Röportaj: Sami Özçelik

10478590_1515665901979797_1867388411791128463_nHayati Güner… Artvin’in sevilen, tanınan, saygı duyulan emekli öğretmen ve idareci… Cep telefonu ile arandığında telefonu “Eski Dostlar” şarkısının müziğini çalıyor. Buradan anlaşılan o dur ki, Hayati Öğretmen, 34 yıl önce emekli olup 30 yıl boyunca öğretmenlik yaptığı yıllardaki öğrencilerini, 85 yıllık yaşamında yüreğinin en güzel yerinde yaşattığı öğretmen arkadaşlarını, dostlarını, okulunu özlüyor. Onları bu şekilde her arandığında yâd ediyor. Eski dostlarda kast edilen eskiyen dostluk eğil, eskiten yıllardır. Yoksa dostluklar nadir kurulur, asla eskimez.

İlk defa 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle bir gazeteci kapısını çalmış. Sizinle söyleşi yapabilir miyiz diye randevu istemiş. Bundan dolayı da gazeteci Sami Özçelik’e teşekkür ederken, Rüzgarlı Tepeler , Bu Şehrin delikanlısı Romanlarının Yazarı ve aynı zamanda Artvin Serhad Gazetesi’nin Köşe yazarı öğrencisi Ömer Yerlikaya’nın bu yıl Ağustos ayında kendisiyle ilgili bir köşe yazısı yazdığını, bundan dolayı da Yerlikaya’ya bir kere daha teşekkür etti.

HAYATİ GÜNER KİMDİR SİZİ KISACA TANIYABİLİR MİYİZ?

15079030_10154846684189758_5612525888502152846_n

Ben 1931 yılında Artvin Merkez’de doğdum. Babam Müfit, annem Hediye Güner’dir. Her ikisine de Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Bize hep iyiliği, doğruluğu, güzelliği ve dürüstlüğü öğrettiler. Onların bu değerli miraslarını da biz kendi çocuklarımıza aktardık.

10421102_1517287585150962_9136170006710718500_nİlkokulu ve ortaokulu Artvin’de okudum. Kars Lisesi’nden mezun oldum. Kars Lisesi mezuniyetinden sonra fark derslerini vererek Erzurum öğretmen Okulu’ndan 1952 yılında mezun oldum. Askerliğimi Ankara Polatlı’da topçu teğmeni olarak yaptım. 1952 yılında Murgul merkezde ilkokul öğretmenliği yaptım. 1964 yılında Eğitim Enstitüsü sınavlarına başladım. 1968 yılında Ankara Gazi Eğitimi pedagoji bölümünden mezun oldum 1968 yılı sonunda Artvin Kazım Karabekir Lisesine öğretmen olarak atandım. 1969 – 1974 yıllarında müdür başyardımcısı, 1974-1982 yıllarında müdürlük yaptım. 1982 yılı Şubat ayında emekli oldum. Doğduğum Artvin’imden hiç ayrılmadım. Ömrümün sonuna kadar Artvin’de yaşamaya devam edeceğim.

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ SİZİN GÜNÜNÜZ. BU KONUDA NELER SÖYLEYECEKSİNİZ?

24 Kasım 1928 Millet Mektepleri’nin Kurulması ve Başkomutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Başöğretmenlik” verilişinin tarihidir. 1981 yılından sonra da ülkemizde bu tarih Öğretmenler günü olarak kutlanıyor.

15220251_10154846684659758_8876889717649256780_n

Öğretmenler çok duygusal olur. Çünkü öğretmenlik mesleğini anlatırken “ eli öpülesi” cümlesi kullanılır. Bunun nedeni öğretmen eğitimli, bilen, anlayan, sorgulayan toplum yetiştirir. Bunu yaparken de büyük bir sabır, şefkat ve sevgi ile yapar. Öğretmenlik mesleğini sevmeyen öğretmenlik yapamaz. Hz. Ali “ Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” derken öğretmenin değerine atıfta bulunmuştur. Onun için Öğretmenler Günü, öğretmenlerin onore edilmesi, hatırlanması çok özel bir mutluluk vesilesi olur.

SİZ 34 YILDIR EMEKLİSİNİZ 24 KASIMLARDA SİZİ HATIRLAYAN, SORAN, GELEN OLUR MU?

