Bilal Kayabay Yazıları

 

DEVRİMCİLER BÖYLE ALIR ÖCÜNÜ

Ankara’nın İskitler Semtinde, götü yarım metre geriden, karnı yarım metre ileriden ‎giden, ‎besili kancık domuz yapılı bir mahluk yaşardı o yıllarda. Her anlamda pisliğinin ‎içinde hâlâ ‎debelenir; çevresine de bulaştırır mı yoksa  pisliğinde boğulup gitti mi ‎bilmem.‎

İşte o aşşağılık mahluk, çevresine topladığı bir manga faşist domuzcuğu salmıştı, ‎akşam ‎karanlığında üstüme: 2 OCAK 1980.‎

Bir manga domuzcuk başa çıkamamış bir kişiyle; fıtratları icabı kahpece on dörtlüyle ‎‎arkadan kurşunlamış; kaçmışlardı.‎

İntikamım, ölüme direnmek dimdik yaşamak, soysuz satılmışların ipini pazara çıkarmak ‎‎oldu, oluyor, olacak.‎

Biliyorum, karanlıklarıyla savaştığımı biliyor, izliyor; yaralı kancık domuzlar gibi acıdan ‎‎kıvranıyor; kahırlarından geberiyorlar. ‎

Ben de bunu bildiğimi bilsinler; geberemesin kahrolsunlar diye yazdım bunları.‎

O Gün, insanca acılanan, yaşadıkları en kötü gün olarak hatırlayan güzel çocuklarıma, ‎güzel ‎insanlara sevgiyle selam olsun.‎

CAN SIKTIM CANLAR  BİRAZ NEŞE

Hani, besili kancık ayı kılıklı herif var ya, birkaç yıl sonra Kızılay İzmir Caddesi’nde ‎karşılaştık. ‎‎Beni zıpkın gibi görünce, kazığa düşmüş domuz gibi homurdandı:”Sen ‎öyle gez bakalım…”  ‎

‎-‎Bu taifenin bu iğrenç kinlerinin boyutuna tanık oluyoruz ya ‎ekranlarda, meydanlarda. ‎Aynı ‎bokun türleri.- Duymam sandı ama duydum. -Ne ‎yapacağına kilitlenmiş olmalıyım. ‎Olaydan sonra, durum değerlendirmesi yapmak ‎için,‎ yapılan veli toplantısında “O da hak ‎etmişti” dediği de kulağıma gelmişti.-‎

Ona doğru yöneldim, feleği şaştı. Yer yarılsa içine girecek. Utancından değil, korkusundan.‎

Ne yaptım dersiniz ?..‎ Gittim, öptüm mahlûku !..‎

O besili onursuz domuz bile yavru lağım faresine dönüştü. Ayrıldık…  Üç beş adım gittikten ‎‎sonra, ar‎dımdan seslendi:‎

‎”Ben şaka yapmıştım, ciddiye alma hocam” diye.‎ Ben de: “Almadım zaten, neyini ciddiye alacam, hiç bir zaman almadım ki” dedim. ‎

Döndü yürüdü. Arkasından ‎seyrettim. Bacakları dolaşıyordu.‎ Biliyordum, dönüp bakacaktı, ‎baktı. Üstten bakan ‎müstehzi bir ifadeyle seyrettiğimi görmesi ömrünün en büyük ‎felaketi oldu. ‎Acımadım dersem, yalan olur, zavallıya.‎

Başını tutsam da kışkırttığı it sürüsüne tecavüz ettirsem, o kadar acı koymazdı.‎

Devrimcinin intikamı, it soyunun inadına yaşamak; yaşatmaktır. Devrimciler böyle alır öcünü.