Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

Değirmende biten suya, elekle takviye yapmaya kalkınca bir de bakarsınız ki, çeşmede de su kalmamış!..

Ne yapacaksınız o zaman, suyun membasını temizlersiniz… Değil mi? Yoksa o membaı da mı? İçinde bulunduğumuz ekonomik kıskacın özeti bu aslında…

              CHP’li, eski Hazine’ci Faik Öztrak, “Kaynağı belirsiz para giriş/çıkışının izlendiği, ‘net hata noksan hesabından’ yılın ilk yarısında para çıkışı olurken; üçüncü üç ayda yeniden para girişi başladı. Temmuz-Eylül döneminde 3,7 milyar $ kaynağı belirsiz para girişi oldu” diye uyarmış!

            Baktık çizelgeye biz de… İyi ama Ocak-Mart dönemindeki 2.7 milyar dolar ile Nisan-Haziran dönemindeki 1.9 milyar dolar, toplam 4.6 milyar dolar nereye veya hangi kaynağı belirsiz yere gitti? Hadi girenin hesabı belli, nereden girdiği belirsiz de… Çıkanın hesabı da aynı! Kısacası, ne giren belli, ne çıkan yani! Ama su yok!

            Öte yandan Malta hesapları havada uçuyor…

            Geçen hafta sonu Meclis’te, CHP’nin ‘Off-Shore hesaplar araştırılsın’ önergesi AKP tarafından reddedildi. Mehmet Ali Çelebi eleştirdi bu durumu, “Öbür dünya diyerek insanları kandıran dünyalılar sizi” ifadeleriyle.

            Ama işin ucu öyle mi? Bakın, görüyor musunuz CHP’nin yaptığını?! Hem önerge veriyor ve hem de reddediyor!.. Hep bu off-shore Malta yani…

            Çay’dan ÖTV olmaz!.. Çay, özel tüketim değil, zorunlu tüketim maddesidir… Dendi… Ama ne dense uymadı ve limonata, meyve suyu ve soğuk çaya %10 ÖTV geldi… Artık gazozuna da maç, meyve suyuna da okey yok! Buyurun, lüks tüketiciler sizi… Su yok, su!

            Yani kısacası güzel yurdum insanı, hükümetimiz dengesiz harcamalarının ceremesini yine bizim sırtımıza yüklüyor… Yetmiyor bunlar, ‘gramatik ayar’ çekiyor, ‘otomatiğe’ bağlıyor, trafik cezalarını dahi bütçenin 65 milyarlık açığına yama yapıyor!
Tam bu arada 17/25’in ‘makaracı’ Egemen’i de KKTC vatandaşı olmuş! Diplomatik ‘zırh’ edinmiş yani. Hele de ‘huysuz abi’ ve ‘Girit’ kökenli B.Arınç gündeme girmeye çalışıp, “15 Temmuz öncesi Gülen sevip saymak suçsa, bu suça ortak olmamış insan bulmak neredeyse imkânsız” diye yumurta atmış sepete! Hani 17/25 de değil yani…

            Bakıyoruz da, bunlar memleketi kendilerinden ibaret sanıyor ha!.. Sanki biz Niburu’da mı yaşıyoruz? Araştırın siz de Niburu’yu!

            Sonra bakın, Osmanlının çöküşü, ulusal kurtuluş mücadelesi ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ne kadar emperyalist işbirlikçi, Amerikan mandacısı, İngiliz-Fransız uşağı ve bilumum satılmış ajan varsa, hepsine sahip çıkıp adlarını veriyor, sempozyum düzenliyor, anıyor, yad ediyorsun!.. Sonra da sen vatansever, muhalifler hain he!

            Mesela, Rize Şehit Şuayp Seferoğlu İHO’da, 29 Ekim’de olduğu gibi 10 Kasım’da da herhangi bir etkinlik yapılmamış! Yandaki diğer okullarda etkinlikler olurken, bu okul hangi ülkenin ‘Milli ve Yerli’si? Var mı bir izah tarzı?

