Bir yalan rüzgarıdır AKP iktidarı.
İstanbul belediye başkanına Amerika dünyalarca para harcayarak yalan bir lider yarattı. O yalan liderin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
12 Eylül ile başlamıştı bu süreç. Artık bu ülkede Kemalist görünmeden de faaliyet yapmak istiyordu. Bunun içinde en güçlü kesim dincilerdi. Yıllarca dinci tabanın düşman olarak gördüğü ABD, onlara zeytin dalı uzatmıştı. O zeytin dalı Recep Tayyip Erdoğan idi. 1994 yerel seçimlerle ABD’nin CIA’sı aleni seçim meydanına çıkmıştı. Profesyonel oy çalma işini yaparak Refah Partisinin yerel yönetimleri almasını sağlamıştır. Erbakan’ın fazla milli olması RTE’ gibi politik aç ve ihtiraslı birisinin dümenin başına geçmesi için düğmeye basılmıştır. Böylece ülkede yalan rüzgarı filmi başlamıştır.
Herkesi kucaklayacağız, biz değiştik  yalanıyla işbaşı yaptı.
İktidara yerleştikçe birilerini ötekileştirdi. Yerleştikçe birilerini daha ötekileştirdi.
Sonuçta yalan rüzgarı yalan kasırgasına dönüştü.
Ne söz verdiyse hepsi yalan oldu.
12 Eylül darbecilerini yargılayacağım dedi, dava açıldı, sonuç fısss çıktı.
Ülkeye barış getireceğim dedi, sonuç katliamlardan mütevellit ülke haline gelindi.
IMF borcunu kapatacağım dedi, 24 Milyar dolar borcu kapadı ama kendi adamlarından oluşan bir IMF yarattı, dışarıdan çok düşük faizle para getirtip devlete sattırdı. Hepsinin garantörü de devlet oldu. 24 Milyar dolar, oldu 460 Milyar dolar. O günün dolar kuru ile bu günün dolar kuru arasında ki açı da kat be kat artmasına rağmen.
AKP’nin ürettiği bir tek toplu iğne dahi yoktur.
Cumhuriyetin değerlerini özelleştirme adıyla ucuza peşkeş çekti. O ucuzluğa rağmen 60 milyar dolar civarında para toplandı. O paranın bir kısmıyla yol yaptı, adı yol yaptım oldu. Parası nereden geldi diye soran bir gazeteci de kalmadığından halka yutturulmaya devam ediliyor yalanları…
Hala devlete ait ne varsa satılıyor.
Bu akıl yani özelleştirme aklı dış akıldır.
Yani ABD’nin aklıdır.
Bütün politikaların ABD aklıyla olacak, söylemlerin ABD karşıtı, bu yalan değil de nedir?
Kalkınacağız derken, fabrikalarımızı satarak mı kalkınacağız?
Tarım alanlarımızı ekmeyerek, biçmeyerek mi kalkınacağız? Bu satma işi bittiğinde bu ülke ne yapacak?
Şöyle bakalım meseleye;
Ailenize gelir getiren ne varsa satan bir babanız var.
O babaya müdahale etmez misiniz?
Ülkenizi büyük bir aile var sayarsanız, bu satış olayına müdahale etmeniz gerekmez mi?
Yüz yıllarca bu coğrafyanın ambarı sayılan Türkiye gitti saman aldı.
Utanmaz herifler kalkıp saman aldıklarına, alabildiklerine sevindiler. İftiharla bakın iktidarınız saman aldı diye övündüler.
Doğu Anadolu ve Trakya hayvancılıkla yıllardır ülkeyi beslemiş, şimdi kesip etini yiyecek hayvan yok.
Çünkü iki keçiyi güdemeyecek, iki keçiyi teslim edemeyeceğiniz adamlara ülkenin ganimetini teslim ettiniz.
Tarımı öldürdüler.
Hayvancılığı öldürdüler.
Olan sanayiyi zaten sattılar.
Sonra her gittiği ülkeden et satın aldı, sevindirik oldu. Sen cumhurbaşkanı diye seçtin, o gitti saman aldı, et aldı, önce kendisi sevindirik oldu, sonra sen…
Alkışladın…
Ellerin patlarcasına alkışladın.
ABD aleyhine atarken tutarken sana ABD’nin dayattığı politikaları sindire sindire yediriyor, sen alkışlıyorsun.
ABD’yle arasının açık olduğu da yalan.
İsrail ile arasının açık olduğu da yalan.
ABD, Rusya, İsrail ve şimdilik Türkiye….
Ortadoğu’da söz, oyun, kurgu ne varsa bunlarındır. Hepsi terörist devlettir. Çünkü hepsi orada ki teröristler ile “al papazı ver kızı” yapıyor… Hepsi birilerine silah satıyor. Hepsi kirli emeller peşinde.
Yukarıda saydığım devletlerin hiç birisinin diğeriyle sorunu da yoktur. Ortadoğu devletlerine iki süper devlet silah satıyor, teröristlerine de İsrail ve Türkiye. Mesele budur. Türkiye en çokta içeride yaptığı talanı ve vurgunu örtbas etmek, onu unutturup iktidarda kalmak için böylesi teröristliğe girişmektedir.
Bu gün Suriye topraklarına girmek, savaşmak için çeşitli bahaneler üretmesi de bundandır. Hırsızlık dosyalarının korkusudur. Savaş çıkartarak seçimlerin iptal edileceği bile beklenir bunlardan. Beklenir çünkü seçimleri kaybedeceklerini görüyorlar.
Hiç kimse ile savaşa girmese bile Kıbrıs sorununu kaşıyarak Yunanistan ile savaşa girmesi olasıdır.

AKP, ABD’nin politikalarını uyguladığına ve bundan sonra da kesintisiz uygulayacağına göre, 1950 Yılından AKP iktidar oluncaya kadar ülke kaynaklarının %20 civarı uluslararası şirketlerin eline geçmişken, AKP iktidarında bu oran %70’e çıkmıştır. Demek ki bu hızla gittiğinde ülkede yaşayan, yani sen ve ben, AKP’yi alkışlayan yada alkışlamayan biz halk, ne zaman Somalilerin durumuna düşeriz siz hesap edin.
Sen bu gün AKP’yi alkışlıyorsun, oy veriyorsun diye sana farklı davranılmayacağını da bilmelisin.
AKP, ABD’den esen bir yalan rüzgarıydı, şimdi kasırga oldu…
TBMM çöktü
Ekonomi çöktü.
Silahlı kuvvetler çöktü.
Yargı çöktü
Dış politika çöktü.
Eğitim çöktü.
Sağlık çöktü.
Bayındır çöktü
Belediyeler yağmacılıktan başka işlevsiz kaldı.

Bir “saray” bir de “polis” ayakta…

AKP’nin simetriği bir grupta CHP içinde mevzilenmişlerdir. Bunlar ABD’cidirler. ABD’ci olduklarını Kemalizme sığınarak kamufle ederler. AKP’nin neoliberal politikalarının bir tanesine dahi karşı çıkmayan bu sahte Atatürkçüler, iş demokrasi ve insan haklarına gelince şaha kalkıp ırkçılık yaparlar. Tıpkı İstanbul CHP il Başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu’na davrandıkları gibi. Bu ABD icatları el ele vererek linç girişimine kalktılar. Biz Türkiye aydınları, solcuları, sosyalistleri, devrimcileri ve hatta sosyal demokratları ve saf, duru vatandaşları olarak Canan Kaftancıoğlu etrafında çelikten duvar olup, ite köpeğe yem etmeyeceğimizi tüm dünyaya haykırıyoruz.