Bilal Kayabay

UMUT DEDE İLE BARIŞ TORUN

Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar, memleketin birinde, hurafe ilminde müderris, yalan ilminde Kutbü’l Aktab, din taciri yezit soyundan ucube bir zat varmış.

Devşirmiş tüm meczupları, orman yasaları çıkarmış. Ülkenin her yanı çapulcularla kuşatılmış.

Haram ile yalan ile talanla ile hanlar, hamamlar, kâşâneler kurmuş. Öyle ki Karun bile mezarında kıskançlıktan çatlamış.

Astığı astık kestiği kestik imiş. Memlekette ne hak ne hukuk ne insaf ne adalet ne vicdan ne huzur kalmış.

Hem davacı hem savcı hem yargıç imiş. Mübaşirleri safsata ilminde müderris olanlarmış. Beslemeleri şahit, infazcıları cübbeli emir kulları imiş.

İhtirastan öylesine gözü dönmüş ki yediği herzeleri zaman zaman dile getirmekten hayvani bir haz alır, aşağılık duygusunu bu yolla tatmin edermiş.

!!!!!

— Eee sonra nolmuş dede.

— Ha nolacak oğul, sonunda kendi cehenneme gitmiş, ettikleri, etkileri

toplumu bir zaman perişan etmiş.

— İyi ki biz o yerde o zaman yaşamamışız, he mi dede.

Dede, derin bir iç geçirir:

— Allah, öyle günleri de öylelerini de

hiç kimselere yaşatmasın oğul.

Hadi şimdi güzel güzel uyu. İyi geceler.

— Sana da iyi geceler, dedemm. İyi ki benim dedemsin.

ELZEM UYARLAMALAR

Atasözlerimiz “Yeni Türkiye” ye göre yeniden düzenlenmeli.

Develerin bile uçtuğu”Yeni Türkiye” de, “Kanatsız kuş uçmaz” gibi bir söze kim inanır.

“Şıh uçmaz, müridleri uçurur” sözü de tersyüz edilmeli. Ergün tanık olunduğu üzere, şeyhler pompayı basıyor, müridler havlanıyor.

Hele şu, “Lâfla peynir gemisi yürümez” lâkırtısı. Değil mi ki tayfalar, lâfla hem de yalan lâfla gaza gelip asılıyor küreklere, nasıl gerçekçi olur.

Hızla, Bermuda Şeytan Üçgeni’ne doğru gidiliyormuş, ne umur.

MÜ’MİNE OLMA ŞARTLARI

Saçını sakla, taytını çek, bikini tak kalça kıvır kumda oyna helâl sana her takla.

Kafanı bohçala kirpiği rimelle sürmeyi çek kaş altından davetkâr bak, bas mutayı yap cimayı.

Hoş eyle şeyhin gönlünü nasıl isterse öyle yap, cennette köşeyi kap.