İki yıl önce yazdığım bu yazıyı bugün bir arkadaş face de paylaşmış . Okudum iki yılda değişen hiç bir şey yok.
Ülke iki yılda daha kötü bir noktaya gelmiş. Bugün bir kez daha soruyorum. #Hayır dememek içinize siniyor mu

İÇİNİZE SİNİYOR MU?
Hey! AKP ye oy veren vatandaş! Oyunu kullanma iraden sana ait. Onu sorgulamıyorum. Bir an düşün diyorum.
Hey! Dinini kendi içinde, samimi, kendi vicdanıyla yaşayanlar.
Hey! Dinin, inanla, inanılan arasında manevi, duygusal bir bağ olduğunu düşünen, öyle yaşayan, kendi inancını,kimseye dayatmayanlar. Bir düşünün.
Lütfen ön yargılarından arınarak elinizi vicdanınıza koyun ve inandığın dinin tanrısı karşısında, içtenlikle, samimiyetle, ön yargılarınızdan taraftarlığınızdan arınarak düşünün. Ve kendi kendinize sorun.
Ülkede son yıllarda, AKP tarafından yapılanların, ne kadarını dinin ve inancın içinde onaylayabiliyorsunuz?
İslamiyet’in hoşgörü dini olduğunu söylerken; Giderek artan “Benim gibi inanacaksın” dayatması içinize siniyor mu?
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Diyen bir dine inanlar olarak; ülkede bunca yoksulluk varken, Diyanet İşleri Başkanının bu yoksul aç halkın parasıyla alınmış, milyonluk araca binmesi, içinize siniyor mu?
Sizin inandığınız din adına, bazı zevatın çıkıp, altı yaşındaki çocukla evlenile bileceğini, annenizin diz kapağından tahrik olabileceğinizi, söyleyip, sapıkça açıklamalar yapması ve ülkeyi yönetenlerin bunlara sessiz kalması, hatta teşvik etmesi, içinize siniyor mu?
Ülkenin en tepesinde oturan ve tarafsız olması gereken zatın, toplumu ayrıştıran dil kullanması “BİZ, SİZ, BİZLER, ONLAR” demesi içinize siniyor mu?
Ülkeyi yöneten Başbakanın, Cumhurbaşkanının, bile bile yalan söylemesi, sırf kendine muhalifler diye, muhalif olanlarla toplumun arasına nifak sokmak için “Türbanlı bacımıza saldırdılar, Camide içki içtiler.” Diye, olmayan bir olayı, alanlarda, toplantılar da, mitingler de olmuş gibi anlatması, sırf kendi politik çıkarı için dini değerleri kullanıp, toplumda infial yaratmaya çalışması, içinize siniyor mu?
Belediye otobüsüne Molotof atarak bir genç kızı yakanların mit mensupları olduğunun bilinmesine, eski İçişleri Bakanının açıklamasına rağmen, hala “Belediye otobüsünü Molotof la yaktılar, bir kızımızı yakarak, vahşice öldürdüler” demesi içinize siniyor mu?
Dünya da petrol fiyatları üçte bire kadar düşerken, hala dünyanın en pahalı petrolünü kullanan ülke yurttaşı olmak içinize siniyor mu?
Tarım ülkesi olan ülkemiz de, kuru soğanın 2 lira, patatesin 3 lira ekmeğin kilosunun 4 lira, domatesin 5 lira, biberin 10 lira, asgari ücretin 947 olması, Elektrik, su, doğal gaz gibi, zorunlu tüketim kalemlerinin faturalarının, fahiş olması. Pırlantada KDV sıfırken, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinde yüzde on sekizlere varması içinize siniyor mu?
Yatak odalarında, ayakkabı kutularında çıkan milyon dolarlar, Para sayma makineleri, para kasaları, bu paraları “polis, paralel devlet koydu” deyip sonrada mahkemeden gidip “polis, paralel devlet koydu” dedikleri paraları faiziyle geri almak, “Sıfırla oğlum” telefon görüşmeleri İçinize siniyor mu?
