Şimdi ülkemiz dünyanın en gelişmiş demokrasisine sahip olacaktı. En büyük ekonomilerden birisi olacaktı.
Gördüler…
Müdahale ettiler. Yıl 1945…

Dünya büyük bir savaştan çıkmış. Dünyanın en büyüğü, emperyalizmin büyük babası İngiltere savaştan mağlup ayrılmıştı.
Cumhuriyetin hedefinde işçi sınıfı ve burjuvaziyi yaratarak demokrasinin aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya şekillenmesini sağlamak vardı.
600 yıllık Osmanlının demokrasi diye bir derdi olmamıştı.
Halkı askere alıyor, vergisini alıyor o kadar. Devlet vatandaş ilişkisi bitiyor.
Yol, okul, hastane asla ve asla halka böyle bir hizmet yok.
Cumhuriyet mağaradan çıkarttığı insanları birey yapma derdine düşüyor.
Ülkenin dört bir yanında fabrika kuruyor. Ülke bir kutup yıldızı gibi parlıyor.
Kendi iç dinamikleriyle gelişmesi gerekirken, İngiltere’nin telkiniyle ABD, ülkemize demokrasi getiriyor.
İşbirlikçisi Adnan Menderes, Celal Bayar…
Partinin adı Demokrat Parti.
DP olarak ün salıyor.
Halk demirkırat derdi.
Bu gün ki AKP’nin uyguladığı politikanın temeli o zaman atılmıştı.
DP, bir karşı devrim hareketiydi.
AKP, o süreci eksiksiz işletiyor.

AKP’nin misyonu tamamlanınca başka birisini eklemleyecekler.
AKP’nin bu gün ki tavrına bakarsak, kendisinden daha radikal dinci bir parti arayışı içine girecek bir ABD’yi görebiliyoruz.
AKP, din adına hazırladığı zeminden pişmanlık duyacak. Çünkü AKP farkında değil kendi celladını yarattığının.
Son zamanlarda AKP başkanının fazla havaya kapılıp kendi adamlarını harcaması kendi aklınca bir eylem olmadığını düşünüyorum. Hangi danışman böyle bir öneri ile gitmişse yada kafasının etini yiyerek böylesi bir politikaya razı etmişse o kişi ABD ile direk bağlantılı ajandır. AKP başkanı bunu anlayacak kadar zeki değildir. Zaten zeki olsaydı 24 saat 365 gün yanında taşıdığı emir subayı FETÖ’cü olmazdı.
Bu ülkede FETÖ diye bir örgüt yoktur. Kontr-gerilla vardır. Fethullah sadece ABD’ye kullanması için isim vermiştir. Hepsi o kadar.
AKP Başkanını da Kotr-gerilla yönetiyor vesselam.
Bombaları da o patlatıyor, seçimlerde halk içinde siyasi mühendisliği de o yapıyor.
Benim inancım şudur ki;
Daha büyük bir merkez partinin kurulmasının önüne geçmek için Meral Akşener’e AKP’nin iktidarını etkilemeyecek vasıfta bir parti kurdurma işini de Kontr-gerilla vermiştir.
Meral Akşener Abdullah Çatlı, Mahmut Yıldırım (Yeşil), Mehmet Ali Ağca, Oral Çelik, Alaattin Çakıcı, Sedat Peker gibi isimler ile geçmişte derin bağları olan bir Asenadır. O zatlar ABD adına çalışan Kontr-gerilladırlar. Kısacası Meral Akşener’in partisi öyle masumane bir kaç insanın iyi niyetiyle kurulan bir parti değildir. Aleni bir projedir.
Bu gün emperyalizmin bu saldırganlığından rahatsız olan tüm halk katmanlarını temsilen bir parti kurmadıkça bu ülkede nefes olma olasılığı her gün daha azalıyor. Ortadoğu’ya petrol borusu döşerken Anadolu’ya da kan borusu döşemeleri kaçınılmazdır.
Bu süreci halka anlatmakta biz aydınların görevi olsa gerek.
Her insan dilinin döndüğünce anlatsa, yazsa bu gerçekleri toplumun gündemine taşımak olasıdır.
Bu gün cumhuriyet bayramı kutlandı. Keşke salonlarda bu konuları anlatma girişimimiz olsaydı.
EBD emperyalizmine ve yerli işbirlikçilerini deşifre ederek tanıtmak, onların ülkemize düşmanlıklarını su yüzüne çıkartmamız, yarının Türkiye’sini kurmamızın zeminini oluşturacaktır. Şu haliyle ülkeye sadece acıyorum.