Haber: Sami Özçelik
Kanseri Cerattepe İle Yendi
25 yıldır süren çevre mücadelesinin öncülerinden olan Nur Neşe Karahan’ın çevre mücadelesinin yanında büyük sağlık sorunlarıyla da mücadele verdiği, çileli bir yaşamı da olduğu ortaya çıktı.
Artvin’de, 25 yıldır çevre koruma mücadelesi yürüten ve Yeşil Artvin Derneği’nin yeniden başkanlığına seçilen Nur Neşe Karahan, bir yanda doğa koruma diğer yanda yakalandığı kansere karşı mücadele verdi. Çeyrek asırlık mücadelesinde hakkında 13 kez soruşturma açılan, gözaltına alınan ve nöbetler tutan Karahan, çevre mücadelesi azmi ile yakalandığı kanseri yenmeyi başardı.
Artvin’in Kafkasör Yaylası’nda doğal yaşlı ormanlar ile endemik bitki türlerinin yer aldığı Cerattepe mevkiinde, 25 yıl önce Altın madenciliği için geldiler.
Ancak siyanür gündeme gelince madenin adı bakır oldu!. Kapalı galeri yöntemiyle bakır çıkaracaklardı! Hukuk burada madenciliğin yapılamacağaını onadı. Sonra yine geldiler. Bu kez isimleri Türkçe olan maden şirketleri vardı.
Hatta ihaleyei alan Artvinliydi!. Onlar açık kazı ile maden çıkarmak için kolları sıvadı. Halkın büyük tepkisiyle karşılaşınca daha önce mahkemelerin olmaz dediği kapalı galeri yöntemi tekrar gündeme getirildi.
Yegane yaşam alanları olduğunu belirttikleri Cerattepe’de madencilik faaliyetlerine karşı çıkan Artvin halkı da çevre mücadelesi başlattı. 25 yıldır süren çevre mücadelesinin öncülerinden olan Nur Neşe Karahan’ın çevre mücadelesinin yanında kanser gibi amansız bir hastalıkla da mücadele verdi. Onun için ne iftiralar atmadılar ki? Alman Casusu mu demediler? Almanlar’dan 143 bin avro almadığını mı? Siyasi casusluğu , hatta havuz medyası ve buradaki yerli işbirlikçileri vatan haini mi ilan etmedi? Ama Güneş balçıkla sıvanmıyordu. Tüm iddialar yalandı. Yalancıların yalanı üstlerine eşek semeri gibi kaldı. O hukuki haklarının çoğunu kullanmadı bile. Bütün bunları uyduranlara sadece acıdı. Küçük hesapların cücelerini(!) kaale almadı. Çünkü Yeşil Artvin Derneği’nin kuruluş amacı Artvin’i Cerattepe’yi korumaktı. Böyle basit, gereksiz şeylere zaman harcama lüksü yoktu.
EŞİNİ KAZADA KAYBETTİ, KANSERE YAKALANDI
Çevre mücadelesini birlikte yürüttüğü eşi Mehmet Karahan’ı 1995 yılında trafik kazasında kaybeden Nur Neşe Karahan, memuriyetten emekliliğini istedi, eşinin pastanesinin başına geçti. Çalışarak 2 çocuğunu büyüttü. Pastacılığı öğrenen Karahan, bir yandan çevre mücadelesini sürdürdü. Yeşil Artvin Derneği Başkanlığı görevini sürdürdüğü 2011 yılında rahatsızlığı üzerine hastaneye başvurdu. Karahan’ın göğüs kanseri başlangıcı teşhisi konuldu. Çevre mücadelesinin yanında bir süre İstanbul ve Ankara’da kanser tedavisi gören Karahan, hastalığı yenmeyi başardı ve yeniden Artvin’e döndü.
