Hayatım süresince boyum kadar kitap yazdım ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup onun zaten boyu kısaydı diyebilirler” demişti Aziz Nesin… 20 Aralık 1915’te İstanbul Heybeliada’da doğan, 6 Temmuz 1995’te 80 yaşındayken aramızdan ayrılan Aziz Nesin, yıllar önce yaptığı bir konuşmayla ‘aydın olmanın’ en nadide örneklerinden birini verdi. Sivas Katliamı’nın ardından TV’de konuşan Nesin, Türkiye’nin geldiği durumu o günden anlatmış ve halkı şu sözlerle uyarmıştı:

“Devletin yüzde 50’sinden fazlası bunların… Yargıç bunlardan oldu. Avukat bunlardan oldu. Hekim bunlardan oldu. Meclis bunlardan oldu. Belediye başkanı bunlardan oldu. Şimdi onlar karşımızda. Bu böyle burada kalmayacak. Orduyu ele geçiriyor. Demokrasi ile olmazsa, orduya girmek, askeri okullara her sene iki bin kişi ihraç ediliyor. Şimdi durmadan imam hatiplerden çıkanları Harbiye’ye sokmak istiyorlar. Yarın çok büyük felaket gelecektir Türkiye’nin başına. Türkiye’nin uyanması gerekir. Aydınların uyanması gerekir. Çok kötüye gidiyor Türkiye.” Bunları tam 24 yıl önce hem de tv’lerden canlı olarak söylemişti. Bunları 1993’te söylüyor. Dinlemek için verdiğim bu linke tıklayın yeter. http://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/aziz-nesin-hala-uyariyor-turkiye-uyanmali/

Aynı uyarıları Uğur Mumcu ‘da yapıyordu. Onu 24 Ocak 1993 yılında bombalı suikastla yok ettiler, susturdular. Aynı yıl 2 Temmuz 1993 yılında Madımak Oteli yakıldı.

Derken bu aydınların feryadı 15 Temmuz 2016 yılında ne yazık ki gerçek oldu. FETÖ terör örgütü ne yazık ki kendi insanını öldürecek,Darbe yapmaya kalkışacak kadar devleti, tankını, topunu, uçağını ele geçirmişlerdi!. Şimdi bu olayı 23 yıl öncesinden bilen bu güzel, bu aydın, bu insanlık onuru değerlerimizden özür dileyecek misiniz? Yoksa aynı şekilde kör, sağır dilsizi oynamaya hataya devam mı edeceksiniz?

Her hangi bir dine inanıp inanmamak insanın kendi iradesiyle olur. Onun için dinimizde zorlama yoktur. Dinimiz hoşgörü dinidir. Kimsenin inancına, karışmaz. Bize hep böyle öğretildi. Aziz Nesin’i bu millete sadece“dinsiz” diye nefret ettirdiler. Çünkü bu toplum için yeterli bir sebepti!. Hırsız, namussuz, yolsuz, haram yiyen, vatan haini diyemediler!. Çünkü o yazdığı hikâyelerle, gerçek öykülerle insanları aydınlattı. Yalan yazmadı. Çocukları çok severdi. Onlar için vakıf kurdu. Öldükten sonra gömüldüğü yerin üstünün çocuk bahçesi yapılmasını vasiyet etti. Onun mezar yeri yok. Çocuk oyun parkının altı onu mezarıdır.

2 Temmuz 1993, bir katliam tarihi olarak hafızalara kazındı. O gün, Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılardan 33’ü, kaldıkları otelin yakılması sonucu hayatını kaybetmişti. Olayda iki otel görevlisi de yaşamını yitirmiş, iki saldırgan da ölmüştü.

2 Temmuz günü Cuma namazının ardından etkinliklerin yapıldığı kültür merkezinin önüne bir yürüyüş başladı. “Sivas laiklere mezar olacak” atılan sloganlardan biriydi. Saldırgan grubun bir kısmı yeni dikilen “Halk Ozanları” heykelini yıkıp, yerde sürüklerken; bir kısmı Valilik önünde Ahmet Karabilgin’i protesto etti.

