BİR KÜBA DÜŞÜYDÜ 6
Bugün 15 Ağustos 2017, hava Küba’ya göre ılık… Küba seyehatimiz tüm hızıyla devam ediyor. Bugün dışarı çıkmıyorum. Beni deniz ve güneş çarptı desem yeridir. Malum burası ekvatora yakın bir ülke… Dolayısıyla güneş oldukça dik bakıyor. Doyumsuz olan kişiliğim her ikisini de sonuna kadar kullandı ve malum sonuç… Krem falanda fayda etmedi. Bugün evde kalmama ve bahane ile güzel bir dinlenmeme vesile oldu. Buraya ev diyorum çünkü cidden kendi evimiz kadar rahatız. Oscar kendiside burada kalıyor. Ev ona göre dizayn edilmiş. Bizden başka kalanlar da var ama çok az karşılaşabiliyoruz. Burada internete sabahları bir saat, yarım saat ancak girebiliyoruz. O da arada kesilerek pek tat vermiyor. O sürede ancak gece yazdığım yazıyı yayınlayabiliyorum. Gençler dışarıdalar. Bugün bensiz gezecekler. Arada geceleri çıkmayarak onları serbest bırakıyorum. Çünkü sanırım yaş kemale ermiş ki fazla gürültülü yerler rahatsız ediyor.
Küba, okyanusun içinde yeşil bir inci gibi duruyor. Arap topraklarına deve ve kum yağarken buraya insan yağmış, yeşillik yağmış.
Hiç dağ görmedim. Her tarafı ova… Gördüğüm en yüksek yer Casa Blanca’da ki Che Guevera müzesinin olduğu yerdi. Oradada denizden 15 dakika yürüyerek erişilecek yükseklikte… Aynı zamanda orada Havana’nın tarihi kalesi de mevcut…
Küba sokakları çok şenlikli, yaşamanın eğlenmekle mümkün kılınacağının bilincindeler ve öylede yaşıyorlar. Evlerin mimarisi harika. Çok sıcak olduğundan olacak ki odaların tavanı sanırım 4 m. vardır. Dolayısıyla evler dışarıdan daha serin oluyor. Biz şanslıyız ki Oscar odalara klima takmış. Burada pek görülmeyen şeydir bu… Oscar bir mühendis. Dünya ile bağı var. Kızı İspanya’da müzik eğitimi görüyor. Kızının yanına gidip geliyor. Dolayısıyla Avrupa görmüş eğitimli bir zat… Ayrıca Latin Amerika ülkelerini de biliyor. 2 Yıl Venezuela’da çalışmış. Şimdi de casa dedikleri evinin bir bölümünü pansiyon yapmış. Bizim burada kaldığımızı, pasaport bilgilerimizi devlete bildiriyor.
Küba’ya gelecek olanlar için Oscar’ın evini gönül rahatlığıyla önerebilirim. Dışarıda yemek yiyemediğimizi görünce mutfağını kullanmamıza izin verdi. Kullanışlı ve temiz mutfağı var.
Sokaktaki insanlar genelde bizi İtalyan sanıyor. Türkiyeli olduğumuzu söyleyince de selamınaleykum, selamınaleykum diyorlar. Kısacası bizim ülkemizin imajı bir din devleti şeklinde tezahür ediyor, buralarda.
Küba sokakları aynı zamanda rengarenk. Mutsuz insan hiç yok. Hiç kimse evlenen kızına buradan ölün çıkacak gibi saçma sapan adeti dikta etmiyor. Dolayısıyla mutsuz olan kişiler birbirlerini kolayca boşayabiliyor. Kadınları oldukça bakımlı ve şık giyimli. Benim izlenimime göre kadınlar erkeklere göre daha söz sahibi. Kimse karısını paçavralara sarıp, çıplak bir bacak görünce ona saldırmayı kendisinde hak göremiyor. Güvenlik kuvvetleri burada zaten vatandaşı için var. Üç beş tarikat şeyhinin, şıhının itliğini yapan güvenlik görevlilerinin tam tersiler bunlar.
Küba sokaklarını kadınlarda süpürüyor, erkeklerde. İş önlüğü giymiyorlar. Sokağı süpürenlerin genelinde müzik dinlemeleri için sırtına asılı bir alet var… İşlerini itina ile yapıyorlar. Sokaklar pırıl pırıl. Sadece çöp konteynırlerının olduğu alanlar aşırı pis kokuyor. Çok basit bir uygulama ile giderilecek sorun diyebiliriz.