13 KEZ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI
1 yıla yakın süren tedavi sürecinin ardından döndüğü Artvin’de çevre mücadelesini sürdüren Nur Neşe Karahan’ın geçen 25 yılda hakkında, 13 kez soruşturma açıldı, 1 kez gözaltına alındı, 3 maden şirketine karşı Artvin halkıyla açtığı davalarda da ‘Cerattepe’de madencilik yapılmaz’ kararı ile mücadeleyi kazandı. Son açılan davada mahkemenin ‘Madencilik yapılabilir’ kararı üzerine şirket 2016 yılı şubat ayında Cerattepe’ye girdi. Şirkete karşı verilen mücadele sırasında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Nur Neşe Karahan, bu olaydan sonra davet edildiği Ankara’da dönemin Başbakan’ı Ahmet Davutoğlu ile görüşmüştü. Mücadeleyi bırakmayan Karahan, önceki hafta yapılan kongrede Yeşil Artvin Derneği’nin 3’üncü kez başkanlığına seçildi.
KARAHAN: KOLAY BİR HAYATIM OLMADI
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, çevrelerinde gördükleri yaşamsal değişmelerden etkilenerek çevre mücadelesine başladıklarını belirterek kurdukları dernekle bu mücadeleyi yürütmeye çalıştıklarını anlattı. Kolay bir hayatı olmadığını belirten Karahan, Eşim öldükten sonra, emekli oldum ve önce eşinin sahip olduğu pastanenin başına geçtim. Onun sürdürdüğü çevre mücadelesine devam ettim. 2 oğlum var, onların eğitim olarak ihtiyaçların tamamlamam gerekiyordu. Ama her şeyden önce onlara yaşanabilir bir dünya bırakmam gerekiyordu. O nedenle öncelikli olarak, onların gelecekleri için, bu mücadeleyi sürdürdüm. Eşim pastacıydı, hızlı bir şekilde pastacılığı öğrenmeye başladım, hatta eşimin başlattığı ve 5 yıldır sürdürdüğü 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramında, çocuklara bedava dondurma geleneğini 20 yılda ben devam ettirdim dedi.
‘MÜCADELEM BENİ KANSER HASTALIĞINDA CANLI TUTTU’
2011 yılında kansere yakalandığını ve tedavi gördüğünü anlatan Karahan, şöyle devam etti: Acil tedavi görmem gerekti, şanslıydım biraz başında yakalamıştım. Kötü huyluydu ve İstanbul’da ameliyat oldum. Ankara’da da tedavim sürdü., Geçen süre çevre mücadelemde zaman kaybı oldu ama yine hiçbir zaman Cerattepe mücadelesinde kopmadım. İnancımı hiç kaybetmedim, kanser korkulacak bir şey değil yeter ki en başından fark edin. Moralinizi yüksek tutarak ve cesaretinizi kırmadan rahatlıkla bu hastalıktan kurtulabilirsiniz. Mücadele beni kanser hastalığımda canlı tuttu, ‘Daha çok işim var, sana yenilemem, beni oyalama’ dedim. Bu azimle kanseri yenmeyi başardım.
‘EN ÖNCE TEMİZ HAVA, TEMİZ SU’
Çevre mücadelesinin ilk yıllarında kendisine ‘Sen karışma’ diyenler olduğunu ve o yıllardan itibaren mücadeleye karışmaya başladığını anlatan Karahan, madenciliğin bölgeye vereceği zararları araştırdıklarını belirterek Sonuçta kafamıza göre bu mücadele karşı çıkamazdık. Hakikaten olabilir mi, zarar vermeden maden çıkartılabilir mi Bundan devlet kalkınabilir mi Artvin’i feda edelim ama ülke zengin olur mu Bir yandan incelemeye başladık. Ama baktık ki ne ülkenin faydası var, ne halkın faydası var, tamamen bir yok ediş projesi. Artvin halkının gerçekten rızası yok. Aklı başında olan herkes, şehre karşıdan baktığı zaman burada madencilik olursa, orası Artvin’in beyni durumunda ve başına gelecekleri aşağı yukarı tahmin edebiliyor. Düşündüğümüz zaman dünyanın bize ihtiyacı yok, bizim dünyaya ihtiyacımız var. En önce korumamız gereken, çocuklarımıza ilk önce vermemiz gereken soluyabilecekleri temiz bir hava, içebilecekleri temiz bir su olmalı ifadelerini kullandı.
