Karga Gak Demeden
05-11-2019
Ömer ŞAN

Ahmaklık ve Had Bilmek!

Nereden geldiyse… “Her bebek anasından doğarken, çıplak ve temizdir. Onun iyi veya kötü insan olması büyüklerinin ve yaşadığı toplumun ustalığıdır” diye tam da bugüne denk düşen manalı bir söz geldi önümüze…

Ardına da, ‘kişi kendi yetersizliklerinden şikayet eder’, diye de ekledik! Ülke öyle bir noktaya geldi ki, artık kimsenin ayinesi yok, lafa da bakılmıyor! Ama liyakatsizlik hadsizliğe, beceriksizlik de lafazanlığa vurdu!

Ancak, ağızlardaki çamurları lafa dönüştürüp, güneşe yapıştırmaya çalışanlar, balçıkla sıvanamayacağını bilmiyorlar! Cahillik zirvesinde.

Pazar günü 3 yaşam savunucusu yaşama veda etti! Biri, ülkemizin ilk HES mücadelesinin başladığı Fırtına Vadisiyle özdeşleşen Vatandaş Mustafa… İkincisi, Burdur Gölünün kurumasına dikkat çeken belgeselci M.Şafak Türkel ve Üçüncüsü de Brezilya’daki büyük yerli gruplardan birinin liderleri Paulo Paulino Guajajara!..
Vatandaş Mustafa, 84 yaşında dayanamadı hastalığına… Cenazesi 4 Kasım Pazartesi (dün) Çamlıhemşin Şenyuva’daki cenaze namazının ardından aynı yerde, yıllardır savunduğu toprağın bağrında sonsuzluğa yolcu edildi.             Şafak Türkel’in cenazesi, Burdur Antalya Karayolu 2. kilometrede ormanlık alanda ölü bulundu. Adli Tıpta bekletiliyor, cinayete mi kurban gitti diye belirlenmesi için!
Guajajara’nın ise, Amazon’da başından vurularak öldürüldüğü bildirildi! Ruhları şad, mekanları cennet olsun! Allah rahmet etsin.

Sonsuzluğun gölgesinden geriye kalanlara inat! Yaşama dair ne varsa selam dursun bütün uğurlananlar… Metin Lokumcu’dan, Ali Ulvi ve Ayşin Büyüknohutçu ve Hilmiye Teyze’den başlayarak… Vatandaş Mustafa, M.Şafak Türkel ve Guajajara ile 2018’de ev, toprak ya da doğal kaynakları korumak isterken öldürülen 164 toprak ve çevre savunucusunu da anarak!..

Afşin Elbistan santralinde filtre için süre uzatımı kabul edilmiş, 2.5 sene daha süre vermişler zehir saçan dumanlarına… Ancak bir süre önce 39 işçiyi tehdit ve şantajla işten attıkları santralde, işletmeciler için önemli iddialar var. İşsiz kalan işçiler ise, kendilerinin işbaşı yaptırılmasından çok, ‘filtre için süre uzatımı olmaması’ yönünde tepki koyuyorlar… “Tek filtreyi uzatmasınlar, biz de işe başlamayalım” diyorlar.

Tam da bu arada, Ocak: 159 işçi, Şubat: 127 işçi, Mart: 114 işçi, Nisan: 153 işçi, Mayıs: 164 işçi, Haziran: 131 işçi, Temmuz: 178 işçi, Ağustos: 149 işçi, Eylül: 147 işçi, Ekim: 155 işçi, Türkiye’de 2019 yılının ilk 10 ayında en az 1477 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği ulaşıyor önümüze…

Artık iş cinayetleri durdurulsun istiyoruz!

LÖSEV tarafından, 2-8 Kasım tarihleri arasında ‘Lösemili çocuklar haftası’ için başlatılan ‘Maskemi Takarım Farkındalık Yaratırım’ kampanyasına biz de destek veriyoruz…

Cumhuriyet, demokrasi ve çağdaşlık karşıtları, “Bir gecede cahil kaldık” ifadeleriyle, dedelerinin mezar taşlarını okuyamadıkları savlamalarıyla girişiyorlar işe… Ama işin orijinali öyle değilmiş!

“Arap alfabesi, Türkçe kelimelerin yüzde 21,14’ü ile tam eşleşmekte iken, Latin harfli Türk alfabesi ile ise tam yüzde 95,33’ü tam olarak eşleşmektedir” deniyor… (Kaynak: Ö.Aydın, ODTÜ Gelişme Dergisi, S-39, s.75). İşte tam da  bu sebeple 1928’de Latin harfli Türk Alfabesi kabul edildi!..

Ancak, Milli Eğitim’in bakanı, DİB ile öğretmenlik protokolü yapıyor! Atanamayan öğretmenler canına kıyıyor! Köy okulları kapalı olduğu için çocuklar okula gidemiyor, kız çocukları okula gönderilmiyor!

Levent Özeren, “80 yaşındaki dedelerimiz rahatlıkla gidebilsin diye köy camilerini açık tutmayı başarabildik, 8 yaşındaki çocuklarımız rahatlıkla gidebilsin diye köy okullarını açık tutmayı başaramadık. Ama öğretmenlere yeni önlük yaptık” diyor ardına…

Gençlik bakanı Bakan Kasapoğlu ise, “Yurt ücretlerinde zam yapmadık, yüzde 18.91 oranında artış yaptık” diyor… Hani milleti aptal ve geri zekalı zannediyorlar ya!.. Bu zannediş tıbben aptal ve geri zekalılara has bir özellik değil mi, ilmen yada?

AKP Manisa İl Başkanlığı’nda iş görüşmeleri için gidenlere taciz, tehdit ile fuhuş yapmaya zorladıkları için haklarında açılan dava haberlerine erişim engeli getirtmiş! Haberlere girmiyoruz ama erişim engeline saygı gösterip, soruyoruz…

Acaba bu anlatılan iddialar başka yerlerde de santimlenmiş midir? Eski il başkanları ile milletvekili olanların da haberlisi olanlar var mıdır? Mesela, ‘kaç santim’ diye sorsak, cm’si ile ismini de yazan olur mu? Bakın, cidden demokratik davranıyoruz! Hem yasakla af, bir mi? Olmamış mı sayılıyor?

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz hastalarımıza ilaçlarını ücretsiz veriyoruz, dünyada bu hizmeti verebilen başka bir ülke yok” demiş…

Doğrudur da o zaman bizden bu paraları kim alıyor? Nereye gidiyor? Muayene ücreti, katkı payı ve katılım payı adları altında alınan paralar kime gidiyor? Lütfen yanıt?

Eren Erdem, serbest kaldı ve ince bir mesaj daha paylaştı: “Sevgili dostlarım, yoldaşlarım; sizden tam 490 gün fiziki olarak ayrı kaldım. Hiç yalnız bırakmadınız. İlginiz, sevginiz, mektuplarınız, o soğuk duvarları ısıttı. Can oldunuz, nefes oldunuz. Bundan sonra da bu sıcaklığı mücadele alanlarında yaşatacak; hak hukuk adalet diyeceğiz.”

Yani demem o ki, biz haddimizi de biliriz! Kem söz sahibine düşer, o kadar!