Bugün 14 Ağustos 2017… Küba’yı her gün bir başka kavrıyoruz. Gün geçtikçe sosyalist sistemi daha net görebiliyoruz. Öncelikle bir şeyin altını çizmekte fayda vardır. Para olarak pezo kullanıyorlar. Turistler ise cuc kullanıyor. Turist sayısının artmasıyla devletin elindeki cuc yetmez oluyor. Para basmamak için turistin kullanması amaçlı cuc a eşitlenmiş ayrıca değiştirilebilir bir pezo daha basarak turistlerin kullanımına sunuyor. Yani turist için cuc eşittir değiştirilebilir pezo… Cuc ve değiştirilebilir pezo halkın kullandığı pezo dan 25 kat daha değerli.
Halkın yiyecek içecek her şeyini devlet karşılıyor, daha önce yazdığım gibi öğrenciye hiç bir masraf yaptırmıyor. Üniversiteyi bitiren herkese de iş veriyor. Sokakta kalan cidden yok. Kalacak olsa bile devlet anında alıp onlar için özel yapılmış konutlara yerleştiriyor. Devlet turizm hariç her şeye hakim…Turizmde de kayıtlı otel ve işletmelerin karlarından %40 vergi alıyor. Burada maaş sembolik olarak var. Devlet başkanı dahil herkesin giderlerini devlet karşıladığı için doğal olarak maaşlar sembolik… Örneğin devletin başkanı Raul Castro 80 cuc alıyor. Polis 80 cuc, öğretmen 40 cuc, devlet memurunu çeşitli ödemelerle de ödüllendirebiliyor.
Anlaşıldığı üzere Küba’da halk mutlu. Çelişkili duran ise ABD’nin buraya girmesiyle bir kısım halkın yaşam standartlarının daha yükseleceğine inanmaları…
Küba, 1989’a kadar dünyaya 8 milyon ton şeker kamışı satıyormuş. Bugün ise bu rakam 2 milyon tona düşmüş.
Şeker kamışı üretiminde dünyanın birincisi durumunda Küba…
Tarımda ise önceki yıllarda ülke köylüsünün üçte biri kadarı ayaklanmış. Devlet ile pazarlık yaparak eskiden kendi toprakları olan toprakları kendi üzerlerine geçirmişler. Tabi ürettiklerini devletten başkasına satamaz şerhi konularak…
Bunlara özenen diğer köylülerde ayaklanmışlar ancak devlet onlarada toprakları kullanma hakkı vermiş. Mülk devletin olmak koşuluyla böyle bir anlaşma yapılmış. Devletin kendisi de üretiyor, köylüler de üretiyor ve hepsi devlete satıyor.
Sanayide özel sektör yok, tamamı devletin tekelinde.
Bu bilgilerin haricinde ne yaptınız derseniz, dünyanın en muhteşem denizine gittik. Böylesi bir su, böylesi kum ve denizde doya doya eğlenen Küba halkına tanıklık ettik.
Bu kum bizim sahillerde olsaydı diye düşündüm. Kaçak Sarayın malı olarak ilan edilir, Arap baronların ve tarikat şeyhlerinin kullanımına açılırdı.
İnsan böylesi ülkeyi gördükten sonra bizim ülkemizin halkına yaptığı zulüm daha net görünebiliyor. Yüksel Caddesini utanç duvarından daha utanç hale getirdiklerini ise asla kabullenemiyorum. Buradaki plajda öyle bir saygı var ki tüm dünya ülkeleri görmeli. Sosyalist mücadele verenler mi terörist, yoksa onlara savaş açanlar mı terörist görecekler.
Yine bolca fotoğraf çektim. Face yazı ile 30 tane yayınlamama izin veriyor. Birgün diğer resimleri de yayınlayacağım.
KÜBA
Özer Topçu