Eğer bu sorunuzla öğrencilerimi kast diyorsanız telefonum susmak bilmez. Çoğu uzaklardadır. Gelemediği için beni ararlar. Onlarla her zaman gurur duymuşumdur. Hepsi önemli mevkilerde makamlardadır. Ama buradaki İl Milli Eğitim Müdürlüğü hatırlıyor, soruyor mu diye soruyorsanız,

hayır… Bugüne kadar Milli Eğitimden soran olmadı. Üstelik ben 12 yıldır Öğretmenevi’ne gider orada arkadaşlarımla zaman geçiririm. Kimse siz kimsiniz diye merak etmez bizi!.. Programlarından haberdar olamadık. Bu yıl siz geldiniz ve ilk kez 24 Kasım’a özel bir söyleşi yapıyorum. Sizin aracılığınız ile dilimin döndüğünce öğretmenleri anlatmaya çalışacağım.

1952 YILINDA BAŞLADIĞINIZ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİZİ 1982 YILINDA

BELKİ DE EN VERİMLİ ÇAĞINIZDA 51 YAŞINDA NOKTALAMIŞSINIZ NEDEN?

Çok partili döneme geçtiğimiz yılların başında henüz 21 yaşında iken öğretmenliğe başladım. 1960 ihtilalını yaşadım. 1971 Muhtırasını 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı ve 1980 Askeri Darbesi… Hepsi benim aktif öğretmenlik ve idarecilik yaptığım yıllarda oldu. O günleri yaşayanlar bilir. Türkiye zor günler yaşamıştı. Çok yoruldum. Ben öğretmenliğe çok genç iken başladım. Gençlere de yer açmak için emekli oldum. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir daha dünyaya gelsem, yine öğretmen olurum. 34 yıl önce emekli oldum. Ama öğrencilerimi, öğretmen arkadaşlarımı, okulumu hiçbir zaman unutmadım. Şimdi bana görev versinler büyük bir tutkuyla, heyecanla yaparım.

10346273_1506105766269144_2036706300177185923_nESKİDEN EĞİTİM NASILDI? SİZİN ZAMANINIZDA DERSHANELER YOKTU AMA BAŞARI ÇOK YÜKSEKTİ?

Anlamayan öğrenci yoktur, anlatamayan öğretmen vardır. Bu çocuklara bir şeyler anlatabilmek için onların anlayacağı yöntemi, dili kullanmak lazım. Sevgi ve iletişim kanallarınız açık olmalı. Bizim dönemimizde disiplin vardı. Disiplini saygınlığı öne alarak sağlardık. Öğrenciler bizden sadece korktukları için değil, saygı duydukları için sevdikleri için kurallara uyarlardı. İdareci olduktan sonra müdür yardımcısı arkadaşlar, kahveleri dolaşıp orada oturan, sigara içen öğrencilere baskın yapalım dediler

Ben de onlara; “Arkadaşlar, bu şekilde bir uygulama yerine, sorunlu olan çocuklarımızın evlerine gidip annesi babasıyla birlikte otursak, orada sohbet etsek, evdeki durumlarını da görsek, ona göre sohbetlerimizi etsek daha iyi olmaz mı? Belki kahvede ısınıyor, sobanın yanında ders yapmaya çalışıyor? Çünkü o yıllarda yoksulluk var. Yani iyi niyetle düşünmeye başladığımızda sorunların yarısını çözmeye başlamış oluruz dedim. O yıllarda gerçekten sıkıntılı olaylar yaşanıyordu. Bu gençlerin mutlaka okuması gerekiyordu. Toplama kazandırmanın yollarını arıyorduk. Sadece ceza yanlıştır. Bunun yanında ödül ve güzler yüz, sıcak ve samimi olmak başarıyı artıran önemli faktörlerdir.

ESKİDEN OKULLARDA MÜNAZARALAR VARDI, ÖĞRENCİLER ARALARINDA BİR KONUYU TARTIŞIR, HANGİSİ O KONUDA İKNA EDİCİ OLURSA O TEZ KABUL GÖRÜRDÜ. YOĞURDUN SİYAH MI BEYAZ MI OLDUĞU TARTIŞMAYA AÇILABİLİRDİ?

