CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “İnsan hakları ihlali denilince aslında somut bir iki tane olay bile gündeme getiremiyorlar. Türkiye’de insan hakları ihlalleri olduğunu söylemek aslında abesle iştigaldir” ifadesini kullanan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcısı Leyla Şahin Usta’ya Türkiye’nin insan hakları karnesini de içeren bir mektup gönderdi.

Özel, İnsan Hakları Derneği ve MazlumDer tarafından yayımlanan raporlar ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kararlarını içeren mektubunda, 440 gündür tutuklu olan Osman Kavala’nın durumu, Cumartesi Anneleri’ne yapılan muamele ve uygulanmayan mahkeme kararlarından da örnekler verdi.

İşte Özel’in Usta’ya gönderdiği mektup:

Sayın Leyla ŞAHİN USTA
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı

12 Ocak 2019 günü Afyonkarahisar’da, sorular üzerine muhalefet partilerine yönelik olarak, “İnsan hakları ihlali denilince aslında somut bir iki tane olay bile gündeme getiremiyorlar. Türkiye’de insan hakları ihlalleri olduğunu söylemek aslında abesle iştigaldir” açıklamasını yaptığınız kamuoyuna yansımıştır.

Yaptığınız açıklamaları politik bir manevra olarak değerlendirmekle beraber, insan haklarının siyaset üstü bir konu olduğunu ve insan hakkı ihlallerinin en aza indirgenmesi yönünde tüm siyasi partilerin birlikte hareket etmesi gerektiğine yürekten inanan bir milletvekili olarak yine de yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. 26. Yasama Dönemi’nde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcülüğü yapmış, Ağustos 2018’den bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi’nde insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini üstlenen bir milletvekilinin bu cümleleri kurmasından büyük üzüntü duydum.

Bu mektubu da siyasi bir saikle değil, insan haklarının kısıtlanmasına ve ihlal edilmesine yönelik tüm engellerin kaldırılması yönünde samimi adım atmayı görev edinmiş, herkesin insan haklarından yararlanması amacıyla TBMM’de milletvekilleri huzurunda andiçmiş bir milletvekili olarak kaleme aldığımın bilinmesini isterim.

Ne yazık ki Türkiye, şu an itibariyle 30 maddelik BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve 59 maddelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni sürekli ihlal eden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını bile hiçe sayan bir iktidar partisi tarafından yönetilmek durumunda kalmıştır.

Yaşanan ihlallerden uzun örnekler verme niyetinde değilim. Vereceğimiz örneklerin bir bölümünü “siyasi” bulacağınızı, atıf yapacağımız dernekleri “makbul bulmayacağınızı” tahmin etmekle beraber İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2’nci maddesinin, “Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir”; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesinin de, “Bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır” hükmünü içerdiğini anımsatmak isterim.

Türkiye, Freedom House raporunda 2018 yılında “Kısmen Özgür” ülkeler kategorisinden “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürüldü. Raporda, kategori düşüşünün, cumhurbaşkanına olağanüstü güç atfeden anayasa değişikliği, belediyelere kayyım atanması gibi uygulamalar nedeniyle yaşandığı, Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü ve toplantı özgürlüğü gibi alanlarda ciddi geriye gidişler olduğu vurgulanmıştır. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise bir önceki yıla göre 4 basamak daha düşerek 155’inci sıraya gerilemiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye bu endekste 99’uncu sıradayken, çok hızlı bir geriye gidiş tüm kategorilerde olduğu gibi burada da yaşanmıştır. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise Türkiye 113 ülke arasında 101’inci sırada yer almaktadır. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı, basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede vatandaşlarımızın insan olmaktan kaynaklanan haklarını tam anlamıyla kullanabildiklerini de iddia edemeyiz.

İnsan Hakları Derneği’nce 2017 yılında açıklanan Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Bilançosu, 2017 yılında yargısız infaz nedeniyle 33 vatandaşın yaşamını yitirdiğini, 19 mahkumun cezaevinde, 3 yurttaşın gözaltında, 12 vatandaşın ise faili meçhul saldırılarla yaşamını yitirdiği, 46 vatandaşın resmi hata ve ihmal sonucu hayatını kaybettiğini ortaya koymaktadır. Aynı rapor, 133’ü çocuk olmak üzere 5 bin 268 vatandaşın gözaltında, cezaevlerinde ya da toplumsal gösterilerde kolluk güçleri ya da kamu görevlileri tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını, 2017 yılında 3’ü konser, 3’ü film ve tiyatro gösterimi olmak üzere 41 etkinliğin yasaklanarak ifade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtilmektedir. Daha birkaç gün önce sanatçı Levent Üzümcü’nün “Anlatılan Senin Hikayendir” isimli oyununun Gaziantep gösterimi yasaklanmıştır.

