Untitled-1

Dünya Otizm Farkındalık Günü nedeniyle bir açıklama yapan Artvin Engelliler Dernek Başkanı Gatice Nur Ersöz, otizm Farkındalık günü ile ilgili bilgi verdi.

Ersöz; 2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edilmiştir.

Nisan ayı, Birleşmiş Milletler tarafından bütün dünyada Otizm Farkındalık Ayı, 2 Nisan ise Otizm Farkındalık Günü olarak deklare edilmiştir. Nisan ayı boyunca tüm dünyada otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılmaktadır.

Otizm Spektrum Bozukluğu, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bir sürecin sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Çocuğun çevresi ile yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil-iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve kalıplaşmış (takıntılı) davranış biçimlerine sahip olması ile betimlenir.

DÜNYADA HER 68 ÇOCUKTAN BİRİSİ OTİZMLİ DOĞUYOR

Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmaktadır. 1985 yılında her 2500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken günümüzde doğan her 68 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya gelmektedir. Otizmin erkek çocuklarındaki yaygınlığı, kızlardan 4 kat fazladır. Otizmin temel belirtileri arasında; başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla ile istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gözlenmektedir.

ÇARE ERKEN TANI İLE YOĞUN ÖZEL EĞİTİM

Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitimdir. Erken tanı ve ardından gelecek haftada en az 20 saat özel eğitimle otizmli çocukların hayatlarında büyük fark yaratmak, sağlıklı gelişim gösteren akranları ile birlikte aynı okulda okuyacak seviyeye getirmek mümkün olabilmektedir.

OTİZM NEDİR?

Otizm, doğuştan gelen biyolojik bir yetersizlik olup, beyindeki iletişim merkezinin gelişmesini engelleyerek çocuğun çevresinde sosyal-duygusal iletişim kurmasına engel olan bir durumdur. Bu biyolojik yetersizlik hayat boyu sürebilir. Bebelikte teşhisi oldukça zordur. Çünkü Otistik çocuklar başlangıçta normal çocuklardan farksızdır. Ancak büyüdükçe farklılıklar hissedilmeye başlanır. İlk etapta şüphe uyandırabilecek belirtiler şunlardır: •

. İlk haftalarda zayıflama.
• Aşırı sakin veya aşırı huysuz davranış.
• Kucağa alınıp sevilmeyi istememe ve ilgisiz kalma.
• Beslenirken göz teması kuramama.
• Bebek oyunlarına katılmama.
• Bazı eşyalara aşırı ilgi gösterme. (elektrik düğmeleri, duvar kağıdı resimleri v.b.)

Otizm kız çocuklarına oranla erkek çocuklarında dört kat daha fazla görülebilmektedir. Otistik bireylerin genel olarak yüzde yetmişinde zeka geriliği vardır. Hayatını bu şekilde yaşamak zorunda kalan insanların yarıya yakını konuşma işlevini yerine getiremezler. İletişim güçlüğü, konuşmayı kapsayan veya kapsamayan her tür iletişim şeklinde görülür.

Örneğin; sağır-dilsiz olan biri iletişim için uğraşır; konuşmadığı için işaretler kullanır, karşısındaki kişinin konuşmasını onun dudak oynatışından anlamaya çalışır. Otistik biri ise bunu yapamaz. Çevresindekilere ve olup bitenlere karşı ilgisizdir.

İnsanlarla dolu olan bir odaya girse dahi boş bir odaya girmiş gibidir. İnsanları algılamadığı izlenimi verir ve onlarla iletişim kuramaz. Tepkileri, davranışları, çevreden gelen uyarılardan çok kendi iç dünyasına göre biçimlendirdiğinden, çevresi tarafından farklılıkları hissedilebilir.

Otistik kişi kendisi de dahil olmak üzere herşeyi bir nesne (eşya) olarak algılar. Onun hayatında bütünlük yoktur. Bu yüzden onun için dünya, parçaları bir türlü yerleşemeyen yap-boz oyunu gibidir. Baktığını bir bütün olarak göremez, bazı detaylarına takılıp kalır. Örneğin; ormana baktığında sadece bir tek ağacı görür, ağaçları bir arada göremez. Onun için orman sadece gördüğü ağaçtan ibarettir.

