hopanin-kemalpasa-beldesi-ilce-oluyor-4109

0 zaman 15-16 yaşında Lise 2. Sınıf öğrencisiydim. Böyle çok kanallı, çok radyosu olan bir Türkiye yoktu. Özel TV’ler 1990’dan sonra açıldı. Bir tek TRT var. Herkes ne öğreniyorsa oradan öğreniyor!..

26 Nisan 1986 yılıydı. Ukrayna’da Çernobil’in patladığı haberlerde veriliyordu. TRT o zaman da her gelen iktidarın yayın kanalı oluyordu. Şimdi kızıyorlar falan ama maalesef hep öyle olmuştur. Çünkü devlet kanalı ise gelen iktidar kendisini devlet sandığı için(!) TRT’yi de babasının malı sanıyordu!.

Dönemin Ticaret ve Sanayi Bakanı asrın dehşetini adeta skeçleştirerek, usta tiyatroculara taş çıkartacak bir anlatımla basitleştiriyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren TRT’ye çıkıyor şöyle diyordu; “Radyasyon kemiklere faydalıdır!.” . Dönemin Başbakanı Özal, “ Radyoaktif çay daha lezzetlidir!” Dönemin sanayi ve Ticaret Bakanı Coşkun Aral, “Biraz radyasyon iyidir” diyordu. Yanı başımızda dünyanın başına gelen en büyük felaketi ülkeyi idare edenler böyle değerlendiriyordu. Gerçi 11 Mart günü 2011’de 9.0 büyüklüğündeki dünyanın en şiddetli depremi sonrası patlayan nükleer santral felaketi için dönemin başbakanı Erdoğan, “Mutfak tüpü de nükleer kadar risklidir” diyerek yorumlamıştı!.. Siyasilerin hepsi bilim insanlarını toplumu korkutmakla suçluyordu.

O zaman kanal tek, bilim adamlarının TV’lerden halkı uyarması imkânsızdı. O zaman gazeteler daha özgürdü. Gazeteciler daha cesurdu. Gazetecilik yapılıyordu kısacası. Onlar yazmasa, bu bilim insanlarına sayfalarda yer vermese, manşetlerden vermese kimse bir şey bilmeyecekti. Siyasilerin yalanları kısa sürede bilim insanlarının gerçekleri karşısında mosmor oldu!.. Ne demişti bilim insanları, Bu Çernobil’in etkisi 20-25 yıl sonra çok daha şiddetli görülecek. Her evde, her yaşta kanser vakaları başlayacak. Radyasyona maruz kalmış ürünlerin derhal uygun bir şekilde gömülmesi gerekir” şeklinde uyarılarda bulunuyorlardı.

Karadeniz Bölgesinde o döneme ait fındık ve çayların gömüleceği yerleri bulmak da büyük bir sorundu. Artvin’de Karadeniz Bakır İşletmeleri, atık döküm sahasına radyasyonlu çayların gömülmesi kararlaştırılmıştı. O dönemde Murgul’un efsanevi başkanı Nurettin Durmuşoğlu bu karara çok sert tepki göstermiş, dönemin valisi ile karşı karşıya gelmişti. Başkanlığına mal olsa da buna asla izin vermeyeceğini söyleyince gerginlikler yaşandı. Başkan Murgul’a bu asırlarca orada kalacak kanser ve doğa felaketine karşı yaptığı mücadelesini, kazanmıştı. Eğer başkan yüreğini ortaya koymasaydı, bel ki de sadece Murgul değil, Borçka, sınır ötesi Batum büyük bir felaketi yaşayacaktı. Çünkü söz konusu o yer 2007 yılında heyelan olarak gelmiş, Kabaca (Kabarcet) Deresi’nin önünü kapamış, Murgul büyük tehlike atlatmıştı.. Ya o zaman bu radyasyonlu çay ve fındıklara burada yer verilmiş olsaydı?.. Bu vesileyle Nurettin Durmuşoğlu’na o zamanki duruşundan dolayı Artvin Halkı adına teşekkür ediyorum.