            Bir kez daha kanıtlandı ki, emperyalist uşaklar çok yavşadı bu iki arada bir derede… İngiliz payandası, çağın Lawrance’leriyle işlevini sürdürüyor… “Yarın yine emperyalizme karşı vatan müdafaası versek, karşımıza geçecek yeni Mustafa Sabri’ler bunlar” diye de uyarıyor yurttaş, Memur-Sen başkanı için.

            ABD Başkanı, oğluna hediye vermiş… Afrika fillerinin başlarını ‘ganimet’ olarak sayacaklarmış! Katil Amerika!.. Diye boşuna denmiyor… Emperyalizm sadece insanı değil, canlı yaşamı tümden yok ediyor! Bu vahşet, bir an önce durdurulmalı… Su, bitmiş!

            Bir de şu ‘NATO tatbikatı’ puştluğu var! Hem de, tam da bu zamanda… Çok ilginç ve manidar bir zamanlama!
O zaman NATO’dan ayrılalım, Misak-ı Milli sınırlarındaki bütün Amerikan üslerini kapatalım! Var mısınız?

            Geçen yıl aynı gündeme eleştirel bir bakış atmışız… “Din… Vicdani inanışın, ruhsal/tinsel, bedensel boşluğun ve varlığın bilincindeki kişisel bir olgudur. Şahsidir, özel ve kişiseldir bu manada! İnandığını, okuyup anladığını ve inancıyla bütünleştirdiğini yaşamına yansıtır kişi ve yaşamını buna göre kurgulayıp, sürdürür. Dolayısıyla toplumların, kurum veya ülkelerin dini/inanışı olmaz! Buna karşılık ise… Kişi/şahıs laik olmaz; laikliği, laik sistemi savunur… Bundandır ki Laiklik toplumsal, bütünsel ve kurumsal bir olgudur. Kişilerin/şahısların/toplum bireyleri veya ülke yurttaşlarının dini inançlarını/inanışlarını özgürce; diğerlerinin hak ve özgürlüklerini sınırlamadan yaşamasının da teminatıdır… Bu olgu ve sistemin karşısında olup, değiştirmek/kaldırmak isteyen, başkasının yani toplumun diğer ve kendinden farklı bireylerinin de yaşam hakkını ortadan kaldırmak istiyordur! Bu iki olguyu/gerçekliği karşı karşıya getirip zıtlaştıran önder/yönetici ise sadece yandaş ve paydaşlarının ‘gazını almaktan’ öteye gidemeyeceğinin bilinciyle gündemi meşgul etmenin hesabındadır. Lam da, Cim de budur! Yoksa Mars’ta su bulunmuş… Kara deliklerin işlevi ve farklı galaksilere geçiş, koloni kurma girişimleri… Kuantum imiş, Cern imiş… Hikaye!”

            Cumhurbaşkanı, geçen hafta sonunu Rize’de geçirdi… AKP kongresinde, IMF’ye olan borcumuzu kapattığımızı ve hatta bizden borç istediklerini, kendisinin de olumlu yaklaştığını ama sonradan vazgeçildiğini ifade etmiş! Hayır, su yok da… Bize neden ‘sayın üyemiz’ diye çağrı gelir onu anlamadık! Lütfen bu tür spekülasyonlar yapmayın!
Ve Rize, güzel insanlarından birini daha kaybetti… Vakıfbank eski Müdürü, Ç.Rizespor eski yönetim kurulu üyesi, DYP’den eski Belediye Başkan adayı… İstiklal Savaşı kahramanlarından Zekeriya Tiryaki’nin torunlarından,
Sevgili Oğuz Tiryaki yaşamını yitirdi… Ailesi ve yakınlarının başı sağolsun…Allah rahmet etsin…

            Çeşmeniz de, siz de susuz kalmayasınız!