Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

Geçen hafta sonu, referandum öncesi köye çıktık… Bağ-bahçe, ev işleri derken, konu-komşu ve mezarlık ziyaretleri geldi ardından…

Malum ilkbahar ve doğa, toprak canlanıyor! Bazı bitkilerin, ot ve sebzelerin tam zamanı. Karşımıza ısırgan çıktı, dokununca haşladı ama faydalı! En azından romatizmaya…

Sonra çayı oluyor, yemeği yapılıyor, yemeklere katılıyor. Kürleri de var ısırganın! Taze ısırgan otunun yüzeyini saran ve temas edildiğinde teni yakan ısırıcı tüyleri, formik asit içermektedir.

Ayrıca histamin, klorofil, asetilkolin, demir ve C vitamini bulunan içeriğinde bulunan bileşimler A ve D vitaminleri de yer almaktadır.

Kökünden başlamak üzere yaprakları, sap ve tohumu bile şifalı olan bu bitki, insan sağlığı üzerinde oldukça olumlu etkilere sahiptir.

Eski çağlardan beri şifası keşfedilen bu bitki, günümüzde de pek çok ilaçta kullanılmaktadır.

Gelelim şimdi faydalarına…

Egzama ve egzama eşliğinde birçok cilt hastalığına iyi gelmektedir.

Böbrek ve mesane taşı oluşumlarını engeller.

Herhangi bir hastalığa bağlı olmadan sık yaşanan baş ağrılarına fayda sağlar.

Kanı temizler, demir içerdiği için kansızlık tedavisine yardımcı bir besindir.

İdrar yollarındaki iltihaplanmalara ve sorunlara fayda sağlar.

Antioksidan içerdiği için genel olarak tüm vücuda sağlık kazandırır.

Taze ısırgan otunun düzenli şekilde tüketilmesi sindirim sistemine iyi gelir, kabızlığı giderir.

Soğuk algınlıklarının tedavi edilmesi, grip ve nezle türü hastalıkları iyileştirici özelliği vardır.

Vücutta bulunan şişlikleri alır ve ödem oluşumunu giderir.

Romatizma hastalıklarına iyi gelir. Gut hastalığının tedavisinde destekleyici olarak faydası vardır.

Kanser riskini azaltan ve kansere karşı koruyucu etkisi bilinir.

Cilt sağlığını korur ve cilde canlılık verir; artrit ağrıları giderir.

Düzenli olarak taze ısırgan tüketimi adet ağrılarını yatıştırır, ayrıca prostat hastalıklarının tedavisinde kullanılır.

Bakmayın öyle… Ne güzel de okudunuz buraya kadar! Size yardımcı olmak için ben de araştırıp öğrendim işte!

Her daim siyasi mesaj mı vermek gerek! Bakın ne güzel… Vuruyor, ısırıyor, kızartıyor, yakıyor ama siyaset gibi sağlığa zarar vermiyor… Aksine faydalı!

Yahu illa açtık kutuyu! Sene 2010… AKP Seçim Yasası ve YSK Mevzuatını düzenliyor. Yurtdışı propaganda yasağı geliyor!

Bu referandumda yok Hollanda, yok Almanya… Ardına ‘mühürsüz oylar geçersiz’ hükmü yerleşiyor.

Sene 2014, Bitlis Güroymak’ta 1 tek mühürsüz zarf nedeniyle AKP, belediye başkanlığı seçimini iptal ettiriyor!

Geldik 16 Nisan Pazar’a… Nerede mühürsüz zarf ve oy pusulası varsa kullanılan oyların hepsi geçerli! Rize’de, oy kullanma bitimine 30 dk. kala, tespit ettiğimiz mühürsüz zarf ve pusulaların iptali için yaptığımız başvuru sonrası YSK bu oyları geçerli saydı!

Peki, Referandum öncesi YSK’nın seminer videosundaki anlatımlar nereden ve kimden çıktı? Yahu adam doğru demiş, “Sandıklara ve oylarımıza sahip çıktık ama bu kez YSK’yı götürmüşler toptan” diye…

Kendi koyduğu yasa ve yönetmeliklere uymayan, hak-hukuk tanımadan alenen suç işleyen yapısal sistemin verdiği sözler ne kadar inandırıcıdır?

Rize’nin renkli siması, ruh ve sinir hastalıkları uzmanı Dr.Zelkif Akgül, “Oyduk mu” diye bir mesaj atmış kendi hesabından…

Altını da doldurmuş: “AKP’li bir arkadaş sormuş, ‘koyduk mu’ demiş. Evet, koydunuz, tebrik ederiz! Anlayamadığımız şu, niye bu kadar sevindiniz, ilk defa koymuyorsunuz ki, 15 yıldır sürekli koyuyorsunuz…
Masumları kumpasla hapse koydunuz. Genel Kurmay Başkanını kumpasla kodese koydunuz. FETÖ’yü, Apo’yu adam yerine koydunuz. Halkı asgariye köle edip, paraları cebinize koydunuz. Medyaya el koydunuz.

Devlet kurumlarına vasıfsız sahte diplomalıları koydunuz. Limanlara yabancıları koydunuz. Dini siyasetin merkezine koydunuz. Paket-paket makarnalarla, paket-paket açılımlar koydunuz. Torba-torba kömürlere, torba-torba yasalar koydunuz.

Çalıntı sorularla Üniversiteye, Akademilere, Harp Okullarına teröristleri, gerici yobazları, yandaşları koydunuz. Suriyelileri sınavsız kamulara, Türkiye Cumhuriyetinin çocuklarını sokakta koydunuz. Bakan, vekil çocuklarına askerlik yaptırmayıp, gariban çocuklarını tabuta koydunuz. Kadınların, madencilerin fıtratına koydunuz.

Yetmedi Adaleti, Ekonomiyi, Eğitimi, Tarihi, Sanatı bitirip Milleti aptal yerine koydunuz. Bir tek şeye koymadınız… Elinizi Vicdanınıza!”

Ancak… Başımız dik, alnımız açık!.. Çalmadık, çırpmadık. Haram yemedik, yedirmedik. Cana kıymadık, kıydırmadık! Kanmadık, kandırılmadık. Hak, hukuktan ayrılmadık! Satmadık, sattırmadık!.. Haberiniz olsun.

Bitirmeden… Hazır, Adil’in Gür’ü gündemden düşmemiş bu sıralar… Gündeme diğer Adil’i sokuşturayım. Hani, Öksüz olup başına 4 milyonluk ödül konanı! Nerede bu Adil?