale sığmaz, övgü içerikli yorumlar yapıyorlar…

Çok eğitimli birisiymiş, çok cesurmuş, çok kararlıymış, çok soğuk kanlıymış vs, vs…. bu zevatın tamamı konuşunca, adeta, Polat Alemdar tipi bir ‘halk kahramanı’ portresi çiziyorlar….

Ayrıca istihbaratı, keşifleri, planlama ve uygulaması ile eylemin, öyle sıradan örgüt ve insanlar tarafından yapılamıyacağına, bu eylemin arkasında çok profesyonel bir ögüt ve ya uluslararası isthbarat örgütlerinin (hatta her ikisinin işbirliği) olduğuna hükmediyorlar…..

Elbette bu söylenenlerin bir doğruluk payı vardır. Hatta ‘doğruluk payı’ kabulünden öte, bu tip eylemlerin arkasında devletlerin,istihbarat örgütlerinin varlığını inkâr etmek ‘eşyanın tabiatı’nı inkar anlamına gelir…Tamam da kardeşim ‘eşyanın tabiatının’ bunu gerektiriyor olması bu işin senin dediğin gibi profesyonelce örgütlendiği anlamına gelmez ki!

Bunun böyle olamayacağı ihtimalinin de olduğuna dair yaşanmış örnekler var.

Adam nevalesi ile birlikte bir şişe  şarap almış, oturmuş açık havada bir ağaç gölgesinde içmiş. İşi bitince çevre temizliği yapamak istemiş ve şarap şişeni çöplerin içine koyarken, banka soymak gelmiş aklına. Şarap şişesini gazete kâğıtlarına sarıp bomba süsü verdikten sonra dalmış Ankara Mamakta bir banka şubesine. “İtiraz ederseniz elimde ki bu bombayı patlatırım” tehdidi ile bankada bulunan müşterileri ve personeli yere yatırmış. Yanaşmış vezneye, doldurtmuş paraları nevale ve şarap poşetine çekip gitmiş. Gidiş  o  gidiş…

12 Eylül öncesinde yaşanmış bir olaydır bu. Bu olayın ayrıntılarını, olayın failini bizzat tanıyanlardan dinlemişimdir. . Zamanın gazetelerinin tamamı da bunu haber yapmıştır.

Ne imiş, her eylem öyle tasarlanarak, keşifleri yapılarak, uluslararası yada uluslarüstü isthbarat örgütlerinin desteğini alarak yapılmıyormuş. Çat kapı ile de büyük soygunar yapılıp çinayetler işlenebiliyormuş. Meseleyi bu yanıyla da değerlendirmek gerekmez mi?

‘Arkasındaki güçler, planlaması, uygulaması ve teröristin hal ve hareketleri’ üzerinden ‘profesyonel tasarımının’ üstüne toz kondurulmayan bu eylemin hiçte öyle olmadığının kanıtı sayılacak durumda var.

Terörist olaydan sonra ulus yönünde 8 yüz metre yürüdükten sonra olay mahallini hızlıca terketmek üzere bir taksi durdurmuş, taksiciye gideceği yeri (zeytinburnu) ve üstünde  para olmadığını, parayı gittiği yerde bir arkadaşından alıp ödeyeceğini söyleyince,  taksici kabul etmemiş, araçtan hemen inmesini istemiş, o da kuzu kuzu inmiş… sonunda bir başka taksi ile gitmiş, taksi ücretini de gittiği yerde garson olarak çalışan bir arkadaşın dan alarak ödemiş…. Şimdi sormak gerekmez mi: bu nasıl profesyonel örgüt, yada isthbarattır ki; olay sonrası militanının kaçmasını planlamış, ama cebine taksi parası koymayı unutmuş. Bu nasıl üstün donanımlı bir militandır ki; Taksici “aracımı terket” deyiverince itirazssız araçtan inmiş. Polat Alemdar olsa, dayamaz mıydı silahını o taksicinin kafasına! Olmadı onun beynini dağıtıp, kendisi geçmez miydi direksiyon başına???

Evet, dedik ya adlarında değişik ünvanlar olan bu zevatın asıl derdi algı oluşturmak. Oluşturmak istedikleri algı da şu olsa gerek: hükümetimiz terörle kararlı bir şekilde mücadele  ediyor. Ama terör örgütlerinin arkasında büyük güçler var, hem teröristler de pek acar! Bu yüzden hükümet çok başarılı olamıyor.

Geleneğimizde var bu!

  1. Dünya savaşında Alman donanmasının yenilgisi şöyle rapor edilmiş: “Dört aydır her türlü üss-ül-harekeden, cephaneden, kömürden, yiyecekten mahrum, fakat Alman milletine has bir merdan ki, mümtaz bir hissi vazife ile mücehhez olan bu kıymetli gemiler bu müddet zarfında düşmana ikayı dehşet etmiş ve nihayet kuvveyi faika karşısında batmıştır. (Donanma mecmuası 14 Kanunuevvel (aralık)l 1914)

Çok kısaca tercümesi şu: Alman donanması kahramanca savaştı, büyük kahramanlıklar gösterdi. Ne var ki düşman pek kavi çıktı….
İster Baki’ye bakın, ister donma mecmuasına!

Oluşturulmak istenen algı bu!

“Biz fevkaâlede kahraman, düşman kavi !!!”