Karga Gak Demeden
17-09-2019
Ömer ŞAN

Kırık Sandalye!..

Adamı, davet edildiği misafirlikteki yemek masasına, davet edenlerin belirlediği sıradaki sandalyeye oturtmuşlar, sandalyenin ayağı kırılmış ve masadan yere düşmüş adam… Yandaşlar ‘kendi akıllarınca’ eğlenmişler!

Adam, ‘ikincide oturduğumda sağlam otururum’ demiş… Hem geçmişe ve hem de geleceğe ‘laf’ oturtmuş!

Bize ne, değil işte! Bizim geleneğimizde ayıp, ev sahibinindir, düşenin değil! Çünkü bu, binilen at değil ki sırtından atsın… Hem bu, çim üzerine serili kırmızı halı değil ki, yürürken ayağın takılıp düşesin! Bildiğin kırık!

Ama Bakan, merdivene oturmuş! İcra makamı, şikayet organı olmuş! Cumartesi yerine her gün oturan anneler gelmiş! Yürümekle yollar aşınmazdı bir dönem, şimdi oturmaktan Bakan olunmuş!

Bu yetmemiş, yandaş artistik türkücü ve sair zevat da taş merdivenlere oturmuş… Ardına da soyadından ilginçlikler taşıyan, sonradan görme AKP’li gitmiş oturanların yanına… Kılıçdaroğlu, tepki gösterdi… “Yetki sahibi olanlar, güçsüzlüklerini adeta göstermek için gitmiş oturuyorlar! Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Senin görevin sorunu çözmek…” Demiş! Yetmemiş.

Bakın memleket ne hale kalmış? Hayal edilemezdi gerçek olmuş. Fetöş, metöş, getöş, teröş hep kandırıkçıymış! Mışmış da mışmış!

Çivisi de kalmamış memleketin hem… Kayyımın kayyımı çıkmış! Yurt dışına gönderdiği 5 çiftçinin terör örgütüyle irtibatı olduğu iddiasıyla görevden alınıp yerine kayyım atanan Hınıs Ziraat Odası’nın eski Başkanı A.Demir, yerine atanan 2. kayyımın yerine kayyım olarak atanmış! Sandalye mi bu?

Tarıma ve ormanlara bakamayan kişinin bitirdiği tarım ürünlerine yönelik dikkat çekici açıklamalar yapan, devlet protokolünün 4.sırasındaki ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, AKP iktidarında yabancı ülkelerin pamuk üreticilerine 21 milyar dolar ödendiğini ortaya koymuş. Adalet, dediğinde sadece yargı gelmesin aklınıza!

Kendi çiftçisini cezalandırıp, yabancı ülkelerin çiftçisini ödüllendiren bir tarım politikası var önümüzde. Ama bunun sorumlusu ile devletin en tepesindeki vatandaşını da kendini de kandırıyor!

İtibarından ‘sual olunmaz’ baştakiler kendilerine 4 lüks araç daha alıyormuş ve bunların ülkemizdeki fiyatı yaklaşık 80 milyon TL imiş! Ama bu ülkenin yerli-millisi ve cumhuriyetin en önemli kazanımlarından ‘tank palet fabrikası’ 50 milyon için Katar’a satıldı!

Bazı şeyleri 2 gün önceden bilip, kendinden akıllı telefonuyla canlı yayın yapan kadın gazeteci aynı edayla ‘yerli otoyu’ gördüğünü paylaşmış, kendi ile benzer arkadaşlarının, ‘tablete’ bakan ile çektirdiği fotoğrafla birlikte… Ve evet… biz de o resme bakarak… Heee… Yerli OT o evet! Demekten alamadık kendimizi!

Ve vatandaş, senin zar zor ödediğin 320 liralık doğalgaz, elektrik veya her neyse faturası içindeki vergilerle, 320 milyon liraya zırhlı 4 tane araç alınıyor. Kim demişti, ‘israf haramdır, yapanın Allah belasını versin’ diye…

Ve Ankara… Üst üste, çeşitli ölçeklerde karasal depremlerin yaşandığı Ankara’da, kentin göbeğinde kendini yakmış bir adam… Öğrendiğimize göre Emekliymiş… Bankaya da borcu varmış… Ve Emekli Maaşına el konulmuş… Sizin anlayacağınız son can suyuna yani!..
İbrahim Karaca, alıyor sözü… Korkacaksın, korkuyorsun, kork muhterem muktedir… “Yakmışsa yakmış, söndürülmüş, korkacak bir durum yok” deme, kork! Tedaviyi reddeden kararlılığından kork bu garibanın! Yüzüne oturan şu bakıştan!
Ona ait olan değil, onun yüzünde tecelli eden bir bakıştır bu bakış… Dünyayı kurtaracak öfkeyi harlayan… Alttan, derinden, dipten gelen!..

Evet ha, hepiniz korkun bu bakıştan ha! Hepimiz hem de… Ayrımsız… Payı mayı da yok. Öyle, tam da uluorta korkun! Bu hali yaşatan her yükümlüyedir bu öfke çünkü.

Ve… Faşizm… 12 Eylül… Bildiniz mi? Darbe! milyonlarca gözaltı, yüz binlerce işkence, yüzlerce kayıp, bir o kadar idam…

Kahrolsun faşizm! Kahrolsun emperyalizm ve işbirlikçileri. Kahrolsun darbe ve darbeciler! Yaşasın Tam Bağımsızlık. Yaşasın işçi-köylü ve emek mücadelesi!

Ve Erdal Eren… Henüz 17 yaşında… İdamından 16 saat önce kendisini ziyaret eden merhum gazeteci Savaş Ay, Erdal’ın son fotoğraflarını çekti. Ve o fotoğraflar bir Sezen Aksu şarkısına, ‘Son Bakış’a ilham oldu!..

“Bir an duruşu gibi/ Ömrün gidişi gibi/ Veda ederken/ Aşk ateşi gibi söner iç çekişler/ Amman, amman yandım aman/ Acı yüzler…

Son bakıştaki o izler, kaldı içimizde… Ve… O gözler…

Ne Erdal’ı unutun 17’sinde, ne Eren’i…

Karanlığı yırtarak gelen göğün maviliklerinden, güneşin kızıl zaptına kadar sevgi ve umutla dolsun yürekler…

Unutmayın, “Gelecek te bir gün gelecek…” Umut, huzur, sağlık ve bereket getirecek güzel günler görelim hep birlikte…