Bilal Kayabay Yazıları

ŞIH UÇMAZ MÜRİTLERİ UÇURUR

Beş paralık dünyalığınız için tapınıyor görünüp öyle gaz verdiniz ki ayakları yere basamaz oldu. ‎Beğendiniz mi yaptığınızı. Yazık günah değil mi vatandaşa. Yarın Rûz-i Mahşer’de nasıl ‎vereceksizin, bu vebalin hesabını.‎ Tapınıyor göründünüz diyorum çünkü güç odağı değiştikçe oraya secde edersiniz

Öyle bir uçmak ki zımnen de değil; alenen kendini Allah’ın yerine koydu. Hak yoluna, vatan ‎uğruna ölenler, “kelle”; kendi uğruna ölenler şehit… Allah Allah ki Ne Allah Allah !..‎
Ataların, binlerce yılın deneyinden süzüp kayda geçirdiği sözün ne denli muhteşem bir öğüt ‎olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır: “Aptal dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun”‎
Ey, eyyamcı, çıkarcı, fırıldak, zır cahil şarlatanlar, işte böyle rezil rüsva olur aleme, sizin gibi ‎dostu olanlar.‎

Eey, güzel yurdumun söylemde acar, eylemde nâçar insanı. “Kediye, ‎bokun ‎derman ‎demişler, ‎gitmiş kuylamış” ya da “Kargaya, bokun ilaç ‎demişler, ‎gitmiş, denizin ortasına ‎sıçmış” gibi en ‎keskin en vurucu sözleri, sen ‎değil ‎misin hayatın binlerce yıllık imbiğinden ‎süzüp çıkaran.‎
Rabbena hep bana diyen; “yaralı parmağa işemez” yaratıklardan bir ‎yardım ‎bir ‎iyilik ‎bekleyenleri de sen değil misin “Ondan iyilik bekleyen anasından ‎am ‎beklesin” ‎diye ‎dehşetli uyaran.‎
Peki, yılların yaşanmışlığından, deneyimlerinden sonra hâlâ ne ‎bekliyorsun, ‎inancını, ‎umudunu ‎yağmalayandan.‎