C.B İletişim başkanı, gülünce yüzünde güller açan, adı kadar kıymetli, her sözü cevher bürokratımız, F. Altun’umuz, sanal dünyanın şövalye ruhlu sakinlerine yani bize hitaben şöyle demiş:

“Bir içeriği beğenmeden ya da paylaşmadan önce dikkatli olunmalı.”

Emriniz olur da bu nasıl olacak? Beğeni, sınırları belirsiz, soyut bir kavram. Herkese göre değişebilir. Gerçeği ararsanız, bu ifade, aba altından bile değil, üstünden sopa gösterme.

Altun’un demek istediği şu:

“Bir yazıyı paylaşmadan ya da beğenmeden önce muhterem Reisimizin ve onun zehir hafiyelerinin beğenip beğenmeyeceğini kıstas olarak alın. Teraziniz tepeye ayarlı olsun.”

*

Ben öyle uzun hesaplara gelemem; her ne kadar p.ç edilse de yazdığımda, davranışımda, keyfe uygunluk değil de hukuka uygunluk ararım; ama yine de diyelim ki böyle bir ölçütümüz olsun. Ona uymaya azami çaba gösterelim.

Gösterelim de Reis’in ayarı yok ki kardeşim… İki adı ve bir soyadı var, onlar bile durmadan birbirine muhalefet ediyorlar. Sizin yalakaların saatleri bile onun dönüş hızına uyum sağlayamayıp bozuluyor çoğu kez.

Bir bakıyorsunuz Apo cici adam, bir bakıyorsunuz eli kanlı katil. Bir bakıyorsunuz “Görüştün diyen şerefsizdir.” demiş. Hoop hava değişiyor:” Görüştüysem ben görüştüm, size ne? deyiveriyor. Bir bakıyorsunuz İmralı mektubundan ve onun kardeşinden medet ummuş, bir bakıyorsunuz PKK’ya razıyız; HDP ve ona selam veren herkes terörist. Bugün Putin cici Trump kaka; yarın yer değiştiriyorlar.

Bir gün öncesinde sokağa çıkma yasağı isteyenler darbe heveslisi; iş karışıyor hop sokağa çıkma yasağı… Hele şu maske dağıtma işindeki manevra yeteneğine şapka çıkarmayan şerefsizdir.

Demem o ki “Acaba bugün ne yazayım; hangi hazır manşeti kopyalayayım?” diye Reis beyin ağzına bakan sahibinin sesi tayfası bile bilye dağıttı onun dönüş hızına adapte olmaktan.

Gelelim sanal cengâverlere…

Bir avuç istisna dışında çoğu okuma özürlü olan, yazma macerası  ilk gençliğinde yazdığı aşk ya da asker mektubuyla sınırlı olan orta yaş ve üzeri cengâverler nasıl ölçecek yazdığının, hazırdan paylaştığının ya da beğendiğinin ulular ulusu rızaya uygunluğunu? “Selam, ne haber?” yazarken bile tasarruf eden ve ”sim,nbr” yazan genç yiğitler nasıl çözecek bu denklemi? Ek olarak, altı yıl önce övgü olan paylaşımın bugünkü konjöktürde  tutukluluğa neden olması riskini de yedeklemek lâzım

*

Biliyoruz ki “düşünmek, yazmak, düşündüğünü söylemek, beğenmediğine karşı çıkmak” gibi insanı insan eden tavırlar sizi rahatsız ediyor. Bir umut; bu açıklamanızdan gerekli dersi çıkarabilenler, kestirmeden sizin istediğiniz kıvama gelecekler; “Ne gör şeytanı, ne oku ihlası.” atasözüne riayet edecek; dikenli çalılığa ortadan dalmak yerine kıyısından dolaşacaklardır.

Dolayısıyla artık onlardan size bir zarar gelmeyeceğinden emin olabileceksiniz de önemli bir sorun var:

Kendi kurtuluşumuzdan vazgeçtik de sizi sizden kim kurtaracak? Ben asıl onu merak ediyorum.

Salih Altun