ŞIH UÇMAZ MÜRİTLERİ UÇURUR
Beş paralık dünyalığınız için tapınıyor görünüp öyle gaz verdiniz ki ayakları yere basamaz oldu. Beğendiniz mi yaptığınızı. Yazık günah değil mi vatandaşa. Yarın Rûz-i Mahşer’de nasıl vereceksizin, bu vebalin hesabını. Tapınıyor göründünüz diyorum çünkü güç odağı değiştikçe oraya secde edersiniz
Öyle bir uçmak ki zımnen de değil; alenen kendini Allah’ın yerine koydu. Hak yoluna, vatan uğruna ölenler, “kelle”; kendi uğruna ölenler şehit… Allah Allah ki Ne Allah Allah !..
Ataların, binlerce yılın deneyinden süzüp kayda geçirdiği sözün ne denli muhteşem bir öğüt olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır: “Aptal dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun”
Ey, eyyamcı, çıkarcı, fırıldak, zır cahil şarlatanlar, işte böyle rezil rüsva olur aleme, sizin gibi dostu olanlar.
Eey, güzel yurdumun söylemde acar, eylemde nâçar insanı. “Kediye, bokun derman demişler, gitmiş kuylamış” ya da “Kargaya, bokun ilaç demişler, gitmiş, denizin ortasına sıçmış” gibi en keskin en vurucu sözleri, sen değil misin hayatın binlerce yıllık imbiğinden süzüp çıkaran.
Rabbena hep bana diyen; “yaralı parmağa işemez” yaratıklardan bir yardım bir iyilik bekleyenleri de sen değil misin “Ondan iyilik bekleyen anasından am beklesin” diye dehşetli uyaran.
Peki, yılların yaşanmışlığından, deneyimlerinden sonra hâlâ ne bekliyorsun, inancını, umudunu yağmalayandan.