TURGUT ÖZAL’IN GENELEVLERLE İMTİHANI
Sakıp Sabancı’nın Hayat Bazen Tatlıdır adlı anılarından özetle. Milliyet
Özal’ın, Elektrik Etüt İdaresi’nde çalışırken Türkiye’ye gelen ABD’li bir heyeti İzmir’de fayton gezisine çıkardığı hikâye şöyle:
“Faytoncu yabancıları gördüğü için, ilgilenirler düşüncesiyle İzmir turu sırasında genelevlerin bulunduğu sokağa uğruyor. Takım elbiseli kravatlı altı yabancı, bir göbekli Türk, sokaklarda ciddi ciddi dolanırken, birden bir bıçkın genç yabancıların üzerine saldırıyor, en babayiğidin cebinden, cüzdanı çekip alıyor. Ve başlıyor koşmaya. Şansa bakınız ki, cüzdanı çalınan da heyet başkanı. Turgut Özal hiç tereddüt etmeden kaçan hırsızın peşine düşüyor. Hırsız, genelevin duvarından atlarken Turgut Özal bacağından çekip adamı altına alıyor. Ağzını burnunu dağıtıyor. Cüzdanı da elinden alıp Amerikalıya veriyor.”
Malatyalı Kezban
Turgut Özal, iki Amerikalıyı, Malatya Geneline götürür. Coniler, evin en dilberi Kezban’ı ister. Kezban, herifleri reddeder. Coniler şaşkın – kızgın, tercüman efendi öfkeli “Sen bunların kim olduğunu biliyor musun. Hem, sen orospu değil misin, müşterilerin istediğini yapacaksın. Yoksa, polis çağırırım” diye diklenir.
Kezban “Evet, orospuyum ama gâvurların altına yatmam, onların orospusu değilim. Git çağır, aha şurda polis” diye, koyar postasını.
Şişman Tercüman, bir hışım fırlar, az sonra, yaşlıca bir polisle döner.
Polis “Kezban, senin için iyi olmaz, beylerin isteğini yap” dese de Kezban, dik duruşunu, öteki kadınların şaşkın bakışları arasında sürdürür. “Ne iyi olmayacak, memur bey” der polise. “Beni, başka geneleve sürersiniz. Orada da yatmam, gâvurların altına. Ben bu milletin orospusuyum.”
Polis, duygulanır. Gözyaşını gizlemeye çalışarak, çıkar gider.
Gazeteci İsmail Başaran’dan özetle.