Değerli dostlar, Artvin her açıdan büyük sorunlar yaşamaya devam ediyor. Belediyeyi iktidar partisi aldı diye onların tabiri ile Artvin’de bir uçuş muçuş yaşanmadı!. İnönü Caddesi resmen boydan boya engebeli, bakımsız, dengesiz parke taşlarıyla dolu bir hal içinde kaldı. Şahsen ben bu caddeden geçerken içim acıyor. Neden hızlı bozuldu biliyor musunuz? Bu yoldan kütük yüklü büyük kamyonlar gerçi. Baktılar ki bu olmuyor, o zaman alternatif yol acilen yapıldı. O yol aslında Cerattepe hazırlığının yolu olduğunu herkes çok iyi biliyordu. Öyle de oldu zaten!.

Şimdi Cerattepe’de tünel içinde maden şirketi çalışıyor. Bu arada hukuki süreç devam ediyor. Her an Cominco misali diğer Kanadalı şirket misali toplayın pılınızı pırınızı kararı da çıkabilir. Çünkü onlar daha maden çalışmasına başlamadan Artvin’de garip şeyler yaŞanmaya başladı bile. Heyelanlar hızlandı, çatlamalar arttı. Artvin’de insanlar şebeke suyunu içmiyor. Ben bu arada şunu çok merak ediyorum. Artvin’e dışarıdan ne kadar hazır su giriyor? Kime sorsan biz bu suyu içmiyoruz. Hatila Suyunu getirince su sorunu bitecek. 50 bin kişiye yetecek su. Artvin hiçbir zaman 50 bine çıkmayacak ki? Hele yukarıdaki madencilerin kandırmacası, reklam kuşağı bir geçsinde siz o zaman görün Artvin’i? Aşağıda insanlar nasıl yaşayacak? Diyorlar ki hiç zarar vermeden madeni alıp gideceğiz. Kaç milyon ton toprağı alıp gideceksiniz deyin hele? Bunun yeri bir şeyle dolar mı? Sonra en nihayetinde madeni yerinde işlemeye başlayacaksınız. Bunu da biliyoruz bilesiniz!..

Maden şirketi sözüm ona Kafkasör’de ölçüm cihazı ile patlatmanın yarattığı sarsıntıyı ölçtü, muhterem bilim heyeti önünde!. Patlatma sonrası tünelin içine girildi, patlatmadan dolayı ortaya çıkan bir avuç pasa medyaya çektirildi. Maden çıkarmaya başladıklarında yapacakları patlatmayı görün hele bir siz? Öyle bir patlatma yapıyorlar ki anlatmaya gerek yok!.. Ben Damar’da bunun haberini yaptım, iyi biliyorum.

Ya orada çocuklar servis yok diye okula gidemedi. Damar’ı cehenneme çeviren bu şirket bu çocukları taşımak için bir servis bile vermedi. Açın bakın arşivlerdeki haberlere!.. Oradaki insanların yaşadıklarını bizzat kendilerinden dinledim. Yıl 2009’du. Haber google’de “DAMAR S.O.S VERİYOR” başlığı ile yer alıyor. Girin okuyun Ve Dostlar orada Cerattepe’de konkasör tesisi kurulacak. Bu ne demek, Artvin’e her gün toz yağması demek, Havası, suyu, toprağı ile meşhur Artvin’in her gün ölmesi demek. Maden meselesi bizi haklı çıkarmış ve bundan sonrada çıkaracak. Ama bu bize büyük üzüntü verecek. Çünkü göz göre göre gelecek musibetler!.

Bir yandaş gazeteci köşesine ilginç yazılar yazıyor. Aslında Artvin Halkını provoke eden bir yazı. Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. Bunlarda hiçbir şey yokmuş. Ses çıkaramıyorlar anlamına gelebilecek abuk sabuk cümleler. Bu arkadaş bilmiyor mu ki, kendisi de bir dönem Artvin’in yanında yer alarak maden dosyasını dönemin Çevre Bakanı İmren Aykut’a verildi. Bakan Aykut, bu dosyaya baktığında, buna asla müsaade etmeyeceğini, kararı Artvin Halkı’nın verebileceğini söylemişti. Artvin insanı hukuki, mücadeleyi, çerçeveyi çok çok iyi biliyor. Bu arkadaş bilsin ki İçeride hukuki süreç tamamlandığında konu Uluslararası mahkemeye de taşınacak. Çünkü başka Artvin yok. Artvinlinin de bu ata mirası cenneti terk edecek hali yok. Devletine saygısını hiç kaybetmedi Artvinli. Ama

hükümet verdiği sözü tutmadı. Mahkeme sürecinde hiçbir çalışma olmayacağı sözü maalesef tutulmuyor. Bu arkadaş bunun için tek bir cümle yazabiliyor mu? Yazamıyorsa neden?

