Söyleşi : Rasim Yılmaz
12 Nisan 2017 /Ankara

Mustafa Yıldırım, 1945 Artvin’in Ardanuç ilçesi, Cevizli köyünde doğdu.

Mustafa Yıldırım, ilkokulu köyünde, ortaokulu Ardanuç’ta, liseyi de Kars’ta yatılı olarak okudu. 1967 yılında da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini (Mülkiye) bitirdi.

1967 yılında iki yıl kaymakamlık stajını Artvin’de yaptı. Bir yıl Arhavi kaymakam vekilliği, 4 ay Şavşat kaymakam vekilliği yaptıktan sonra, 1969 Ekim ayında kaymakamlık kursunu tamamladı.Sonra sırasıyla Ulus (Zonguldak), Eruh (Siirt), Sultanhisar (Aydın), Elbistan (Kahramanmaraş), Kızılcahamam(Ankara), Alaşehir(Manisa) ilçelerinde kaymakamlık yaptı.

Alaşehir kaymakamı iken Bitlis’e vali olarak atandı. Daha sonra Kırşehir, Çorum, Kayseri ve Malatya valisi olarak görev yatıktan sonra 2003 yılının Ocak ayında ise Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçildi ve bu göreve Şubat2003’te başladı. Bu görevi2010 Şubat ayına kadar 7 yıl sürdürdükten sonra 65 yaş sınırından emekli oldu.

Mustafa Yıldırım, şu sivil toplum örgütlerinde de etkin çalışmalar içinde bulundu: Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi Yürütme Kurulu üyesi, Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı Kurucu Başkanı, Çorum Eğitim ve Kültür Vakfı Kurucu Üyesi, Türk İdareciler Derneği, Anadolu Kulübü, Mülkiyeliler Birliği ve Ankara Ardanuçlular Derneği.

Sayın Mustafa Yıldırım’la 16 Nisanda anayasada yapılacak olan değişiklikleri ve referandumu konuştuk.

unnamed (3)

-Sayın Mustafa Yıldırım, bilindiği üzere 16 Nisan 2017tarihinde Anayasa değişikliği için referanduma gidilecek. 7 yıl gibi uzun bir süre Türkiye’nin en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi üyeliğinde bulunmuş birisi olmanızdan ötürü sormak istiyorum; Anayasa nedir?

Anayasa, devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme ve yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasadır.  Yani Anayasa, tüm yasaların anasıdır. Hiçbir yasa anayasaya aykırı olamaz. Aykırı yasalar Anayasa Mahkemesince iptal olunur.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin referandum gerekçesi olarak;“Mevcut Cumhurbaşkanın Anayasaya aykırı olan hukuk dışı uygulamalarını hukuka uygun duruma getirme” olarak açıkladığı bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

– MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin söylemini izah etmek mümkün değildir. Anayasalar yürürlükte olduğu sürece Cumhurbaşkanı dâhil herkesi bağlar. Hiç kimse, “Ben bu anayasayı tanımıyorum, devleti istediğim gibi kendi kurallarımla yönetirim” diyemez. Maalesef Bahçeli, Madem Cumhurbaşkanı kurallara uymuyor, o zaman kuralları ona uyduralım” diyerek örneği görülmemiş bir tutum içerisine girmiştir. Anayasalar toplumsal mutabakatla kabul edilir ve herkesi bağlayıcıdır. Hiç kimse ben bu anayasayı tanımıyorum diyemez. Yine normal hukuk düzeninde ben bu anayasayı beğenmiyorum, kendime göre bir yönetim anlayışı istiyorum görüşüne destek verilemez. Aksi takdirde hukuk devleti ortadan kalkar.

Şu anda gerekli değişiklik yapılmadan Anayasa fiilen askıya alındığından “Hukuk Devleti” ortadan kalkmış olmaktadır.

-Sayın Yıldırım, diyelim ki referandumda bu değişiklikler kabul edildi, ama 3 ay sonra başkana bu yasalar da yeterli gelmedi, o zaman ne olacak?

– Referandumdan evet çıkarsa bakarsın ileride kendisinin hazırlattığı yeni anayasa değişikliklerini de yetersiz bulabilir.  Örneğin, Meclis’in kanun çıkardığı alanda Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenleme yapamaz. Ancak daha önce Anayasayı rafa kaldıranlar bu seferde bu hükme rağmen kanun konusu olan sahalarda da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleme yapabilirler. Getirilen yeni anayasa değişikliği ile “Temel haklar, kişi hak ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenemez” açık hükmüne rağmen Cumhurbaşkanı “Ben bunu beğenmiyorum” diyerek anayasaya aykırı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Ve bunu meşrulaştırabilmek için yeniden anayasa değişikliği isteyebilir.

unnamed (1)

-Sizce referandumla ne değişecek, niye değişecek, bizleri neler bekliyor?

