Bilal Kayabay

KAZIM GEZİ VE ÖTESİ..

Hep aklıma takılmıştır: Gezili Günler’de Kazım Koyuncu, fizik olarak da o saygılı âsi duruşuyla aramızda olsa – kimya olarak aramızdaydı – havamız daha bir başka olmaz mıydı, diye.

Şu trajikomik duruma bakın ki Kazım’ın, fiziki olarak aramızdan ayrılışının yıldönümünde, yüz binlerin, barış içinde gücünü gösterdiği “Uyduruk Gezi Davası” başladı.

İddianameyi hazırlayan savcılar, üstümüze, tomaları salan vali, emniyet yetkilileri, Fetö davası sanıkları. Ama paraleli akla ziyan intikam peşinde.  Çünkü toplum, Gezi’ de attı, üstündeki ölü toprağını. Gezi, zalimler için sonun başlangıcıdır.

Yıllar sonra, Kazım’ın memleketi Artvin’den Antalya’ya bütün önemli kentlerin belediyelerini kaybettiler.

Her türlü çamura çirkefe yamalarına karşın, İstanbul’u, sekiz yüz altı bin gibi kahredici bir

oy farkıyla kaybetmelerini de Gezi Direnişi’ne bağlıyor. Yerden göğe haklılar.

Onca güzel çocuğumuza kıymak yetmedi zalimlere. Yeni kurbanlar istiyorlar. Çırpındıkça batıyorlar; batacaklar…

Gitmeleri, kendilerinin de kurtuluşu olacak. Bunu anlayacak kadar izandan, öngörüden yoksunlar. Doymak bilmez ihtirasları felaketleri olacak. Bunu anlamaktan acizler.

Kazım Koyuncu’yu, Gezi Direnişi’nin yiğit çocuklarını sevgi saygı ile selamlayalım:

SELAM SANA NAZIM USTA
Sen bir ceviz ağacısın
Gülhane Parkı’nda
Biz de meşe ağacıyız
Taksim Gezi Parkı’nda
Hem emperyalin itleri
Hem de polis farkında…