Karga Gak Demeden
20-08-2019
Ömer ŞAN

Alma Mazlumun Ahını!

Ne kadar dersen de, kime diyorsun! Hala kendini mazlum görüyor ‘aysberg’in tepesindeki! Hani aç tavuk kendini darı ambarında görür ya, neredeyse o misale gidecek durumu! Ama bunun yanında bir de ‘Stalin’in tavuğu’ hikayesi var, ibretlik! Okuyun.

Ama unutmayın ki, bu memleketin 5 parasına göz koyan, haksız yere kendine bağlayan, hak etmediği şekilde alan, çalan, harcayan her kim olursa olsun, itibarlı itibarsız hepsine zehir zıkkım olsun! Alayının gelmişini geçmişini silsin bu millet!.. Siler mi? Siler!

Mesela bakın ne diyor avukat Yakup Okumuşoğlu, “Su, hiç boşa akar mı zaten? Bu söylemi dillerine dolayarak su simsarlığı, su tüccarlığı, dere toptancılığı yapıldı. Ülkedeki tüm dereleri bu deli saçması argümanlarla sattılar. Memleketin derelerine boru döşeyip ceplerine bağladılar!” Yetmez tabi…

Yaklaşık 2 sene önce, bildiğiniz hoşaf da artık bilimsel projeden sayıldı. Öyle ise memleketteki eşekler de sucuk olmaktan kurtuldu, dedik! İki sene önce demiştik ama konjonktür değişti…
İnanın ki memleketin eşekleri, bir zamanların Bakanlar Kurulu ve ardından da Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Ukrayna, Sırbistan, Bulgaristan vb ülkelerden alınan ‘inek, manda, at, katır, bordo, domuz vs’ etlerinden daha iyi hale geldi! Bunu yazdık, bakın ne oldu ardından…

Hani şu dediğimiz ithal edilen etler var idi ya fazla geldi, ihraç edilecekmiş! Şu hale bir bakar mısınız? İthal ederken yandaş kazanıyor, ihraç edilecek yandaş kazanıyor! Ülke çiftçisi kazınıyor.

Tarımı bitirdiği gibi, yerli üretimi desteklemek yerine depoları ağzına kadar ithal etle dolduran AKP hükümeti, ortaya çıkan zararı gidermek için bu kez de ithal edilen etleri ihraç etmeye yöneldi. Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) depolarındaki 50 bin ton etin, 38.6 bin tonu ihraç edilecek. İyi de şu ‘at-katır-bordo-domuz’ eleri ne oluyor, kimse açıklamayacak mı eeeyyy süslümanlaaarrr…

İthal edilen hastalıklı etleri sözde tedavi ettirerek milletle ‘kurban’ diye kestirenler alooo!

Siz misiniz oylarıyla hesap soran! Aha size zam üstüne zamcıklar… Akaryakıt, sigara, elektrik-doğalgaz derken, çaya da yüzde 15 bindirmece! Sanayici sevindi. Ohhh, değirmende su da kalmadı, kurusundan koyyy!

Hak-hukuk-adalet arayışları arasında Yargıtay, Adli Yıl açılışını Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapmayı planladı. Yargı bağımsız ama Cumhurbaşkanı partili!.. Bu ana kadar 45’e yakın Baro, törene katılmayacağını açıkladı.

Adli Yıl açılışını protesto eden ve 106 bin avukattan 95 binini temsil eden Barolar, ‘Yargı bağımsızdır, külliye de Adli Yıl açılışı, süper yetkili yürütme önünde, yargının görüntüde bile olsa bağımsız yargı görünümüne aykırıdır’ dedi. Yargıtay Başkanı ise eniştesi olduğu Rize’den ‘yargımız bağımsızdır’ diyerek gönderme yaptı!

Hoooppp… Dün sabah ne oldu? Demokratik çerçevede adaylığı onaylanarak seçime giren ve yerel seçimleri kazanan Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanları görevlerinden alınarak yerlerine ‘Kayyım’ atandı! Bu atamalardan çıkamayan belediyelerin durumları malum, bugünkü ifadeyle milyonlarca Lira borç batağındalar!

CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, not düştü bu anlara: “Seçim kazanmak için İmralı’dan gelen mektupları okuyanlar, kırmızı bültenle aranan terörist Osman’ı TRT’ye çıkaranlar; şimdide teröre destek gerekçesiyle 4 ay önce seçilen 3 büyükşehir belediye başkanını görevden alarak yerlerine kayyum atadılar.

Van Belediyesine kayyum olarak atanan kişinin ilk icraatı, Belediye Başkanının odasında bulunan Atatürk resmini indirerek, Erdoğan’ın resmini asmak oldu. Halkın iradesine ve tercihlerine saygı duymayacaksak niye seçim yapıyoruz? Hedefimiz toplumsal barışı sağlamak ve hep birlikte güven ve birlik içinde yaşamak değil mi? Ülkeyi yönetenlerin görevi bu değil mi? Görevden 2.kez alınan ve yerine 2.kez kayyum atanan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, daha önce hapse konup Bahçeli’nin önerisiyle tutuksuz olarak yargılanmak için serbest bırakılan kişi değil mi? Madem 4 ay sonra bu insanları görevden alacaktınız o zaman bu kişilerin aday olmalarına niye izin verdiniz?”

Bakın, ne oluyor? HDP’li belediye başkanlarının makamlarına astırdığı Atatürk portrelerini AKP’li kayyumlar indirebiliyorlar! Sen daha bu insanlara ne anlatabilirsin? Daha ilginci ne biliyor musunuz? Son seçimlerden önce de AKP’li kayyumların indirdiği Atatürk portrelerini yerine yine HDP’den seçilen belediye başkanları takmıştı!

İmralı’dan mektup yazdı saraya… Sonra geldi demokrasi araya…

Süleyman Hacıbektaşoğlu da diyor ki, “Halkın iradesi gasp edilip cezalandırılıyorsa, orada kimse demokrasiden bahsetmesin. Bunu adı faşizmdir. Suç varsa hukuk var! Önce yargılar, suçu ispat eder sonra görevden alırsın. Demokrasilerde süreci böyle işletirsin. Suçlunun yerine gelecek olanı da oradaki irade belirler. Seçimle geleni hukuksuz uygulama ile görevden almanın adı, ‘iradenizi tanımıyorum’ demektir. Buna da faşizm derler. HDP’nin yapması gerekeni kendileri belirler. Bizlere düşen, bu haksız uygulamaya karşı ses yükseltmemizdir. Emekçilerin, işçilerin alın terinin sendika ağalarının işbirliği ile çalınması ile bir halkın ve onlarla dayanışma içinde olan kesimlerin iradesini gasp etmek aynı şeydir. Bu yüzden mücadele ortaklaştırılmalı ve sömürü düzenine son verilmelidir.”

Ha bu arada ne oldu bir de… Türkiye-ABD mutabakatının öngördüğü ‘Müşterek Harekat Merkezi için Amerikan askeri heyeti Şanlıurfa’ya geldi… Ne yapacaklar, ülkemiz sınırlarında yeni bir üs kuracaklar… Gördünüz mü şimdi ‘Eeeyyy Amerika’ naralarını?

Mazota 17 Kuruş, benzine 6 Kuruş zam da koymuşlar bi daha! Üç kayyum daha bulunura benzin 10 TL, ülke de BOP kalesi olur! Mazlum ahlanır mı, vahlanır mı?

“Haydi bi daha, bi daha, bi daha…” mı, yoksa ‘nereden nereye, nereden nereye…” mi?

Mazluuummm!