HAYAT AKIP GİDİYOR KENDİ GERÇEKLİĞİNDE
Vicdanları kiralık, gerçeklere kör sağırlar, tutun ki, K.Kılıçtaroğlu tek başına yürüdü; meydan da kimsecikler yoktu. Bu durum, gözü kulağı bu ülkede olan dünyanın sağduyu sahibi vicdanlı kamuoyunca nasıl değerlendirilirdi. Adalet için yollara düşmüş bir muhalefet liderinin yalnız bırakılması, bu ülke için kakara bir utanç olmaz mıydı.
Sizin, safsatalara, menkıbelere tapınıp gerçeklere kör sağır olmanız, dünya kamuoyunun bu yürüyüşte olduğu gerçeğini değiştirmez. Sizin, küçük çıkar hesaplarıyla, subaşını tutmuş olana
kayıtsız koşulsuz biat etmeniz, dünya kamuoyunun gerçekçi algısını, yargısını değiştirmez.
Müslümanların terörist olduğunu savlayanların, İslamafobiyi körükleyenlerin elini güçlendirir.
O kadar şartlanmışsınız ki bu kadarcığına bile basmayan akılcığınızla metre kare başına matematik yapmaya kalkışıyorsunuz.
İnsan bir durur; bir düşünür: Her şeyin olduğu gibi bu devranın da bir sonu vardır. Dün salya sümük ağlaşarak, hasret bitsin dön Hoca Efendi diye serenatlar düzdüğünüz ile bugün kanlı bıçaklısınız. Su akıyor; göz bakıyor; ıslık çalmaya ne hacet.
Kahvemi yaptım, pipomun dumanını savurarak Çaykovski dinliyorum, ceviz ağacının gölgesinde.
Sırada Fazıl Say ve Bizim Onur Özmen var.
Her şeye ve hatta kör sağırlara, kiralık vicdanlara rağmen, hayat akıp gidiyor; kendi gerçekliğinde.