Karga Gak Demden
25-06-2019
Ömer ŞAN

Gafletinden Bekasına!

            Bir kurtaramadık gitti, şu seçim-geçim işlerinden diyecektik ki, nihayet geride kaldı seçilmiş başkanın yeniden seçilme seçimi! Öylesine ayrıştırıcı, nefret dilleri kullanıldı ki iktidarın en başından adayına, vekili ve bakanlarına kadar, öyle hemen ‘helalleşilecek’ türden değil!

Ne hak kaldı, ne hukuk, ne adalet! Ne oldu şimdi?

‘Beka’ diye başladılar şen ortaklar, gidip İmralı’daki bir caniden, terör örgütü elebaşından medet umarak, mektup okuttular! Hele kullanılan ifadeler, yamanmalar, değmeyin gitsin!

Bakın, burası çok önemli… BirGün’den Barış İnce, dikkat çekmiş… “Terör örgütü ile bağını kesmedi, diye hapse attıkları HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’a, ‘Neden terör elebaşısının sözünü dinlemedin’ diye kızıyorlar. Kızanlardan biri de Devlet Bahçeli. Fıkra burada bitti.”

Sizce fıkra mı bu?

Neymiş demek ki, Aylardır, ‘Beka’ deyip ‘Bakaa’ya gönderme yapan zatların, ‘yerli ve milli’ durumları da çıkmış ortaya… Teröristbaşına yüklemişler bu namları!

Yahu, önceden ‘at izi ile it izi’ hikayesi anlatırlardı… Bura da at da it de birbirine karıştı!

Ama bakın, yazın bir kenara… Yeni bir, ‘ne istediler de vermedik’ vakası geliyor! Demedi demeyin… Ancaak, kandırmaca değil ha, BOP’ingen.

Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu günlere uyarı göndermişti gençliğe seslenirken… “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler” diye…

Ve ne oldu biliyor musunuz bu sırada… Tam bir rezillik! Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, mezuniyet ve kep atma töreninde ‘İstiklal Marşı’ siyasi içerik taşıyor gerekçesi ile programdan kaldırıldı. Yanlış okumadınız! Tepki gösterenler de güvenlik güçlerinin müdahalesi ile salondan çıkarıldı!

Ne oluyor memlekette ne?.. Aha işte ülkeyi getirdiğiniz nokta bu! Yalandan ötede beride ‘yerli-milli’ bir şeyler demeyin! Hiçbir ülkenin milli marşı, hiçbir gerekçe ile ‘siyasi simge’ diye yasaklanamaz! Hele de kendi ülkesinde…
Ve hele de bu Türkiye Cumhuriyeti’nde İstiklal Marşı ise…

Hep, silmek istediler Meclis’in duvarlarından ama milletin yüreğinden silemediler… “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…” Hiç kimse ama hiç kimse halkın hür iradesine ipotek koyamaz, yok sayamaz! Böyle bir güç henüz doğmadı, doğmayacak!

Seçildiği halde mazbatası elinden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 47 gün sonra yeniden aynı göreve seçildi… Rakibi AKP adayı, eski başbakan ve Meclis eski başkanı Binali Yıldırım ile arasındaki fark, açıklanan İl Seçim Sonuç Tutanağına göre 806 bin 415 oy olmuş!.. Öyle 13 bin küsur, 750 bin falan değil ha!.. Hani bilinsin diye…

Ne demişti Özdemir Asaf… “Damla, kendini tamamlayınca damlar.”

Ama hakkını vermek gerek, AKP adayı Yıldırım, öngörüsünde haklıydı… İstanbul seçmeni, onun deyimi ile ‘hırsızlara’ görev de geçit de vermezdi! Ancak bu aradan geçen özellikle 47 gün zarfında birileri ne götürdü onu önümüzdeki birkaç ayda göreceğiz!

Tam da bunu derken, geçtiğimiz hafta, seçimin hemen öncesinde yıllardır uyardığımız doğal afetlerin bir benzerini Araklı’da yaşadık… HES’ler ve benzer çalışmaların yapıldığı bölgede yine insan eliyle hazırlanan afette 8 kişi öldü, 2 de kayıp var! Erken uyarı sistemi, ikaz yaptı, haritalar uyarıyı verdi hatta birkaç gün önce yağışlar, zemin hazırladı ama yetkililer uyanmadı! Afet olduktan sonra arama kurtarma çalışmalarıyla seferber olunup yöre halkına geçmiş olsun dendi, ölenlere rahmet, yaralılara şifa dilendi…

Bir de 3 bakan ve yetkililer bitti olaydan sonra… Hepsi ayrı jetlerle, helikopterlerle geldi! İsraf hak getire! Ama çıktı Ormana ve Tarıma bakamayan Bakan, ‘Allah’ın işi’ dedi, çıktı işin içinden! Öyle zannetti, kendilerinin sorumlusu olduğu her pisliği Allah’a havale edip; suçu Allah’a attığını zannetti!

Yetti mi! Yetmez. Hazır jetleri aldık hesaba… THY’de vurgun varmış! Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı seçilen 1971 doğumlu M.İlker Aycı’ya 150 bin lira maaş, geceliği 45 bin liralık otel, 2,5 milyon Euro’luk villa verilmiş! Kendi medyasının yalancısıyız! Zehir zıkkım olsun. Öyle bir çıksın ki, bilsinler bundan olduğunu. Sebep olan da, alan da, veren de yiyende…. Fitil fitil gelsin!

Ama… 19 Mayıs 1919’da başlayan Ulusal Kurtuluşun en önemli yapıtaşlarından olan Amasya Genelgesinin 100.Yıldönümü idi 22 Haziran. Anadolu Devriminin ilanı olan Amasya Genelgesini okuyun!

“Ezildiğini iddia ederek bir yerlere gelenler, geldikleri yeri unutup aynı şeyleri yapmaya başlayınca, bulundukları yerden geldikleri yere ezilerek giderler…” Ben!

Ve son söz… “beyazdan aldılar sırayı/ maviye ve yeşile/ sonra sarıya/ kırmızıya bir de/ en çok da göğe,/ toprağa/ yırtıp karanlığın bağrını/ gökkuşağına verdiler/ yürek yürek sevdayı/ çok güzel olsun diye her şey…”