Bizzat şahsınızın başörtünüz nedeniyle eğitim hakkınızın engellenmesi ciddi bir insan hakkı ihlalidir. Geçmişte karşı karşıya kaldığınız ihlal nedeniyle, vatandaşlarımızın halen din ve vicdan hürriyeti nedeniyle haklarının ihlal edildiği bir ülkede yaşıyor olmamızın utancına ilk sizin sesinizin çıkmasını beklediğimi de hatırlatmak isterim.

Kanunen iktidarınızla ilişkili olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun 2018/83 sayılı kararı, Zeytinburnu Kaymakamlığı’nı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesiyle güvence altına alınan “din ve vicdan hürriyeti” ile aynı sözleşmenin 3’üncü maddesiyle güvence altına alınan “kötü muamele yasağı”nı ihlal ettiğine oybirliğiyle karar vermiştir.

Yine MazlumDer tarafından hazırlanan 24 Aralık 2018 tarihli Batman raporu, Halkların Demokratik Partisi Batman İl Başkanlığı binasına yapılan 10 Aralık 2018 tarihli polis baskınında, namaz kılındığı sırada gözaltı işleminin yapıldığını, başörtülü kadınların gözaltında başörtülerinin çıkarıldığını, bu durumun da din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğunu vurgulamaktadır.

İnsan haklarından sorumlu bir genel başkan yardımcısı olarak örneğin 440 gündür hakkında iddianame olmadan Silivri Cezaevi’nde tutulan aktivist Osman Kavala’nın durumunu nasıl değerlendirdiğinizi merak etmekteyim. Biz bu tür hukuk garabetlerini eski ortağınız FETÖ ile içli dışlı olduğunuz dönemde, suçlamadan önce tutuklamaların yapıldığı Balyoz ve Ergenekon davalarıyla öğrenmiştik. Bir dönem aynı menzile gittiğiniz ortağınızın yöntemleriyle delilden suçluya değil, suçludan delile giden bir adalet sistemini devam ettirdiğiniz, 440 gündür bir suç uydurmaya çalışırken cezaevinde tuttuğunuz Osman Kavala’nın uğradığı hak ihlaliyle bir kere daha gün yüzüne çıkmıştır.

Yine evlatlarını, eşlerini, yakınlarını gözaltında kaybeden ve kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen gruba yönelen polis müdahalesini, meydanların kapatılmasını nasıl değerlendirdiğinizi de merak etmekteyim. O annelere inen copun ve sıkılan gazı, İçişleri Bakanınız gibi terörle mücadele olarak mı değerlendirdiğinizi yoksa bir hak ihlali olarak mı gördüğünüzü merak etmekteyim.

Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında Anayasa Mahkemesi’nce verilen tahliye kararına yerel mahkemelerin direnmesi ve tahliye işlemlerini haftalar sonra gerçekleştirmesini bir hak ihlali olarak görüp görmediğinizi de öğrenmek isterim.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “işkence yasağı”, “özgürlük ve güvenlik hakkı”, “adil yargılanma hakkı”, “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü”, “ifade özgürlüğü”, “toplantı ve dernek kurma özgürlüğü” başlıklı maddelerinin mütemadiyen ihlal edildiğine ilişkin örnekler günlük yaşantımızda artık olağanlaşmıştır.

İnsan hakkı ihlalleri ancak, karşı mahallenizdeki vatandaşların sorunlarına da eğilebildiğiniz, onların hakları ihlal edilmesin diye samimi gayret gösterdiğiniz gerçek demokrasilerde son bulabilir. Bu nedenle insan haklarının genişletilmesi noktasında muhalefetten gelen samimi önerileri elinizin tersiyle iterek değil, dikkate alarak ülkemizdeki ihlallerin en aza indirgenebileceği gerçeğini fark etmenizi diliyorum.

Saygılarımla,
Özgür ÖZEL
Manisa Milletvekili
CHP Grup Başkanvekili