EMPERYA GÜDÜMLÜ HİLAFETİN KANLI RÖVANŞI
Topraklarında , güneş batmayan bir emperyal güç, Çanakkale’de domaltıldığını, Anadolu İsyanı’nda kıçına tekme yediğini unutamazdı.
Hele bu isyanın tetiklediği isyanlarla, peş peşe bütün sömürgelerini kaybetmenin kahreden acısını hiç unutamazdı. Unutmadı.
Kurtuluş Savaşı’nda köpekliğini yapan yerli işbirlikçilerin uzantısı piçlerini hep besledi,hep örgütledi, hep diri tuttu emperyal kinini.
Emperyal hazretlerinin güdümünde, ülkede ne kadar bilinçli, bilimci, ilerici, aydın, demokrat, yurtsever cumhuriyetçi insan, kurum, kuruluş varsa, ellerinden geldiğince imha ederken; ne kadar hurafeci, şeriatçı, tarikatçı, hilafetçi, din taciri, satılmış eyyamcı varsa, besledi büyüttü, korudu kolladı, ihya ettiler.
12 Mart 1971 Kanlı kepazeliği yetmedi. 12 Eylül 1980 Felaketiyle desteklediler. Kalan eksiklerini 28 Şubat 1997’de trajikomik oyunla tamamladılar. Geldik bu güne.
Bu ölümcül hastalığın tanısını doğru koyalım. Bu yaşanan vahşet, kanlı bir rövanştır. Emperyal güdümlü Hilafetin, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet ile kanlı rövanşıdır. Lamı cimi yok bunun. Tehlikenin büyüğü kapıdadır.
Hastalığın tedavisi, hastanın sağaltımı doğru teşhisle mümkündür.
DİP NOT: 14 Temmuz 2016 da yazılmıştı.