-Demokrasinin temeli denge ve denetim dediğimiz; yani “yasama”,yürütme”, yargı”dır. Bunların her birinin kendine has alanları ve yetkileri vardır. Yasama (TBMM) kanun çıkarır. Yargı, çıkarılan kanunları denetler. Yürütme(hükümet), yasamanın yaptığı kanunları ve bu kanunlar çerçevesinde çıkardığı tüzük,  yönetmelik ve benzeri hukuksal kuralları uygular. Yasama yürütmenin tüm icraatını izler. En etkili izleme yolu da “gensoru”dur. Yasama, gensoru yoluyla hükümetin bütün eylem ve işlemlerini denetler; her türlü araştırma ve hesap sorma mekanizmasını işletir. Tüm bu uygulamalar kamuoyuna açık olarak sürdürülür.

Gensoru neticesinde yaptığı icraatın hesabını veremeyen bakan ya da hükümet Meclisin vereceği “güvensizlik” oyuyla düşürülebilir.

Yasamanın görevi kanun çıkarmaktır. Ancak sınırsız kanun çıkaramaz; anayasaya uygun kanun çıkarabilir. Anayasaya uygun olmayan kanun çıkarıldığında o kanun anayasa mahkemesince iptal edilir.

Yürüteme, yasamanın çıkardığı kanunları ve bu kanunlara uygun olarak kendi çıkardığı düzenlemeleri de -ki bunlar yönetmelikler, tüzükler ve benzerleridir, herkese eşit uygulamalıdır, bunun teminatı da “yargı”dır. Demokrasilerin temeli, bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Hâkim kimsenin direktifiyle hareket etmeyecektir. Bu en yüksek mahkeme olan Anayasa Mahkemesi’nden, Yargıtay’dan, Danıştay’dan taşradaki hâkime kadar geçerlidir. Bir kere hâkimin mesleğe alınma, tayin ve terfilerde mutlak güvencesi olmalıdır. “İstediğimi mesleğe alırım, kararını beğenmedim, tayin yerini değiştiririm, hatta görevine son veririm.” yetkisi siyasal iktidarların eline bırakılamaz. Hâkim suç işlemişse şüphesiz o da yasalara göre hesap verecektir. Önemli olan, hâkim, hiçbir kişi ya da makamın etkisi altında kalmadan, yasalara ve vicdani kanaatine göre karar verebilmelidir.

Hâkim karar verirken vatandaşın siyasi görüşünden, etnik yapısından, inanç anlayışından etkilenmeyecektir. Tüm vatandaşların kanun önünde eşitliği sağlanacaktır.

-Cumhurbaşkanı bir ülkeyi ve milletin birliğini temsil eden bir makamdır. Yeni anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanı partili hatta bir partinin genel başkanı olacağına göre ülkeyi nasıl temsil edecek, herkesin Cumhurbaşkanı nasıl olacak?

– Bizim anayasamıza göre ve tarihsel olarak ta Cumhurbaşkanları hep tarafsız olmuşlardır. Yine mevcut Anayasada “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisiyle ilişkisi kesilir.”hükmü getirilmiştir.

Bu şu demektir: Cumhurbaşkanı tüm siyasi partilerin dışında kalacaktır. Herkesi eşit davranacaktır. Bir kriz anında herkesi toparlayıcı özelliğe sahip olmalıdır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı döneminde rahmetli Korutürk, bütün siyasi partileri bir araya getirerek bir Ulusal Birlik oluşturduğunu bilmekteyiz. Ama Cumhurbaşkanı partili olursa sadece kendi parti taraftarlarına etkili olabilir.

Gözden kaçan başka bir şey daha vardır. Cumhurbaşkanı makamının özelliği gereği yasalar tarafından büyük güvence altındadır. Yani ona bir laf ettiğinizde savcılar yakanıza yapışabilir. Ama kendisi partili olduğu için her şeyi söyleyebilir. Şimdi demokrasinin gereği siyasi partiler birbirleri hakkında tenkitte bulunabilirler ama Cumhurbaşkanı hem koruma altında, hem de partili!… Şimdi muhalefet onun hakkında herhangi bir şey konuşacak olsa suç olacak,  ama Cumhurbaşkanı bu yasal güvencesinden ötürü her şeyi konuşacak ama suç sayılmayacak. Ne olacak? Ortada adalet denen bir şey kalmaz ve eşitsizlik doğar. Cumhurbaşkanının partili olması demek, seçimlerde doğrudan taraf olması demektir. Bu yanlıştır.

unnamed (2)

-AKP ve Cumhurbaşkanı propagandalarında yeni Anayasada yargının tarafsız ve bağımsız olacağını söylüyorlar. Bu mümkün mü?

