BİAT KÜLTÜRÜ

Biat kültürünün Meclisteki tezahürü
Biat kültürü bu toplumun genlerin işlemiş.
Biat kültürü bu topluma; İslamiyeti Araplaşmayla eşdeğer tutan; Osmanlıdan miras kalmıştır. Birde buna; son yıllarda yeniden popülerleştirilen ; islam ve Osmanlıcılık eklenince ortaya çıkan tablo asagidaki gibi oluyor.
Dün akşam mecliste yapılan anayasa değişikliği ya da Başkanlık sistemine geçişin yolunu açan, oylama da çıkan sonuca şaşırdınız mı?
“Şaşırdım” diyenin aklına, öngörüsüne şaşarım.
Dün akşamki oylama bir kez daha göstermiştir ki “halkın vekili” oldukları sanılan, bir çok vekilin, kimin vekilleri yada kimlerin emir eri olduklarını göstermiştir.
Oylarını vicdanlarının söylediğine, toplumun ve “vekili” olduğunu iddia ettikleri halkın çıkar ve geleceğine göre değil; Genelbaşkanına, muktedire yaranmak için onların isteklerine göre kullanmışlardır.
Muktedir ve parti yönetimi bu vekillerin iradeleri üzerinde ne kadar belirleyiciymiş. Ne kadar ipotekliymiş iradeleri. Ne kadar çok korkuyorlarmış muktedirden.
O kadar güvensizlik ve korku içindeler ki. Kullandıkları oyun rengini birilerine gösterme gereği duymaktadırlar. Onun için oylarını parti gurup başkanlarına göstere göstere kullandılar. Yada fotoğraflarını çekerek belgelediler.
Muktedire yaranmak için yaptıkları bu tavır, bu belgeleme eyleminin kendilerinin iradesizliklerinin belgesi, kişiliklerinin nasıl bir ipotek altında oldugunun;  tarihe bırakılan bir belgesi olduğunun ya farkında değiller yada farkindalar; vekil etiketleini; bir yada bir kaç dönem daha kullanabilmek, günü ve vekilliği korumak, kurtarmak, demek ki tarihten daha önemli onlar için.
Asgari ölçülerde demokrasisi gelişmiş, oturmuş ülkelerde bu kişilikteki insanları değil vekil yapıp parlamentoya göndermek; oturdukları apartmana yönetici bile yapmazlar. Ancak bizim gibi demokrasisi arızalı toplumlarda bu tipler, o mevkilere; genelbaskanların koltuk değneği olsun diye taşınır. Bu zatlarda bilir kendi meziyetleriyle oralara gelmediklerini. O nedenle kendilerini oralara taşıyan Genelbaşkanlarına koşulsuz biat ederler. Seçildikleri günden itibaren halkın vekili değil Genelbaşkanlarının emir eri olurlar.
Reel durum bu olunca parlamentonun devre dışı bırakılıp ülke yönetiminin tek adam diktasına bırakılmasının onlar için hiç önemi yoktur. Zaten parti içinde tek adam tarafından yönetilmeyi içselleştirmişler. Ülkenin yönetiminin de tek adama devredilmesinde bir sakınca görmemektedirler.

Hasan Kaplan