Derken, Damar’daki maden sahasına gömülemeyen radyasyonlu çaylar, Kemalpaşa Beldesi’nde bir yere gömüldü. Buradaki radyasyonlu çaylar birkaç kez haber konusu oldu. Kemalpaşa Belediye Başkanı Ergül Akçiçek belediye sınırları içinde özenle(!) muhafaza ettikleri Çernobil’in mirası belanın üstünde, etrafında hiçbir şekilde yapılaşmaya izin vermiyor. Çünkü Türkiye Atom Enerjisi kurumunun kesin talimatı var. Buna rağmen dönemin Çaykur Genel Müdürü buraya fabrika inşa etmek istediklerini söylemişti! Bakın arşiv unutmaz. 2015 yılında Kemalpaşa ile ilgili yaptığımız bir haberde attığımız başlık haber şuydu;

“ÇERNOBiL’iN ÜSTÜNDE FABRİKA MI OLUR?”

Çaykur Genel Müdürlü İmdat Sütlüoğlu’nun bir TV programında Hopa, Kemalpaşa’da kapasite artırımına gitmek istediklerini, Kemalpaşa Belediyesi’nin kendilerine engel çıkardığı yönündeki beyanıyla ilgili olarak Kemalpaşa Belediyesi’nden anında cevap geldi.

Çaykur Genel Müdürlü İmdat Sütlüoğlu’nun bir TV programında Hopa, Kemalpaşa’da kapasite artırımına gitmek istediklerini, Kemalpaşa Belediyesi’nin kendilerine engel çıkardığı yönündeki beyanıyla ilgili olarak Kemalpaşa Belediyesi’nden anında cevap geldi. Verilen cevapta Çernobil felaketi sonrası 1986 yılında imha edilen çayların bir bölümü buradaki 7 dönümlük fabrika alanı içinde gömüldüğü, bu nedenle Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun görüşleri ve izni olmadan bu bölgede hiçbir şey yapılamayacağı ile ilgili belgeyi de basına verdi. Belediyeden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı.

“2015 yılı Yaş çay alım kampanyasının başlamasıyla birlikte, beldemizde yaş çay işleyen Çaykur çay fabrikası müdürlüğünce kontenjan uygulanmış ve bu duruma Kemalpaşa halkının tepki göstermesi üzerine, Çaykur Genel Müdürü bir televizyon programında kontenjan uygulamasının nedeninin çay fabrikasının işletme kapasitesinin arttırılmasına belediyemizce ruhsat verilmediği beyanında bulunmuştur.

TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU BURAYA HİÇ BİR ŞEKİLDE İZİN VERMİYOR!

Çay Kur’un ilave çay fabrikası yapmak istediği alan imar planımızda terminal alanı olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu alanda radyasyonlu çayların gömülü olduğu ve Türkiye Atom Kurumu, radyasyonlu çayların gömülü olduğu alan üzerinde herhangi bir yapı veya tesis hatta ağır tonajlı araçların bile durdurulmaları tehlikeli görmüştür. Hal böyle iken bu alanda değil 40 cm’lik beton 140 cm kalınlığında yapılan beton bile radyasyon tehlikesini engelleyemez.

Kemalpaşa Çay fabrikası alanı diğer tüm çay fabrikalarının yüzölçümlerinin yaklaşık 2 katı kadardır. Belediye başkanlığımız olarak mevcut fabrikanın bulunduğu yerde rahatlıkla kapasite artırımı yapılabileceğini ifade ettik. Bunun örnekleri olarak ışıklı fabrikasının kapasitesi 350 ton Salaha Fabrikasının 600 ton Güneysu, Ardeşen ve özel çay fabrikalarının çay işletme kapasiteleri de dar bir alanda 2-3 kat yüksektir.

Ayrıca o dönemin siyasetçileri ne yazık ki radyasyonlu fındıkları okullara bedava dağıtıp yedirdiler! Zaten verdikleri beyanatlarla radyasyon ile kahvaltı yapılabileceğini bile söyleyecek kadar gayrı ciddiydiler. Bir kere daha Çernobil ve Fukuşima Nükleer Santrallerinin felaketi nezdinde. Türkiye’de özellikle dünyanın en güzel Yaşam alanları arasında bulunan bunun yanında 1.derece deprem alanlarında nükleer santral projelerinin var olması dehşet verici bir kabustan başka bir şey değil…

ESEN KALIN