OTİZMİN NEDENLERİ

Kesin olmamakla birlikte otizm bir fiziksel hastalıktır. Bu fiziksel hastalık daha sonra sosyal ve duygusal yetersizliklere neden olmaktadır. Bazı araştırmacılara göre otizme neden olan beyindeki serotonin maddesinin eksikliğidir. Ancak yapılan serotinin tedavisinin sonuçlarına bakıldığında iyileşme belirtilerinin istendiği düzeyde olmadığı görülmüştür. 22 Mart 1998 tarihli bir gazete haberine göre; otizm hakkında araştırma yapan bir grup İngiliz bilim adamı otizme neden olan bir grup gen bulduklarını açıklamışlar ve bu açıklamalara göre ise otizmin kalıtımsal olabileceği tartışmalarını başlatmıştır. Ancak bu tartışmalar kısa bir sürede açıklığa kavuşmuş, çünkü Avrupa ve Amerika’da yapılan anket sonuçları göstermiştir ki; birden fazla otistik üyesi olan ailelerin oranı sadece %3’tür. Görüldüğü gibi otizmin nedenleri hakkında somut bir açıklama henüz yapılamamıştır.

OTİZMİN BELİRTİLERİ: ÇEVREYE OLAN İLGİSİZLİK

Otistik birey, aile fertleri de dahil olmak üzere çevresine karşı ilgisizdir. Kendileriyle başbaşa ve tercihlerine göre yaşarlar. Örneğin; bir yiyeceğe ulaşmak için bizim anladığımız manada değil kendi biçimlerinde onu ifade ederek alır. Belki yiyeceği temin edeceği yeri bilemez. Tamamen kayıtsızdır. Çağrılara tepki vermediği için de zaman zaman sağır olarak düşünebilir. Bazıları ise tanıdığı veya sevdiği yetişkinlere bağlanabilir. Ancak dışarıdan izlerler. Bir büyüğün yardımı olursa belki yaşıtlarıyla iletişim kurabilecekleri de söylenmektedir.

TEK TARAFLI KONUŞMA

Otistik özürlülerin bazılarının konuşmadığını söylemiştik. Konuşabilenlerin de kendilerine özgü dilleri vardır. Bazılarında da tek taraflı bir konuşma yaptıkları görülmüştür. Yani karşısındaki bireyi dinlemeden sadece kendisi konuşuyormuş gibi kesintisiz konuşmasına devam etmektedir.

ZAMANSIZ AĞLAMA VE GÜLME

Otistik özürlülerin zaman zaman beklenenin tersine davranışlar gösterdiği görülebilir. Örneğin; herkesin ağladığı bir cenaze evinde o gülebilirken tam tersi herkesin eğlendiği bir şenlik ortamında ise hüngür hüngür ağladıkları görülmüştür.

TEDAVİ

Nedenin kesin olarak bilinememesi tedavi yaklaşımlarını sınırlamaktadır. Şurası unutulmamalıdır ki otizm tedavisinin ilk ve en önemli aşaması ailenin hastalık hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Çünkü tedavi içinde aile aktif olarak rol almalıdır. Bunun için tedavi ekibi ile işbirliği yapmak zorundadırlar. Gerginliğini üzerinden atamamış, sabırsız ve beklentisi yüksek olan ailelerin tedaviyi sürdürebilmeleri imkansızdır. Hastalığa özgü bir ilaç henüz yoktur. Ancak kendine ya da etrafına zarar veren, huzursuz, uykusuz, aşırı hareketli çocuklara bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Şu anda asıl olarak üzerinde durulan çocukları otistik halden çıkarmaya yönelik davranış ve eğitim programlarıdır. Burada amaç çocuğun sosyalleşmesini ve ilişki kurabilmesini sağlamaktır. Çocuğun zeka düzeyine göre konuşma ve okuma yazma eğitimi verilebilir. Bu çabaların asıl amacı çocuğun dış dünyaya uyumunu sağlamaktır. Bu programların yetkili ve ehliyetli insanların katkısıyla sürdürülmesi gerekir. Kısa vadede sonuç beklemek doğru olmaz. Tedaviden alınacak sonuç çocuğun zeka düzeyi ile yakından ilgilidir. Zeka düzeyi düşük , konuşması geri çocukların tedaviden yararlanma oranları oldukça düşüktür.