1.Bölüm
Rasim Yılmaz
rasimyilmaz08@hotmail.com

“Gece yarısıdır uyan çocuğum
Üç beş paşa gelmiş can ister senden
Zulüm dört bir yanda kana susamış
Dikmiş gözünü de can ister senden”
Rasim Yılmaz (Türkü Getirin kitabımdan…)

Değerli okurlar,

12 Eylül faşist darbesinden bu yana 37 yıl geçmiş olmasına rağmen ne yapılanlar unutuldu, ne de sistemde bir düzelme oldu. Aksine 12 Eylülün yapılmasının temel gerekçesi 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesi, emek ve demokrasi mücadelesinin gücünün kırılması, özgürlük ve hak taleplerinin tamamen rafa kaldırılması ve dinci – gerici bir sistemin kalıcılaştırılma çabası hala devam etmektedir. Kısacası ABD emperyalizminin ülkemize biçtiği rol, her alanda adım adım hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

Ancak sistemin uşaklarının hatırlarından çıkarmamaları gereken bir şey var ki; emek ve sermaye çelişkisi var olduğu sürece, ne mücadele son bulacak, ne sistemin günahları unutulacak, ne de burjuvazi rahat uyuyabilecektir…

Geçmiş dönemlerde de yazdığım gibi, Artvin, 12 Eylül darbesinden en çok etkilenen illerin başında gelmektedir. Nüfus oranına göre, en büyük gözaltılar, en büyük tutuklamalar ve en ağır işkenceler yine Artvin’de uygulandı. Artvinliler ne bu yapılanları, ne de bu uğurda kaybettiği evlatlarını unutmadılar, unutmayacaklar, unutturmayacaklar.

unnamed (2)

Ankara’da yaşayan Artvinliler, “ATVİN EN GÜZEL ÇOCUKLARINI ANIYOR!” adı altında 28 Mayıs Pazar günü Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği salonunda, 12 Eylül 1980 Askeri darbesi öncesi ve sonrası ölen devrimcileri anma toplantısı gerçekleştirdiler.

Aslında bu toplantı aynı tarihte Konur Sokakta bulunan Mimarlar Odası salonunda gerçekleştirilecekti. Ama ne var ki, geçtiğimiz günlerde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça adlı iki eğitimcinin Yüksel caddesi İnsan hakları Anıtı önünde 70 günü aşkın açlık grevi, 190 günü aşkın direnişleri sırasında  göz altına alınıp tutuklanmalarının  ardından, Yüksel Caddesine giriş çıkışlar yasaklandı. Dolayısıyla da anmanın bu salonda yapılmasının fiziki koşulları ortadan kalkmış oldu. Bu kez anma dernek salonunda gerçekleştirildi.

Sunumunu emekli öğretmen, derneğin bir önceki başkanı Sayın Sabriye Tuncay’ ın yaptığı anma etkinliği, saygı duruşuyla başladı.

unnamed (5)

Açış konuşmasını Yener Turan’ın, mücadele sürecini ise  Orhan Keskin’in anlattığı anmada, çok fazla duygusal anlar yaşandı. Ayrıca ölenlerin yakınları ve bir çok kişi anılarını anlattılar.

unnamed (3)

Öneminden ötürü; ilgiyle okuyacağınızı düşündüğüm,  kayda aldığım bu konuşmaları bölümler halinde siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Düzenleme komitesi adına açılış konuşmasını gerçekleştiren Yener Turan, konuşmasında şunları söyledi:

GÜCÜMÜZ TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDAN GELMEKTEDİR

unnamed (4)

“Değerli dostlar, yoldaşlar, hoş geldiniz!

İçinden geçtiğimiz bu zorlu günlerde, kavganın kızıştığı dönemlerde geçmişe dönmenin ne anlamı vardır diye düşünülebilir! Elbette ki ne sadece nostalji için, ne de geçmiş güzellemesi için değil, bugünkü mücadelemizin köklerini bir kez daha anımsamak ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz arkadaşlarımızın emanetine daha da kuvvetli sarılmak içindir bir araya gelişimiz.

77-80 arasında iç savaş koşullarında Türkiye halkları ayağa kalkmış, fabrikaları, yoksul mahalleleri, üniversiteleri, yani memleketimizi faşist saldırılara karşı savunmak için Devrimci Yol’da yürümüştür. Bu Yol’da her fabrika,  her mahalle, her okul bir direniş odağına dönüşmüştür.