-Tabii bu lafla olmuyor. Yargının bağımsız olması için bir kere yargıcın siyasilerin etkisinde olmaması lâzım. Yargının iki temel unsuru vardır. Birisi Hâkimler Savcılar Kurulu’dur.

Kurulun görevi şunlardır: Yargıtay ve Danıştay üyelerini atar. Bütün taşradaki hâkimlerin özlük işlerini düzenler. Mesleğe alınmaları, tayin ve terfileri, meslekten çıkarılmaları, disiplin işlemleri kurul tarafından yürütülür. Eğer o kurul siyasi iktidar tarafından belirleniyorsa, hâkimlere teminat vermesi mümkün değildir. Değişiklikle HSK 13 kişiden oluşuyor. Bunların 6’sını partili Cumhurbaşkanı atıyor. Kurulun başkanı Adalet Bakanı; o da partili. Diğerlerini de Meclis seçiyor. Eee,  Cumhurbaşkanı ve partisi çoğunlukta olacağına göre demek ki 6’sını doğrudan, diğerlerini de dolaylı yoldan gene Cumhurbaşkanı atamış oluyor. Bu durumdaki HSK’nın atadığı yargı mensupları neye güvenerek nasıl tarafsız olacak?
Gelelim Anayasa Mahkemesine…

Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini Cumhurbaşkanı seçiyor, 3’ünü de yine Cumhurbaşkanının partisinin çoğunlukta olduğu Meclis seçiyor. Bu Anayasa mahkemesi nasıl tarafsız olacak? Kaldı ki Cumhurbaşkanını yargılayacak tek mahkeme Anayasa Mahkemesi’dir. Üstelik diyor ki yargılama 3 ay içerisinde biter, olmazsa 3 ay daha uzatılabilir.  Cumhurbaşkanı o sürede görevine de devam edebiliyor!…

-Yapılmak istenen değişiklikte Cumhurbaşkanının hukuki sorumluluğu nedir?

-Çıkarılmak istenen yeni Anayasada Cumhurbaşkanının, görev yaptığı süre içerisinde işlediği büyün fiiller için soruşturma yöntemi şudur:300 milletvekili, sadece görevi ile ilgili suçlar değil, adi suçlarda dâhil, suç işlediğine dair önerge verecek. 360 milletvekili “Komisyon kurulsun, araştırılsın” diyecek. Diyelim ki komisyon suçlu buldu, 400 milletvekili Yüce Divan’a gitmesine karar verecek. Yani bu imkânsız gibi bir şeydir.

Bir diğer konu ise Cumhurbaşkanı görev süresi bitse dahi, görev süresi içerisinde işlediği suçlardan yargılanması ya da soruşturmaya tabi tutulması ölünceye kadar aynı teminat altındadır.

– Cumhurbaşkanlığı kararnameleri konusunda neler söyleyeceksiniz?

-Vatandaş bu konuda yeterli bilgi sahibi değildir. Nasıl ki şimdi Olağanüstü Hal koşullarında Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarılıyorsa, bu sistemde de öyle olacaktır. Bu kararnameler iptal edilinceye kadar kanun gibi yürürlükte kalır. Yeni anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına yürütme alanının Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile düzenleme yetkisi verilmektedir.

Yani cumhurbaşkanı tek başına “tek imza” ile eskiden kanunlarla düzenlenen yürütmeyi çıkaracağı kararnamelerle istediği gibi şekillendirecektir. Tek bir kararname ile bir gecede 4 milyon Suriyeli’yi TC vatandaşı yapabilir.  Ya da yarın dedi ki devlet memurluğu da neymiş, hepsini sözleşmeli yaptım. Yapar ve önünde hiçbir engel yoktur. Yeni bir bakanlık kurma, kaldırma, ileride belki illerin kaldırılması, yeni illerin belirlenmesi, belki özerkliğe ve federasyona yol açan düzenlemeler yapabilir. Efendim böyle bir şey olursa Anayasa mahkemesine gidilir deniyor. Doğru, gidilebilir; ama biraz önce Anayasa Mahkemesi’nin nasıl oluştuğunu anlattık.

Gündeme alınması bile Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın takdirine bağlıdır. Diyelim ki mahkeme iptal etti. İptal edinceye kadar geçen süre içerisinde atı alan Üsküdar’ı geçmiş olur. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez. Dolayısıyla da yapılmış bir şeyi iptal etse dahi geriye yürümeyeceği için bir anlamı olmayacaktır.