Valinin katliam sonrası İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği rapora göre, saldırganların sayısı her saat sayısı artmıştı. Yine aynı rapora göre, akşam saat 18.00’de Madımak Oteli’nin önünde o ana kadar hiçbir aşamada dağıtılmamış 15 bin kişi vardı. Otel önündeki araçlar ve sürüklenen heykel ateşe verilmiş, otelin camları kırılmıştı.

Yaklaşık 2 saat sonra otel ateşe verildi, saldırgan kalabalık sloganlarına devam etti.

Madımak Oteli’nin önünden çekim yapan İhlas Haber Ajansı’nın görüntülerinde otelin etrafını kuşatanların sloganları yanında sözleri de duyulmuştu. Biri otelin birinci katına çıkan saldırgana “Lan yakın” diye seslenirken, bir diğeri ilk alevin görünmesiyle “Cehennem ateşi işte!” diye seslenmişti.

Kente davet edilen takviye kuvvetler ise zamanında gelmedi veya gelenler yetersizdi. 35 kişi otelde hayatını kaybetti.

Turgut Özal’ın ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel’in yerine DYP Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Tansu Çiller görevi devralalı henüz bir hafta olmuştu. Çiller’in Madımak Oteli’nde yaşananların ardından söylediği sözler ise siyasi tarihin hafızasına yazıldı:

“Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”

İLK DAVA SÜRECİNDE NE OLDU?

Çeşitli mahkemelerde başlatılan soruşturmalar o dönem kapatılmamış olan Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) son buldu. Mahkeme ise görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay ise dosyaya bakması gereken yerin Ankara DGM olduğuna karar vererek dosyayı geri gönderdi.

Ankara 1 Nolu DGM’ye sunulan iddianamede olayların nedeni, “şenliklere katılanlar” olarak gösterildi, Aziz Nesin’in varlığı “eylemin hazırlayıcı sebepleri” arasında sayıldı.

Kararla birlikte 22 sanık hakkında 15’er yıl, 3 sanık hakkında 10’ar yıl, 54 sanık hakkında 3’er yıl, 6 sanık hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Ancak bu karar temyiz edildi.

Uzun süren hukuk süreci 2001 yılında sonuçlandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin onadığı karar uyarınca, Cumhuriyete karşı örgütlü kalkışma girişiminde bulunan sanıklardan 33’ü ölüm cezası aldı; dördü 20 yıl, biri 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dava zaman aşımına uğradı.

Süren davalar, temyizler, müdahil avukatların talepleri yıllarca devam etti. Sivas Katliamı davası 20 yılın ardından geçen yıl zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı. Mahkeme Başkanı, “İnsanlık suçunda zamanaşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir” dedi.

Maalesef devleti onlarca cemaat ele geçirdi. FETÖ’cüler 2007 yılında olmayan hayali bir terör örgütü senaryosu yazıp adına ETÖ dediler. Açılımı ise “Ergenekon Terör Örgütü” Allah’ın büyüklüğüne bakın ki kendilerin adı artık “FETÖ” oldu!. Benim üzüldüğüm ise, Gerçekten bu alçak FETÖ’nün ne olduğunu, kim olduğunu bilmeden sadece Müslüman, hoca alim diye ona inanan saf, masum Müslümanların mağduriyetidir. Yoksa Baylokçular, bu olayların içinde olanlar, ister siyasi olsun, ister bürokrat, ister işadamı, ister bakan, ister hoca, ister öğretmen, futbolcu fark etmez. Cezalarını çeksin… Aziz Nesin’i cehennem ateşine atıyoruz diye oteli ateşe verenler 246 sivil insanı acımadan öldürdü! Başka söze gerek var mı?

ESEN KALIN