Atatürk’e dil uzatan koca gövdeli mercimek tanesi kadar beyni olmayan alıklara inat, henüz ortaokulda okuyan henüz fidan ama kocaman yürekli bir çocuğun yazdığı yazı gerçekten insanı çok duygulandırıyor. Akıl yaşta değil baştadır sözünü doğrulayan bir yazı bu. Sizinle paylaşmak istiyorum. Çünkü Atatürk bir şahıs değil, öğretidir, okuldur, ekoldür.

Sözüm ona sığ kafalıların Derin Tarih” adını verdikleri safsatalarla, dedikodularla, bilerek, kasten Atatürk’ü aşağılamak için program yapanlar şimdi kıvırıyorlar, Biri firarda!.. Bir diğeri için 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Atatürk olmasaydı eğer siz Prof. Ünvanını kimden ve nereden alacaktınız deyin hele!. Atatürk olmasaydı o ceketi, (çok da yakışır ya) kıçınıza giydiğiniz o ütülü pantolon ve kotu nasıl giyecektiniz? Atatürk’ün nutkunu ve diğer belge ve bilgileri okumadan onu eleştirmeye kalkanlar için 2 şey söyleyebilirim.

Birincisi Siz birilerinin maşası ve görevlendirilmiş bir hainsiniz!.. İkincisi; Siz çağdaş, modern dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin aydın ışığında yaşayamayacak örümcek kafalı, ışıktan kaçan dragula, köstebek karakterli, karanlık, gerici, yobazsınız.

Aşağıdaki yazıyı bir ortaokul öğrencisi, okulunun duvar gazetesine yazmış. İnanılmaz güzel ve farklı bir bakış açısı iyi de yapmış… Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini borçlu olduğu insan: ATATÜRK..
.
Gençliğinde kot pantolon giyememiş. Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş… Padişah ona Trablusgarp Cephesi’nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin, first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş…

Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes’lerle gezememiş Anadolu’yu…
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs’ta Samsun’a ayak basan ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş…. Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren mini etekli ponpon kızlar da yokmuş… Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir’den denize döktükten sonra timsah yürüyüşü de yapmamışlar…

Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks çekemeden, İsmet PaŞa için Safiye Ayla’dan bir istek parçası isteyemeden gitti ..

Lozan Zaferi’nden sonra veya Cumhuriyet’in ilanından sonra arabaya atlayıp sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.

Atatürk’e acıyorum.. Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini getir. Aaaah ah…
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak, babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken…

Bunları yapmadı Atatürk…. Keyif çatmadı… Yan gelip yatmadı… Vatan topraklarını satmadı… Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı…
İŞTE ONUN İÇİN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK… HER FIRSAT ELİNDE VARDI. O İSE SADECE BU MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞINI İSTEDİ. BÜTÜN SUÇU 2 KADEHTİ…….
AYDINLIK KALIN