Sami Özçelik 

Ne günlere kaldık. Tam Aziz Nesin’lik. Tam Güler Misin Ağlar mısınlık?.. İnsanlar gönül rahatlığı ile “Hayır” ya da “evet” diyemez oldu. Müslümanlar her Cuma günü “ Hayırlı Cumalar” yazarken ne de mutluydu. Öyle ya şimdi “İyi Cumalar” yazsa olmuyor!. En iyisi hiçbir şey yazmamak. “Cuma zaten hayırlı gün demesen hayırlı mı olur? Diyenler olduğu gibi, 17 Nisan’dan sonra yazarız” diyenler de var.

Orta yaş bandında olanlar bilir. 1962 yılında başlattığı ve 90’lı yılların ortalarına kadar yaptığı bir yarışma vardı. Evet Hayır yarışması. Yolaç, yarışmacıyı konuşturarak evet yada hayıra zorluyor, 1 dakika içinde o 2 kelimeyi söylemeyen yarışmayı kazanıyordu. “Katiyyen o 2 kelimeyi kullanmayacaksınız. Kasanızı emme basma tulumbası gibi sallamayacakınız. Benim söylediklerimi tekrar etmeyeceksiniz.”derdi. Daha ilginci ise, Mehter Marşı ile gelip, İzmir Marşı ile gideceksiniz!” sözüydü. Erkan Yolaç Bugün 82 yaşında…

Uzun sağlıklı ömürler diliyorum.. Yolaç acaba Bu 2 kelimenin bir gün ülkenin insanını kabak gibi 2’ye böleceğini düşünebilir miydi? Baba ile oğlun, ana ile evladın. Dayı ile yeğenin. Öğretmen ile öğrencinin, işveren ile çalışanın, karı ile kocanın arasını açacağını kim bilebilirdi? Adam hayırcı diye evetçi konuşmuyor!..

yada birisi evetçi diye hayırcı ona selam vermiyorsa bu nasıl referandumdur, bana bunun mantığını açıklar mısınız? Evet ile hayırın Türkiye’nin kaderi olacağını bile bilir miydik? Şimdi şöyle bir durum var evet söylemeye mecbur tutuluyorsunuz!. Yada Hayır diyeceksiniz!.

Peki kardeşim mecbur muyum? Evet mecbursun. O halde “hayır” desem? Vay sen nasıl hayır dersin? hayırsız! Hain, terörist, Fetö, İmralılı! Kandilli!.. Ama ben onların hepsine eskiden de hayır” derdim. Onlar da hep evet derdi. Ben o saydıklarınıza yine hayır diyorum. Onlar yine evet diyor!.. Nasıl onlarla eş tutuluyorum. Açıklasanız!. Diye ricada bulunduğunuzda(!!!) “Bunun için yapman gereken çok basit. “E” ile başla “T” ile bitir.

Bu bir kelime. Bunu de, böylece kurtulursun” demeye getirenler var. Kısmen de olsa evet yada hayır diyebilenler net açıkça bu iki kelimeyi kullanıyor. Ama bir yerde memursa, çalışansa, işçiyse, asgari ücrete talim ediyorsa; sorulan sorular eğer ille de bu 2 kelimeyi söylemeyi gerektirirse bunun yerine çareler bulmuşlar. Kimi İngilizce “Yes”, yada No’”yu bulmuş. Kimi Gürcüce, “Ho”, “Ara” Kimisi kurnaz, “He” “Yoğ!”diyor.

Kısa kısa bir fıkra ile bitireyim: İki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlardı… Birincisi: “Şu güvercinlere ne zaman yem atsam, siyaset adamlarımızı hatırlıyorum” dedi…

Diğeri: “Neden?” diye sorunca ekledi Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, Havalanınca kafamıza ediyorlar. Ama halk bu siyasileri artık iyi tanıyor. Biliyor ki bu sefer ki oy memleket sandığına gidecek. Dikkat edin her zaman keşiş kete yiyemeyebilir! Sandıktan sandığınız sonuç çıkmayabilir kendilerini halkın, hakkın üstünde gören sermayesi yalan olan siyasiler. BU kez oylar A, B, C partisine değil , birlik, bütünlük, memleket platformuna gidecek. Tiyatroculara taş çıkaran Siyasilerin alayı kendisine çeki düzen verecek!. Onun için 17 Nisan’da vatandaşın cevabı okkalı olabilir. Hayırlara vesile olur inşallah..

ESEN KALIN