“Sen Karışma Dediler O Günden Bugüne Mücadeleye Karıştım”
Yıllar önce maden şirketinin ilk muhatabı, Artvin’in Kafkasör yaylasının hemen üzerinde altın madenciliği yapacaklarını duyduğumda nasıl Artvin’in üstünde madencilik mi olur dedim, sen karışma dediler bende o günden bugüne karışmaya devam ettim.
Dönemin valisi araştırma yaparak ilk çalışmaları durduran o oldu. Sonra vali tek tek esnafları çağışmış bununla tek tek baş edemezsiniz demiş ve dernek kurmalarını tavsiye etmiş. Devamında ise 1995 yılında Yeşil Artvin Derneği kuruldu ve ilk olarak siyasi erge bağlı olamadan hereksin içinde yer aldığı bir dernek olma kuralı konuldu.
Hakikaten Zarar Vermeden Madencilik Yapılabilir Mi Diye Araştırdık
Sonuçta kafamıza göre bu mücadele karşı çıkamazdık, hakikaten olabilir mi zarar vermeden çıkartıla birlimi, bundan devlet kalkına birlimi, Artvin’i feda edelim ama ülke zengin olur mu bir yandan incelemeye başladık. Ama baktık ki ne ülkenin faydası var ne halkın faydası var tamamen bir yok ediş projesi.
DEVLETİN GÜCÜ OLMASAYDI MADEN ŞİRKETİ ARTVİN’DE ÇALIŞMA YAPAMAZDI
Kesinlikte devletin gücü olmadan şirket oraya çıkıp o tahribatı yapamazdı. Bir kişinin emrindeyiz, Artvin’i kim yönetiyor, Mehmet Cengiz mi?, bir başkası mı?. Bunu görüyoruz ki, Artvin Mehmet Cengiz in emrinde ne 25 bin insan düşünülüyor, ne buradaki doğu Karadeniz’in doğal yaşlı ormanları nede özel ekosistem düşünülüyor, sadece Mehmet Cengiz’in cebi düşünülüyor.
GÜNÜN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNDE HALKIN CERATTEPE SORULARINA CEVAP VERMEKLE GEÇİYOR
Beni görür görmez herkes ne yapacağız ne durumdayız, ne oluyor ilk olarak bunları soruyorlar bu sorulara cevap vermek durumunda kalıyorum, sonra çocuklardan günlük yaşamdan konuşuyoruz. Ama son yıllarda günün büyük bir bölümünü Cerattepe’yi anlatmakla bitiyor.
ARTVİN HALKININ RIZASI YOK
Artvin halkının gerçekten rızası yok. Aklı başında olan herkes, şehre karşıdan baktığı zaman burada madencilik olursa, orası Artvin’in beyni durumunda ve başına gelecekleri aşağı yukarı tahmin edebiliyor.
Artvin halkı tarihinde isyan etmemiş bir halk, ilk defa 2016’ nın Şubat ayında biz biber gazi ve plastik mermiyle tanıştık. Artvin halkı yaşamsal mücadelesinden asla vazgeçmedi, geçmeyecektir. Ve sonuna kadar mücadelesini sürdürecektir.
Düşündüğümüz zaman dünyanın bize ihtiyacı yok, bizim dünyaya ihtiyacımız var. En önce korumamız gereken, çocuklarımıza ilk önce vermemiz gereken soluya bilecekleri temiz bir hava içe bilecekleri temiz bir su.” dedi.