-Cumhurbaşkanının Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Yardımcılarını ataması konusunda neler söyleyeceksiniz?

-Bakan diye bir şey kalmıyor. Bunlara sekreter demek daha doğru olur. Cumhurbaşkanı yardımcılarını Cumhurbaşkanının kendisi atıyor ama ne sayısı ne de nitelikleri belli değildir. İstediğini atar. Örneğin; damadını, çocuğunu, eşini bile atayabilir. Bunun dünyada bir örneği yoktur. Buna“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”  diyorlar.  Ancak bunun hiçbir demokratik ülkede örneği bulunmamaktadır. Bir sınırlama olmadığı için istediği kadar kişiyi Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atayabilir. Ve Cumhurbaşkanı bir şekilde görevi başında olmadığında, yardımcısı Cumhurbaşkanının bütün yetkilerini kullanabilir. Bir taraftan demokrasi halkoyu filan diyorsun, diğer taraftan seçilmemiş birine bütün yetkileri teslim ediyorsun. Diyelim ki Cumhurbaşkanı uzun süreli hastalığı nedeniyle 7-8 ay görevinin başına gidemedi. Nitekim geçmişte rahmeti Cemal Gürsel’de olmuştu. Bu durumda seçimle gelmeyen sıradan biri ülkeyi yönetecektir. İstediği kişileri bakan olarak atayacak, istediği zaman da görevden alabilecektir.

unnamed (4)

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacaklardır. Meclis’e karşı herhangi bir sorumlulukları yoktur. Suç işledikleri takdirde milletvekillerinden daha fazla (Cumhurbaşkanına yakın) yasal güvenceye sahip olacaklardır.

Genelde kamuoyunun gözünden kaçan “silahlı kuvvetleri kullanma yetkisi” konusunda neler söyleyeceksiniz?

– Bu çok tehlikeli bir yetkilendirmedir. Çünkü Cumhurbaşkanı tek başına silahlı kuvvetleri yurt dışına gönderebilecektir.

Meclisi fesih yetkisi konusunda neler söyleyeceksiniz?

– Değişiklik metninde “fesih” tabiri geçmiyor,“yenileme” diyorlar ve oradan tutturuyorlar. Yani fesih nihayetinde TDK tarifine göre bir kurumun dağıtılmasıdır. Yenileme ise dağıtılanın yeni koşullara göre tekrar toparlanmasıdır. Burada bal gibi fesih vardır. Ve Cumhurbaşkanı Meclis’i hiçbir koşula bağlı olmaksızın her zaman feshedebilir, seçime götürebilir. Meclis’in seçimleri yenilemesi ise daha ağır koşullara bağlanmıştır. Seçimlerin yenilenmesi için milletvekillerinin 3/5 oranında, yani 360 oy gerekmektedir. Dolayısıyla da Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenme yetkisini kendisine en uygun zamanda kullanacaktır. Gene dikkatlerden kaçan bir başka durum var. Cumhurbaşkanlığı ikinci devresinin sonuna doğru eğer Meclis seçimleri yenilenirse, mevcut Cumhurbaşkanı isterse 3. Dönemde de aday olabilecektir. Yani göstermelik 10 yıllık süre 15 yıla çıkarılmış olacaktır.

-Sayın Yıldırım, birde gençlere çok büyük bir lütufmuş gibi sunulan seçilme yaşının 18’edüşürülmesini sormak istiyorum. Bu konuda neler söylemek istiyorsunuz?

-18yaş aslında bir olgunlaşma çağıdır. 18 yaşının altındakiler velisi olmadan imza bile atamıyor. 18 yaş, liseyi bitirme yaşıdır ve hatta bitirmemiştir bile. Bu bir aldatmacadır.

Peki, şu anda yine mevcut iktidarın düşürdüğü seçilme yaşı 25’tir. Şu anda mecliste 25 yaşında kaç milletvekili vardır?  Bu tamamen gariban çocuklarını aldatmadan başka bir şey değildir. Daha askerliğini yapmamış, üstelik de askerlikten muaf tutuyorsunuz. Ayşe teyzenin, Mehmet amcanın çocuğu gidip vatan müdafaasında şehit olacak, sen beklide kendi yakınlarından 18 yaşında göstermelik birkaç kişiyi milletvekili yapacaksın. Bu kadar haksızlık olmaz. Bizim sorunumuz üç beş zevatın çocuklarının milletvekili seçtirilerek ödüllendirilmesi değil, milyonlarca gencin iyi bir eğitim görmeleri ve iş sahibi olmalarıdır.