Evet, dediğiniz gibi münazaralar yapılırdı. Yoğurdu siyah olduğuna ikna edecek tartışmalar, yorumlar yapılırdı. Bu sadece sınıflar arasında değil, okullar arasında, daha sonra ilçeler arasında ve finalde il de yapılırdı. Bu öğrencilerin özgüvenini artırıyordu. Ayrıca sorgulama, yorumlama, karar verme, anlama ve anlatma yeteneklerini geliştirdiği için derslerinde de çok başarılı oluyorlardı. Onun için dershanelere ihtiyaç olmadan yüzde % 90’ların üstünde bir başarı sağlayabiliyorduk.

OKUL İLE İLGİLİ BİR ANINIZ VAR MI?

Bir sabah batım bahçede öğrenciler tuhaf kılık içinde dolaşıyor. Ben üst pencereden bahçeye bakıyorum. Şaşırdım. Kimi atletli, kimi pijamalı. Dedim bu nedir? Meğersem beden öğretmeni

eşofmansız gelen öğrencilerin kıyafetlerini çıkarttırmış. Tabi benim yukarıdan baktığımı farketmişler. Bahçeye inene kadar hepsi üstünü giymişti. Evet, Hababam Sınıfı tiyatrosu okulumuzda oynanmıştır. Öğrencilerim bana Mahmut Hoca yakıştırması yaparlardı.

ESKİ ARTVİN İLE YENİ ARTVİN’İ KONUŞALIM. HER YÖNÜYLE SİZCE ARTVİN NASIL ANLATILABİLİR?

Artvin benim için çok şeyin anlatıldığı, içinde kültür, eğitim, mertlik, dostluk, doğa, tarih, insanlık, hürmet, saygı, sevgi, vatan, millet, bayrak, Atatürk sevgisinin üniteler halinde işlendiği, kahramanlarının ve hikâyesinin hayali olmadığı adı “ ARTVİN” olan binlerce sayfalık GERÇEK” bir yaşam romanıdır. Bu yaşanmış ve yaşanmaya devam eden Artvin Romanının içinde yüz binlerce yaşam hikâyesi var. 1, 5 milyon Artvinli Artvin dışında başka şehirlerde yaşasa da bu romanın sayfalarında yer alıyorlar. Buradan göç eden sadece eşyasını yatağını, yorganını götürmemiş, yüreğinde Artvin’i de götürmüş orada yaşatmaya devam ediyor.

Artvin eskiden görünüm olarak çok daha güzel, özel bir ildi. Tıpkı Safranbolu Evleri gibi mimari özellikler taşıyan evler vardı. Benim evimin olduğu yerde büyükçe bir bahçe, bahçede Artvin’in meşhur ekmek ayvasından tutun da nar, elma, erik aklınıza gelen envai çeşit meyvelerimiz olurdu. Şimdi yeşil için bir cm yer kalmamış. Çarpık kentleşme ile bu güzel şehrimizi mahvettik. Arabalardan geçilmiyor. Eski Artvin’den eser yok. Fark çok. Ne yazık ki işin gerçeği budur. Düzeltilmesi de çok zor, hatta imkânsızdır.

SON OLARAK NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Eğitim bir ülkenin kalkınması, muasır medeniyete giden yolun ilk adımıdır, temelidir. Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda eğitimlerinin de çok gelişmiş olduğunu göreceksiniz. 24 Kasım Atatürk’e Başöğretmen ünvanının verildiği tarihtir. Başöğretmen Atatürk’ü saygı, sevgi minnet ve hürmetle anarken, onun şahsında, ahrete intikal etmiş bütün öğretmenler için Allah’tan rahmet dilerken, emekli olan arkadaşlarımız sağlık ve uzun ömür, görev yapan öğretmen arkadaşlarımıza da başarılar diliyorum. Artvin eğitimli insanlarıyla meşhurdur. Bu misyonu daha yükseklere taşımak için daha çok çalışmalıyız. Bu röportajı okuyan öğrencilerime, dostlarıma selamlarımı iletiyorum. Bana bu imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ediyor, ben de sizi başarılar diliyorum…