Karga Gak Demeden
03-03-2020
Ömer ŞAN

Başlıksız!

Bir şehit annesi, “Şehidin helvası sizin ocakta kavrulmadığı sürece, size hep tatlı gelecek” diye seslendi ya, duydunuz mu? Bizim yüreklerimiz yine yandı ha… Ocağımıza Değil, yüreğimize düştü!

“Ana kuzuları düşerken,/ el elinde, kucak-kucak toprakta,/ yürek titrek olmuş/ dalda yaprakta,/ her kim nema ararsa/ bu yonga canda,/ dünyası kararsın/ soluksuz kalsın…”

Ondan koyamadık başlığı bu yazıya, soluk kesildi, yürek burkuldu!

Hiçbir şeyi sorgulamayacağız, siz zaten biliyorsunuz, yorumluyor, görüyor ve yaşıyorsunuz? Niye, neden, nasıl… Yada klasik gazeteci deyimiyle 5N ile 1 K’yı bulun siz!

Şehitler geldi, ‘tepeciler’ çıkıp, kahkahalı, bilmem kimle neler konuş ulduğunu anlatarak 2 gün sonra açıklama yaptılar… Herkes siyasetinin peşindeydi!

Ancak ilginç haberler de vardı? Mesela, ‘Hain saldırının perde arkası’ diye bir haber girdi… Habere göre meğer Ruslar, Türk askerinin bulunduğu koordinatları 4 gün öncesinden biliyordu!..

Aaa, nasıl ama? İlginç mi, teknoloji mi, istihbarat mı? Kesinlikle değil! Ya ne?

Bir dönem Genel Kurmay Başkanlığı yapmış, hain derbe kalkışımı sırasında derdest edilmiş ama sonradan bakan olmuş Hulusi Akar, açıklıyor… Meğer, koordinatları kendileri vermiş! Gerekçe, ‘Soçi Mutabakatı’na dayanık!

Ama bunlar Ruslar! Neymiş, teröristleri imha edip bombalayacaklarmış!

Kim terörist? Bizim, yani Türkiye Cumhuriyetinin ‘Özgür Suriye Ordusu-ÖSO’ dediği şeriatçı, Suriye için bölücü guruplar! Biz burada neredeyiz, resmi devlet statüsündeki Suriye’nin karşısında! Ne diyoruz: Rejim güçleri!

Aldık bir kenara…

Bakın şimdi… TSK, İdlib’de ‘rejim’ denen resmi Suriye ordusuna karşı operasyon yaparken, karşısında yani Suriye’nin yanında yer alan Ruslara, yani teknik olarak düşmanımıza, birliklerinin bulunduğu koordinatlar verilmiş! Kim vermiş? Sanki tuz reklamı gibi Akar, Akar, Akar!

Yahu bu nasıl komutandır, nasıl bir komuta kademesidir?

Tuz da kokar!

İşte bizce, ‘Perdenin arkası’ tam da buradadır!

Tam da bu sırada dün, Rize RTE Üniversitesi, ‘RTEÜ Öğrencileri Türk Ordusunun Yanında’ başlığı ile etkinlik düzenlemiş! ‘Ordumuzun’ değil ha, ‘Türk Ordusunun!’ Acaba başka hangi ordunun yanında olacaklardı? Afiş bile bastırmışlar… Peki, bu nasıl bir ‘akademik zeka’ olabilir?

Bakın, tam da bu arada, Dışişleri Bakanı’nın Ales’te sonuncu olan ve yabancı dil sınavından 100 üzerinden 22.5 alan akrabası Şeyda Çavuşoğlu’nun yüksek lisansı kazandığı haberi geldi. Ama o da ne, puanların gösterildiği listeye mahkeme, Rektörlüğün talebiyle erişim yasağı koydu!

Nasi… Sarayi mi?

Evet, türlü sıkıntı, akıl başka, gönül başka, aşk başka… Ama niye? Şöyle:

Eğitim birliği olmadan ulus/millet olamazsın! Zengin başka okula, fakir başka kula, orta direk başka okula giderse bu başka bir şey olur ama millet olamazsın! Eğitim birliği olmadıkça ülke bütünlüğü, halk birliği, millet/ulus birliği olmaz!

İlkokullardan liselere kadar bütün özel okullar kapatılmalı, eğitim birliği sağlanmalıdır! Anladuk mi?

Bilgiyi kendinize saklamayın!..
Saklamayı çünkü, ‘Bilgiyi işlememek gibi işleyememek de, ölümün asıl tanımıdır!’
Unutmayın, bilgilerinizi işleyin! Yazın, anlatın, ulaştırın… Bilgi, paylaştıkça yaşama değer katar!..

İletişim biterse hücre içine, vatandaş kaderine, öğrenci kederine, sahipsiz korkuya teslim olur! Yaşamak için öldürmeye başlar! Tıpkı kanser gibi… Bunu da anlamıyorsan ölür ya da öldürürsün!..

Beynin yapıtaşı da işte böyledir… Muhteşem bir yapısı vardır, adına ‘Nöron’ denir. Ve bu da zihnin yapıtaşını oluşturur, bu ise nöronların yarattığı bağlantısallıkla direkt orantılıdır!.. Biterse, hayat biter!

Ve şimdi de, dikkatinize değer mi bilemiyorum ama… Çarpıcı bir rapor geldi önümüze… Türkiye’deki göllerin, yani yaklaşık irili ufaklı 300’e yakın gölün yüzde 60’ı kurumuş!

Unutmayın, ülkemiz, Dünya geneline göre, yüzde 1’lik oranla su fakiri bir ülkedir! Ve artık son yaşanan iklim krizi ile ‘asgari ücretliler gibi’ açlık sınırının altına doğru itilmektedir…

“Halk içinden çıktım, halka kulum ben! Halkı üstün tutmaktayım her şeyden/ Bir kafayım, onu her an düşünen/ Halk içindir, hakla çarpar yüreğim” diyen Köy Enstitülerinin kurucusu, Cumhuriyet’in aydınlama devrimcisi Hasan Ali Yücel’i saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

“Kızıla/ hep güneşe/ koşaradım yaşam/ Taş duvar/ kelepçeler demir/ yürekler kenetli/ Ve sevgiye aç/ kulaç kulaç…/ Umut/ bir tutam.”

Yürek yangınlarının olmadığı, her fidana su gibi huzur akan, sağlıklı ve umudun aydınlığında güzel bir hafta olsun…