Taksiciler ve diğer satıcılar turisti azıcık rahatsız edecek olsa sivil polisler anında müdahale ediyor. Diyorum ya burada polis kavramı yaşamı kolaylaştırmak için var. İnsan hakları heykellerine prangalar vuran ülkem polisiyle uzaktan yakından alakası yok.
Giderilmesi gereken sorunlardan biriside binaların hemen hemen yüzde yüzünün tadilat zamanı gelmesine rağmen edilmiyor. Bunun çeşitli sebepleri var tabi. Ama aslını bozmadan bir tadilat yapılsın dünyanın en güzel kenti olacak Havana…
Bana derseniz ki burada yaşayabilir misin, tereddüt etmeden evet derim. En azından televizyonlardan 24 saat o bed sesi işitmem. Halkın parasıyla milyarları harcayarak yüzlerce, binlerce aracı kendi şeyinin keyfine eskortlar eşliğinde sokaklarda zübbece gezdirenler yok…
Kısacası buradan bakınca bizim ülkeyi yönetenler çok zavallı görünüyor, iğrenç görünüyorlar.
BİR KÜBA DÜŞÜYDÜ 7
Bugün 16 Ağustos 2017, Küba ziyaretimizin son günü… Küba bir gençlik düşüydü, o hasıl oldu. Başarılı, eğitici, eğlendirici, düşündürücü bir gezi olduğunu söyleyebilirim.
Bugünümüzü kentte dolaşmaya ayırdık. Zaten 12–5 arası sıcaktan yürünemez bir hal var. O saatleri evde geçirmeye özen gösteriyoruz. Öğlene kadar çarşı pazar dolaştık. Öğlenden saat beşe kadar fıkra anlattık. Burda uzun zaman kalsak çocukluğumuzun her oyununu oynayacağımızdan eminim. İnternet olmayınca insan aslına dönüyor. Bu şahane bir durum. Daha öncede yazmıştım internet sabah yarım saat, bir saat kadar geliyor, o da arada kesile kesile, bir daha da gelmiyor. Bu arada sıcağa rağmen gençler iki saat turlayıp geldiler. O arada düzensiz olan öğlen yemeğimizi yedik. Tekrar 7 de dışarı çıktık. Ambos mundos denilen otelin terasında bir kaç kadeh bir şeyler içmek istedik. Orası etrafa tam hakim olan yer. Etrafı rahatlıkla seyredebiliyorsunuz. Bizi karşılayan garson Türk müsünüz dedi. Oraya epey Türk uğramış, otellerinde kalmış. Türk olduğumuzu teyit ettiğimizde “şerefe, şerefe” diyerek sıcaklığını hissettirdi. Belli zaman sonra saat 9’da karşıdaki kalede şov yapılacak dedi. Baktım herkes kamerasını açtı o anı bekliyor. Kalkın çocuklar bu güzel anı bizde kaydedelim dedim, kızım ve ben kameraları açtık, oğlum fotoğraf makinasını hazırladı, hedefe odaklandık, bekledik, bekledik, sonunda bir “pat” sesi işittik. Şerefe diyen garson ile yarım saat dalga geçtik. Kızım söyler misin garson beye ” yarım saattir beklettiğin o muhteşem şov bir “pat”mıydı” dedim, garson biraz mahcubiyetle yarım saat bir şey anlattı. Gülüşerek mekandan ayrıldık. Oscar sabah bizi hava alanına bırakacak taksiyi de ayarladı. Yarın sabah gezimizin sonu, düşümüzün yoğunlaşarak arttığı bir güne merhaba diyeceğiz. Saat 7’de taksi bizi buradan alacak. Ülkemizin saati o sıralar 13’ü gösteriyor olacak…
Bu süreç içerisinde beni yolcuhaber.net‘ten ve facebooktan takip eden dostlarıma teşekkür ederim. Ayrıca bu yolculukta bana yol arkadaşı olan kızıma ve oğluma da çok, çok teşekkür ederim… Onlarla bu 7 günlük süreçte yaşamımızın zaman tünelinede sıkça girmenin tadını çıkarttık.
KÜBA
Özer Topçu