-Sayın Yıldırım, 18 madde ile yapılmak istenen anayasa değişikliği mevcut anayasanın kaç maddesini etkilemektedir?

-Yapılmak istenen değişiklikle anayasamızın 64 maddesinde doğrudan,  5 maddesinde ise dolaylı değişiklik olmaktadır.

Örneğin;  Anayasanın 6. maddesinde; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk Milleti egemenliği Anayasanın koyduğu kurallara göre yetkili organlar eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa bırakılamaz.” denmektedir.

Bu maddede doğrudan değişiklik olmamasına rağmen, yeni taslakta egemenlik tek kişiye verildiğinden dolaylı olarak 6. madde etkilenmektedir.

Yine Anayasanın 7. maddesinde;“Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Milletinindir. Bu yetki devredilemez.”denmektedir.

Yeni değişiklikle bu aynen kalmasına rağmen yasama yetkisi büyük ölçüde çıkaracağı kararnamelerle Cumhurbaşkanına devredilmektedir.

Yine Anayasamızın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğu” belirtilmiştir. 4. madde de ise Anayasanın 2. ve 3. maddelerinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif edilemeyeceği vurgulanmıştır. Yapılmak istenen Anayasa değişikliği ile dolaylı olarak Anayasanın 2. maddesindeki hukuk devleti niteliği ortadan kalkmaktadır.

-Sayın Yıldırım, son olarak neler söylemek istersiniz?

-Referandumla değiştirilmek istenen yeni Anayasa ile tarihten gelen Başbakanlık ve hükümet sistemi kaldırılmakta, yürütme tümüyle partili Cumhurbaşkanına verilmektedir. Yasamanın, kanun çıkarma yetki ve görevleri de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle büyük ölçüde yine partili Cumhurbaşkanına devredilmektedir. Anayasa Mahkemesi ve HSK üyelerinin tamamının ya partili Cumhurbaşkanı tarafından ya da onun genel başkanı olduğu, mecliste çoğunluğa sahip siyasi parti tarafından seçilmesi yargı bağımsızlığını büyük ölçüden ortadan kalkmaktadır. Bu durumda yasama, yürütme ve yargı tek kişide toplanmaktadır. Partili tek adam olan Cumhurbaşkanı, ancak 5 yılda bir seçime giderek millete hesap verecektir. 5 yıllık süre içerisinde onu denetleyecek hiçbir makam ve güç olmayacaktır.

Getirilmek istenen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ya da “Türk tipi Cumhurbaşkanlığı sistemi”, hiçbir demokratik ülkede yoktur. Partili Cumhurbaşkanına ABD Başkanında olmayan yetkiler verilmektedir. ABD Başkanı, Kongreyi ( Senato ve Temsilciler Meclisi) feshedemez. Ancak belirli koşullar oluştuğunda ABD Senatosu,  Başkanı görevden alabilir. Yine Başkan, bakanları, Yüksek Mahkeme üyelerini ve büyükelçileri ancak Senatonun onayı ile atayabilir. ABD Kongre üyeleri Başkandan bağımsız hareket ederler ve oylarını kullanırlar. ABD’de çok güçlü bir Kongre ve tam anlamıyla bağımsız güçlü bir yargı vardır.

İhtiyaca göre anayasalar değişebilir. Ancak anayasa yaparken toplumsal mutabakat gerekir. 82 Anayasası 23yılda 17 kez değişikliğe uğramış, 85 maddesi değişmiş, geriye bir şey kalmamıştır. Eğer bir anayasa yapılacaksa(ki bu yapılabilir); bir “Kurucu Meclis” oluşturulmalıdır. Yüzde birin üzerinde oy alan siyasi partileri, kamu kurum niteliğindeki meslek teşekküllerini, işçi ve işveren sendikalarını, odalar ve meslek örgütlerini bu meclise taşımak lâzım.

Anayasa, bir müşterek akılla, mümkün olan en yüksek uzlaşmayla yapılmalıdır. Aslında Türkiye’de bugün referandumu tartışacak durumda değildir. Yurt içi ve yurt dışında önemli sorunlarımız vardır.  Referandum özgür tartışma ortamında yapılmamaktadır. Olağanüstü Hal koşullarında yapılmakta olan referandum, 1982 Anayasası referandumu şartlarından çok farklı değildir. Üstelik ikibuçuk yıl sonra yürürlüğe girecek olan bir anayasayı niye bugünden ve ne amaçla alelacele çıkarılmak isteniyor, orası da anlaşılır gibi değildir.