Bakın Dediler ki Kafkasör’e asfalt yaptık, yolu genişlettik. Tabii boğalar daha rahat gezsin diye değil mi? Kafkasör’de çadırlar, barakalar, karavanlar vardı. Bunların hepsini kaldırttınız. Çünkü bunu maden şirketi istedi. Bu alanlar 4 bin 406 hektar alanın içinde nede olsa. Orada bir engellinin kaldığı çadır için Orman İşletmesi tarafından dava açıldı. Ama o bölgeyi komple maden şirketine verilmesinden hiç rahatsızlık duymadı Orman Bölge Müdürlüğü. Gökhan ve Meltem Akdeniz, 2 bedensel engelli. Merkez’de çarşıda yaşamak istemiyorlar. Onlar Kafkasör’de sanki yeniden doğuyorlardı. Kendilerini cennette hissediyorlardı. Bakıyorum o bölge her hafta sonu ana baba gününe dönüyor. Önceki gün Artvin Devlet Hastanesi Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği hemşireler günü kutlama etkinliği yaptı. Biz burasını geleceğimize bırakalım, emaneti ait olan çocuklarımıza teslim edelim diye, buralarda yine piknik yapabilelim, boğalar güreşsin, kişinalar, naralar atılsın. Yaşam ezelden ebede kıyamete kadar sürsün diye… Artvin sonsuza dek yaşasın diye çeyrek asırdır mücadele veriyoruz. Bilsinler istiyorum.

Maden Şirketi şimdi tünelin içine beton tahkimatına devam ediyor. Beton yüklü kamyonlar özellikle Hastane Caddesi ve Çamlık Mahallesi’ni toza boğmaya başladı. Mahalleli şikâyetçi, Mahalleli,” Bunlar daha hazırlıkta bizi toza boğdu, nefesimizi darlattı, havamızı bozdu. Maden çıkmaya başlarsa halimiz ne olur? Biz korkudan suyumuzu içemiyoruz. Belediye buraları sulamıyor da. Maden şirketi içim gösterdiği müsamahayı, kolaylığı bizim için göstermiyor. Buraları sulamıyor!. Her halde bıkıp gitmemizi istiyorlar. Biz başka bir mana veremiyoruz,” diyorlar.

Cerattepe’de asıl ana maden bakır değil dostlar. Altın!. Altının peşindeler. Altında ancak siyanürle aytışabiliyor. Bunun ayrışmasını siyanürle ha Murgul’da yapmışsın, ha Cerattepe’de! Bu Artvin’in yıkımı, yok olması demektir. Biz can derdindeyiz dostlar. Maden şirketi kasap misali yağ derdinde, et derdinde… Ben şimdi birileri gibi desem ki “maden çıksın, madenin zararı yok. Maden alınacak, Artvin yine aynı yerde kalacak. Artvin’i alıp bir yere götürmeyecekler. Buradan çıkan maden ülkemizin milletimizin kalkınmasında kullanılacak. Onun için buna karşı çıkılmaz, çıkanlar bilmem hangi iç ve dış odakların işidir. Bizim zengin olmamız istemiyorlar!”

Vallahi bunları yazarken bile tüylerin diken diken oldu. Böyle bir yalanın, böyle bir vebalin altında nasıl dik durabilirim. Bu yalan ile nasıl Artvin caddelerinde gezerim, Nasıl köyüme giderim, Nasıl Artvin insanının yüzüne bakarım? Bu maden bir kere bizim değil ki, Parası ülkenin halkın değil ki…. Hazineye konmuyor ki, Üstelik direk ihraç ediliyor. Hammadde tabii!.. Devletin, yani milletin, yani çocuklarımızın, torunlarımızın olan bu zenginlik, bir şirketin aracılığı iş birliği ile birilerinin siparişi ile üretilip adresine gönderiliyor!. Sonra bu maden bize geriye araba, telefon, teknoloji ürünleri, silah, mermi, gemi, uçak yada füze olarak geri geliyor!. Bir kısmı da takı eşyası!. Düğünlerimize bile ipotek koyan altınlar işte bunun gibi maden alanlarından alınıyor.

Irak’ın başına altındaki zenginlik petrol bela olmuştu. Onu alabilmek için üstündekileri acımadan öldürdüler, tecavüz ettiler, Irak’ı yıktılar, yeni devletçik kurdular. Bu maden için Artvin’i Artvin Halkı’nı gözden çıkardılar dostlar. Bundandır OHAL üstüne OHAL içinde yaşatılmamız!. Bundandır korku içinde geleceğinden endişeli bir şekilde yaşamamız. Bundandır mutsuzluğumuz, umutsuzluğumuz ve bundandır, Artvin’de doğan bir bebenin ilk ağlayışı!… Bebeler bile gözyaşlarıyla geleceğini bize sorarken, maalesef bazıları bunu anlayacak hassasiyette değil.

Son olarak; Artvin içten içe ölüyor dostlar, yapılan çalışmalara bakıyorum, çevre yolu yapılıyor, yaklaşık 40 trilyona Hatila’dan su getiriliyor, (tabii yarısını gariban Artvin halkının omuzlarına yüklediler!..) kültür sokağı yapılıyor. Kent Park’ın ışıkları yakılıyor. Bir cafcaflı ki sormayın! Ha faturasını da oradaki işletmecilere yüklüyorlar..

Ben bütün bunları Vatikan’da ölen papaya yapılan ayin içinde yer alan makyaja benzetiyorum. Ölen Papa canlı gibi dursun diye her gün makyajı tazeleniyor. Ama bir hafta sonra bu yalanın burnu düşüyor!. Papanın burnu düştüğünde anlıyorlar ki, artık papayı gömme vaktidir!..

Umutsuz değilim ama bilin ki 25 yıldır çok mutsuzum. Çünkü defalarca kazanılan haklı dava maalesef son 2 yıldır haksızlığa mahkum edilmek isteniyor.. Yazık değil mi? Hakkın adaletin göçtüğü yerde hiçbir şey ayakta kalamaz. Demem o ki dostlar; Derdim çoktur hangisine yanayım..

ESEN KALIN