Milyon dolarlık saat takan bakan ve hakkında ciddi rüşvet iddiası olan bakanların yargıdan kaçırılması, Cumhurbaşkanının “Yargıya güvenmiyorum” demesi içinize siniyor mu? Cumhurbaşkanının güvenmediği yargıya, yurttaş olarak, siz güvene biliyor musunuz? Ya da nasıl güveneceksiniz?
17-25 Aralık soruşturmalarını yapan Hakimlerin, savcıların, polislerin hallaç pamuğu gibi atılması, Soruşturmanın bile yaptırılmaması, karşısında her yurttaşın eşit olması gereken hukuk, neden bu bakanlara işlemedi. Hukuk önünde aklanmaya bile yaklaşmamaları, içinize siniyor mu?
Bir yandan “Talimatı ben verdim. Destan yazdılar.” Diyerek, gencecik insanları öldürmüş polisleri korurken. 17-25 aralık soruşturmasını yapan aynı polisi, paralel ilan edip tutuklaması, sürmesi içinize siniyor mu?
Ülkede işsizlik yoksulluk tavan yapmışken bu yoksul halkın paralarıyla milyar dolarlık sarayların yapılması, uçakların, otomobillerin alınması, sarayda altın kaplamalı bardaklarda su içilmesi içinize siniyor mu?
Yirmi yıl önce. “Bütün servetim bu yüzüğüm.” Diyerek, evlilik yüzüğünü gösteren bir Başbakanın, Cumhurbaşkanının, yirmili yaşlardaki, gencecik çocuklarının gemi filoları kurması, sayılı iş adamları arasına girmesi, asgari ücretin 947 lira olduğu, milyonlarca yurttaşın, bu ücrete bile sahip olamadığı ülkede, kızının “Danışman” adı altında, elli iki bin lira maaş alması, içinize siniyor mu?
Her gün adına “İş kazası” denen iş cinayetlerin de, binlerle ifade edilen sayılarda, işçilerin ölmeye devam etmesine “Bu işin fıtratında var.” Denerek, hiç bir önlem alınmaması, İşçi için ölüm demek olan taşeronluk sisteminin teşvik edilmesi, içinize siniyor mu?
Her çalışması, her iniş kalkışı, her hareketi ,en ince detaylarına kadar kayıt altına alınan Hava Kuvvetlerinin, 34 Çocuğu bombalayarak öldürmesinin talimatını ve emrini verenin hala “Bilinmiyor” olması sorumluların bulunamaması,34 çocuğun kanının hala akıyor olması, içinize siniyor mu?
Bütün inançların, bütün vicdanların en önemli değeri kuşkusuz ki Adalettir. Adaletin olmadığı bir yerde, hiçbir inanç, hiçbir vicdan barınmaz. Hiçbir adalet anlayışıyla bağdaşmayan,30 yıldır devam eden, yüzde on barajı içinize siniyor mu? Diyeceksiniz ki, barajı o koymadı. Doğru, o koymadı, ama bir adaletsizliği sürdürmek, hatta ondan faydalanmak, inancınızla bağdaşıyor mu? İçinize siniyor mu?
Hey inançlı yurttaş; son on iki yılda yüzlercesini gördüğümüz, benim içime sinmeyen, bu olumsuzluklardan ilk aklıma gelen bir kaçını sıraladım. Eminim biraz vicdanınızla düşünürseniz, sizlerin de onlarca örnek sıralayacağını biliyorum.
Bütün bunları içinize sindiriyorsanız, inandığınız dininiz açısından, bir sakınca görmüyorsanız,sözüm yok size. O hiç kullanmadığınız, bir kere bile kullanma gereği duymadığınız o “tertemiz” vicdanınızla yaşamaya devam edin. Ve unut, bütün bu yazdıklarımı. Unutun bu, okuduklarınızı. Unut. “Bir adam laf kalabalığı yapmış” deyin gitsin.
Şunu da unutmayın ki; zulme karşı sessiz kalanlar; zalimle suç ortağıdır.
Hasan Kaplan