Karga Gak Demeden
17-03-2020
Ömer ŞAN

Komplodan Komploya

Hele ki başladı 2020, herkeste bir telaş… Yok 2’li ve 0’lı sayıların gizemi, özelliği vesairesi kalmadı neredeyse çılgınlığa ulaşacaktı ki…

Çin’den bir bela geldi, evlilik tarihleri bile ertelendi. Avustralya’daki orman yangınları, Elazığ ve Malatya depremleri, işlenen cinayetler, başlayan savaşlar, düşürülen ve düşen uçaklar, çığ ve sel felaketleri!

Ve geleceği tahmin edilen ve edilemeyenler!

Mesela, tehlike yayılmaya başladığında DİB’den yapılan açıklamada, “DİB Başkanı Erbaş’ın, Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde Cuma namazı kıldıracağı ve ‘Tedbir Mümin’den Takdir Allah’tandır’ başlıklı hutbe irad edeceği” bildiriliyordu.

“Akil hiyar deyildi ki yarisini kiru veresun oğa!” Giramlan da dağitilmayi! Hep bize rastlicakler hep bize! Bu nedu yahu? Derken, bu hafta başında artık cami ve mescitlerde cemaatle namaz kılınmaya ara verildiği açıklandı. Ezan sonlarında da bu yönde duyurular yapılmaya başlandı!

Önce okullar ve üniversitelerde eğitime ara verildi ardından İçişleri Bakanlığı, önlemleri sıraladı… Kahvehanelerden barlara kadar, çocuk parklarına kadar bütün toplu alanlar kapatıldı!

İran bizden bir hafta önce bunu yaparken, Arabistan aynı zamanda umre ve hac ziyaretlerini yasakladı. E, yasakladı da ne oldu? Bizim umreciler oradaydı, binlercesi…

Ve geçen hafta sonundan itibaren bizim umrecilerimiz vatanlarına dönmeye başladı! İran’dan İstanbul’a giden uçağın Ankara’ya indirilmesi gibi oldu umreciler de…

DİB başının açıklamasına göre yaklaşık 21 bin kişi, kafileler halinde! Son kafile 5 bin 300 kişi idi! Hadi sonradan gelenlere karantina vs uygulanmaya başlandı da ya daha önceden gelenler!

Ne oldu bu arada, sabahın 04.30’unda öğrenciler yurtlarından boşaltıldı ve yerlerine umreciler yerleştirildi, karantina için!

Adam almış şapkasını önünde geçen hafta birisi, “önümüzdeki 500 yıl boyunca kesinlikle yaşanmayacak bir olay söyle’ dese, ‘öğrenci yurdunda karantinaya alınmış yaşlı umrecilerin yurttan kaçmak için polisle çatışması’ diye yanıtlardım” şeklinde not düşüyor tarihe.

Ha bir de bu arada Alman Merkel, açıklama yapıyor, Amerikan Trump da açıklama yapıyor… E bir de Fransız Macron, açıklama yapıyor ancaaakkk ne yazıktır ki, Hatay Valisi ortada yoookkk!

Ve durumun asıl meselesine bakınca… Norveç, “yeri gelirse 1 trilyon dolar kara gün paramızı kullanırız” diyor. Almanya, “para sıkıntımız olursa kara gün akçesi için biriktirdiğimiz 1 trilyon Euro’yu kullanırız” diyor. İtalya da, “gerekirse kara gün akçesi olan 750 milyar Euro’muzu kullanırız” açıklaması yapıyor. Peki ya biz… Türkiye?.. E biz o parayı yediiik!

Sanki, ‘fol yok, yumurta yok’ der gibi heee? Yada değirmene su mu kalmamıştı?

Unutmayın ki;

“Farkına varabildiğimiz kadardır yaşam…/ Umursadığımız kadar coşkulu,
Sevebildiğimiz kadar var,/ Görebildiğimiz kadar aydınlık,/ Bilebildiğimiz kadar özgür,
Ve gülebildiğimiz kadar sınırsız…”

Malumunuz emeklilere, Ramazan ve Kurban Bayramı’nda verilen 1000’er lira, enflasyonun da etkisiyle eridi. CHP’li vekiller, bu miktarın 2 bin liraya çıkarılması için Meclis’e teklif götürdü! Ama ne oldu? Bakın bulun sonucu!

Haaa bir de aradan kaynamasın diye not verelim… Yine CHP, ‘korona virüs’ nedeniyle temizlik ve hijyen ürünlerindeki KDV oranının yüzde 1’e düşürülmesi için kanun teklifi verdi. Verdi de ne oldu, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Tarih bunu da yazar mı?

Oysa DİB’ciler, ‘temizlik amaçlı’ alkol kullanılmasını ‘caiz’ olarak fetvalamıştı… Vergi sıfırlansaydı heryan tertemiz olmaz mı idi sizce de?

Tam eleştiriler ayyuka çıkmışken Ankara’dan bir hâkim kararı geldi: “17 Nisan referandumu ile tarafsızlığı hukuken ortadan kalkan Cumhurbaşkanının siyasi faaliyetlerine karşı kullanılan sözler Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında değildir.” Şini nasi olacak?

Bir başka karar daha geldi ardından… Hopa olaylarını anımsar mısınız? Yaşam mücadelesindeki omuzdaşımız Sevgili Metin Lokumcu öğretmeni bir kez daha özlem ve rahmetle anıyoruz! Ancak, Anayasa Mahkemesi, Hopa eylemindeki polis şiddetine ‘ihlal’ dedi… Devamında, “İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele” olarak nitelemiş!

Ancak 9 yıl sonra mı anlaşıldı insan onuruna yakışmadığı?..

Ankara’da, ülke tarihimizde çok farklı bir konumu olan Ulucanlar (Ölücanlar) Cezaevi Müzesini ziyaret ettik!
Boğazımız düğümlendi, nefesimiz daraldı, kifayetsiz kaldık!.. Olmasaydı keşke.

Yurdun bir çok yerine Mart karı da yağdı, bu işi tamamına erdirecek!..

Unutmayın: “Hastalık size bulaşmayacak şekilde davranmaya çalışmayın. Hastalık zaten sizde varmış gibi, başkasına bulaştırmayacak şekilde davranmaya çalışın.”