Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

            Evet, angut, eşine sadık bir kuştur! Ölünce bırakıp gitmez, gününü gün etmez, yemez-uçmaz, kanat çırpmaz… Ama armut, dibine düşünce de terk etmez armut ağacını! Nitekim bu durumda her ikisinin de türünün geleceğine bir faydası yoktur!

            Ekonomi otomatikte… Hiç olmaması gerektiği şekilde siyasette bir kandırmacadır gidiyor! Ki, burada kim kimi kandırıyor, kime kazık atıyor o da belli değil!

            Özellikle de ‘F’ tipi örgütlenmenin hain darbe girişimi sonrasına ilan edilen OHAL’in KHK’larıyla başlayan süreç de iyi analiz edilip incelenmeli! Hani, çıkıp da ‘at izi, iti izine karıştı’ söylem ve vurgularının dalgalandığı dönemlere de bakmalı en azından.

            İşte tam da O hal, ülkeyi etti bu HAL… Yani en sondaki vurguyu şimdiden yapalım… Bırakın at izi ile it izinin birbirine karışmasını… Artık at ile iti bile karıştırmaya başladı başta siyasiler ve ardındaki toplum!

            Çıkar ilişkileri, beklentilere yaklaşımlar, yaşam değerleri ne varsa dejenere olmuş gibi düşünseniz de birileri gemisini yürütmeye çalışıyor, birilerinin değirmeninde su kalmıyor birileri de geleceğe bir fidan bırakmanın mücadelesini veriyor!

            Bu hafta teamüllerin dışına çıkarak az buçuk tarihe dalacağız! Tarihçi değilim ama az araştırınca bulunabiliyor bazı kırılma noktaları… Size de öneririm!

            Sayın Cumhurbaşkanı önceki hafta Rize’deydi, partisinin il kongresine katıldı, yatırımları havadan-yerden inceledi. Güneysu’dan havalanarak, Gümüşhane kongresine gitti Genel Başkanı olduğu partisi AKP’nin! Doğal mı? Olmasa da, Doğal!

            İktidar partisinin dışında çeşitli siyasi partilere oy vermiş vermemiş bütün Cumhur’un Başkanı, partisinin Lideri olarak Gümüşhane İl kongresinde konuşurken girdi tarihe… Hani hep diyorlar ‘yalan tarih’ vs diye! Sözümona işlerine gelmeyen bütün tarih yalan!

            O nedenle yeniden tarih yazıyor bazı fesli ve cübbeliler… Hani ‘ezan sesine hasret’ zatın Amerika’daki çiftlikte CIA planlarıyla uğraşması gibi.

            Ne dedi peki Sayın Cumhurbaşkanı? İddiasına göre, 1227’de ölen Moğol İmparatoru Cengiz Han (Temuçin), 1243 yılında Anadolu’yu işgal etmiş! Özellikle de son zamanlarda bu yer değiştirmelerle çok karşılaşıyoruz ya!

            Nitekim, ölümünden 16 yıl sonra Cengiz Han’dan aktarıldığı iddia edilen ve tarihsel gerçekliği olmayan böyle bir bilgiyi paylaşan Sayın Cumhurbaşkanı, “Cengiz Han, Anadolu’yu yerle bir edip ilerlerken bir şehri kuşatır ve teslim alır. Şehre giren Cengiz Han eli silah tutan genç, yaşlı tüm erkekleri bir araya toplayarak kendi mezarlarını kazmalarını ister. Bu sırada bir ihtiyar yalvar yakar Cengiz Han’ın yanına yaklaşır. ‘Şurada mezarını kazan 20 yaşındaki delikanlı benim oğlumdur, daha çok gençtir, ne olur onu affedin’ diyerek gözyaşları içinde Cengiz Han’ın ayaklarına kapanır. Cengiz Han, ‘Affetmem ihtiyar, çünkü sen, oğlun kendi mezarı başındayken ağlıyorsun ama vatanın uçurumun kenarındayken sadece seyrettin’ der. Biz bugün vatanımız uçurum kenarındayken seyretmeyeceğiz ki yarın kendi evlatlarımızı kaybederken mezarlarının başlarında ağlamayalım” diye konuştu.

            Peki aslı neydi bu bilginin? Gerçekten ölümünden 16 yıl sonra Cengiz Han, Anadolu’yu işgal ederken Gümüşhane’de bu diyalog mu yaşanmıştı?

            Hayır! Böyle bir olaya ilişkin tarihi kayıtlarda herhangi bir bilgi yer almıyor. Cengiz Han 1227’de ölürken, Moğollar Anadolu’yu ilk kez 1243 yılında Kösedağ Savaşıyla (Sivas-Erzincan arasında) işgal ediyordu! Ancak orada da başka bir ayrıntı var…

            Anadolu’yu işgal eden Moğol ordusunun başında komutanları Baycu Noyan var idi! Öyle önemli ki, 3 Temmuz 1243’teki Kösedağ Savaşı, Anadolu Selçuklu Devletinin Moğol Devletine yenilmesiyle sonuçlanmış ve Türk-İslâm tarihinde ayrı bir öneme sahip olan bu savaş sonrasında Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılma süreci başlamıştır.

            Moğolların çekindiği Alaedin Keykubat ve sonrasında Anadolu Selçuklu Han’ı olan 2.Gıyaseddin Keyhusrev dönemlerini daha sonra ele almak gerekir! Ki, bir Türk savaş taktiği olan ‘Kurt Kapanı’ manevrası bu savaşta doruk yapmıştır!

            Daha da önemlisi, Moğol ve Anadolu tarihi boyunca hiçbir Moğol imparatoru veya Han’ı Anadolu’ya gelmemiştir! Ve kaldı ki, Cengiz Han ölünce vasiyeti gereği yerine geçen Ögeday’ın, 1241 yılında  ölmesiyle Hanlığı, 1246 yılındaki Kurultay toplantısına kadar karısı Töregene yönetmiştir! Kösedağ Savaşı da bu dönemde olmuştur. Daha sonra Moğol İmparatorluğu’nun başına, Kağan seçilen Tuluy’un oğlu Mengü geçmiştir.

            Burada hata, Sayın Cumhurbaşkanına bu bilgileri veren ve yanıltanlarındır, gerisi de hikayedir!

            Bugün ise hala oynanan gözü dönmüş ihanet oyunlarıyla Alevi yurttaşların kapılarına çarpı işareti konulması da aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Ve hatta, işini istediği için açlık grevi yapan ve tutuklanan, 34 kiloya kadar düşen eğitimcinin tahliye edilmeyişi, 87 yaşındaki kanser hastası bakıma muhtaç birine 11 gün hücre cezası verilmesi de aynı oyunun parçalarıdır! Çok güzel Kur’an okumakla olmuyor!

            Çıkıyor bir ‘badelenmiş’ soytarı, yanmayan kefen, rüyada hazreti peygamberi gösteren terlik satıyor ve şimdi de kendini cennetlik ilan ediyor. İnsanın aklıyla bu kadar oynanmamalı!

            Ve Başbakan Yıldırım Londra’da BBC’ye konuşuyor: “Biz kanıt olmadan hiçbir insanı tutmuyoruz. Türkiye’de hukukun üstünlüğü var!”

            Ama ne denirse densin yine alkışlanıyor. İlginç olanı ise alkışlayanlar hep aynı kitle!

            Angut armudun dibinde beklemiyor ama…