İşte Artvin, böyle bir mücadele süreci içerisinde birçok evladını faşizme karşı mücadelesi içerisinde, devrim ve sosyalizm uğuruna şehit vermiştir. Bu mücadelede toprağa düşenler, halkın özgürlük mücadelesi içinde örgütlendirilmesi için çalışan emekçiler yani devrimcilerdi.

İşkencede katledilen Devrimci Öğretmen Cengiz Aksakal, faşistlerin katlettiği Vural Ural emekçi halkın çocuklarına eğitim veriyor ve aynı zamanda devrim için gece gündüz çalışıyorlardı.

Erkan Uzuneminağaoğlu, Borçka halkının antifaşist mücadelesi içerisinde yüreklerdedir hala, kavganın en bilinçli yerindedir. Faşistler tarafından vurulan arkadaşını yalnız bırakmayarak onu kurtarmaya çalışırken hayatını kaybetti. Ama halkın bilincinde yaşıyor hala.

İhsan Hacımuratoğlu, Cavit Kaya, Savaş Eryetiş, Ahmet Pehlivan, Mahir Çakır ve diğerleri Karadeniz’in asiliğinde isyan etmişlerdi adaletsiz düzene. Eşit ve özgür bir toplumu, halk iktidarını, yani sosyalizmi istemişlerdi. Herkes için mücadeleye katılmışlardı, çünkü onların kişisel çıkar, ya da kariyer hedefleri yoktu. Onların her biri halka ve devrime adanmış yiğitlerdi.

Öldüler ama diz çökmediler. Kalbimize ve bilincimize gömüldüler. Gökyüzünde birer yumruklu yıldız oldular. Ve onların yolundan yürüyenler, tohumlarını sulayanlar yeni yeni direnişlerde filizlendiler. 12 Eylül faşizmiyle halkın mücadelesini ezdiğini zannedenlere inat direniş de, mücadele de sürüyor hala.

Faşizme karşı demokrasi ekseninde gelişen mücadele; 90’lı yıllardan 2000’lere neoliberal saldırılara karşı halkın hakları mücadelesini doğurdu. Onlarca yoksul mahalle hakları için kavgaya katıldı, örgütlendi. Üniversiteler piyasacılığa ve AKP gericiliğine karşı Devrimci Gençlik hareketiyle direnişi büyüttü.

Vadilerin, derelerin, ormanların yok edilmesine, halkın ekmeğinin sermaye tarafından talancı politikalarla elinden alınmasına karşı birer direniş mevzisi oldu. İşte “yeşil yol” projesine dur diyenler, “Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez” diyenler; tüm bu direniş biçimleri, Artvin’in en güzel çocuklarının bıraktığı gelenek sayesinde ortaya çıkmıştır.

Şimdi söylenecek çok söz var belki ama, esas olarak yol yürüdükçe söz üretilecek ve kavgada yitirdiğimiz her yoldaş bugünün güncel mücadelesi içerisinde yaşatılacaktır. Bu kavgada biz haklıyız ve yalnız değiliz. Tüm dünya halkları bizimle biz de tüm dünya halklarıyla birlikteyiz. Güçlüyüz çünkü tarih birçok defa haklılığımızı kanıtlamıştır. Gerici ve piyasacı politikaların çürüttüğü ve yozlaştırdığı toplumsal ilişkilerin yerine devrimcilerin hem düşlediği dünya, hem de birbirleriyle kurduğu samimi, sahici ve mütevazı insani ilişkiler kurtuluş umudumuzdur.

O yüzden gücümüz tarihsel ve siyasal haklılığımızdadır. Bu güce yaslanıyoruz, bu güçle halkın kavgasının en ön safında yer almaya devam ediyoruz. Zorlu ve dolambaçlı yollardan akan su, gün geliyor milyonlarla buluşuyor. İşte gerici iktidarları korkudan dehşete düşüren gerçek budur. Korkularını gerçek haline getirmek için daha fazla çalışacağız. Devrim ve sosyalizm için karınca misali çalışacağız. Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın sözünü gerçek kılacağız!”

(Devam edecek)