“Özgür Basın Susturulamaz, Cumhuriyet Gazetesi Baskın ve Tutuklamaları Kabul Edilemez!”

             Yurt genelinde muhalefete yönelik baskı ve tehditler, baskın ve gözaltılar ile tutuklamalara yurt genelindeki tepkiler devam ediyor.

CHP ve ÖDP Rize İl ve İlçe örgütleri ile CHP Kadın ve Gençlik Kollarının Cumhuriyet’e verdiği desteğin ardından bu kez, Pazar Emek ve Demokrasi Meclisi’nden sert bir mesaj daha geldi.

“Özgür basın susturulamaz, Cumhuriyet Gazetesi baskın ve tutuklamaları kabul edilemez” başlığıyla Pazar ilçe meydanında yapılan açıklamada, “Türkiye her gün başka bir gündemi tartışıyor, yaratılan suni gündemleri tartışmaya ve kafa yormaya yetişemiyoruz. Cumhuriyet Gazetesine yönelik operasyon, muhalifler açısından ne ilk nede son olacaktır. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük seçiminde yüzde 86 oy alana görev verilmezken, hiç seçime katılmayan birisi Rektör olarak atanmıştır. Hani millet iradesi? Bu saldırı ve operasyonlar, AKP iktidarına muhalif olan her kim varsa yok etme, susturma ve ortadan kaldırma girişimidir. Cumhuriyet’e daha dün, Gülen Cemaatiyle, ‘Ergenekon’ operasyonu yapanlar, bugün cemaat suçlamasıyla operasyon yapıyor. Bu tam bir garabettir” denildi.

Operasyonların, muhalif basın-yayın organlarını ele geçirme ve susturma girişimi olduğu vurgulanan açıklamada, “Ama onlar, ya terör ve cemaatle ilişkilendirmekte ya da devleti yıkma girişimleri olarak yansıtma konusunda pek de Mahirdirler. Yani, ‘yavuz hırsız’ misali parmak ısırtıyorlar adeta. Bu operasyonların Başkanlık sistemine geçmek için çakıl taşları ve engellerin temizlenmesi olarak gördüklerini iyi biliyoruz. Tüm muhalefet odakları, direnme zeminlerini ortadan kaldırarak oldu-bittiyle Başkanlık dayatılmaya çalışıyor. Onun için kendilerine yardakçı, değnek ve payanda olacak siyasi figürler arıyorlar” ifadelerine yer verildi.

“Bir yanda AKP’nin ‘aynı menzile’ kol kola yürüdüğü cemaatin kanlı darbe girişimi var. Madalyonun diğer yüzünde ise darbe girişimini fırsata çevirip darbeyi süreklileştiren Erdoğan ve AKP iktidarı” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “OHAL’e dayanılarak ülke anayasasız ve Meclis’siz yönetiliyor. Yargı doğrudan Sarayın denetimi altında. Cemaatle hesaplaşma adı altında, muhalefete yönelik tasfiye ve sindirme operasyonları sürüyor. Erdoğan, her şeyin Saray’da toplandığı OHAL rejimini, Başkanlığa geçiş için bir fırsata çevirmeye çalışıyor. Sadece Erdoğan’ın konuşmasının, gece-gündüz miting yapmasının serbest olduğu, kalan herkesin susturulmaya çalışıldığı bir ortamda, Başkanlığa geçiş için hazırlıklar yapılıyor. Tüm demokratik alan ve kanalları bir-bir yok eden AKP’nin Başkanlık bir yana, Anayasa yapma meşruluğu bile yoktur! AKP ile uzlaşma adına yeni Anayasa ve Başkanlık tartışmaları dahi yapılmamalı, tüm muhalefet ve toplum kesimleri 14 yıllık bu karanlığa son vermek için harekete geçmelidir.”

            Alttakine Din-İman Üstekine Han-Hamam!

Pazar’da yapılan açıklamada şöyle denildi: “ABD emperyalizminin projesiyle, Beyaz Saray koridorlarında doğan siyasal İslamcı iktidar, 14 yılda görülmemiş yolsuzluklara imza attı, kanlı darbe girişimine sebep oldu, ülkemizi ilk kez komşu bir ülkenin rejimini değiştirmeye yönelen savaşa sürükledi, doğanın acımasız talanına ve emeğin kazanılmış haklarına el koydu. Bu politikaların sonucunda ‘Yeni Türkiye’ diye parlattıkları ülke her yanında ölümün kol gezdiği, cihatçı çetelerin yerleşik bir düzen aldığı viraneye dönüştü. Siyasal İslam ülkenin tüm değerlerini çürüttü. ‘Alttakine din-iman üstekine han-hamam’ anlayışı ile Karunlaşanlar ülkeyi yönetiyor. 14 yıllık bu dönemde ülke tarihinde görülmemiş çapta yolsuzluklar, adaletsizlik, riya ve yalan ülkeye hakim oldu. Devlet eliyle büyütülen ve AKP iktidarında palazlanan cemaatin sınav sorularına el koyarak milyonlarca gencin gelecek umudunu çaldığı gibi ‘Ensar’larıyla da çocuklarımızın geleceğini karartan rezillikler bu dönemde yaşandı. Artık bu çürümeye bir son vermenin zamanıdır. Bu çürüme karşısında toplumun ve ülkenin yeniden kuruluşu ancak sol, demokrat ve devrimci değerlerle yani yeniden paylaşmaya, dayanışmaya, sorunlarımızı birlikte çözmeye dayanan bir kültürün hakim kılınmasıyla mümkündür.

Şunu iyi bilelim ki, sesimizi duyuracak kanalları bir-bir yitirdiğimiz sürece bizi duyan kimse kalmayacak. Onun içindir ki Cumhuriyet’e, demokrat ve devrimci bağımsız yayın kurumlarına sonuna kadar sahip çıkacağız, onları gözümüz gibi koruyacağız, onlarla yan yana ve omuz omuza olacağız ki, yaşamalarını ve devamlılıklarını sağlayacağız. Erdoğan ve AKP, devletin tüm kurumlarını kendi uhdesine bağladığı gibi, ki basın ve medyada öyledir, ayakta kalabilen bir kısım bağımsız medya kurumlarını da türlü desiselerle kendi kanatları altına almaya çalışmaktadır. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu kabullenmeyeceğiz, susmayacağız, susturamayacaklar.

Gün hep beraber ses çıkarmanın, omuz omuza vermenin, yan yana durmanın günüdür. Başkanlık rejimine-sivil diktatörlüğe hayır! Özgür basın susturulamaz! Cumhuriyet bizimdir, sahip çıkıyoruz.”