Bilal Kayabay

ŞAŞILACAK OLAN OLMAYAN

Halkının yüzde yetmiş beşi, ağız dolusu sokaklara tükürür. Elindeki çerçöpü, ‎izmariti, sokağa fırlatır. Işıklarda karşıya geçerken, sağını
solunu bilmez, ürküşmüş sığır gibi ‎ itişir kakışır, birbirine karışır.Toplu taşım araçlarına kendini atana dek, zorlatır, içeri girer girmez, kazığa vurulmuş gibi çakılır. Kamuya ait yerlerde, uzun ‎uzun, anıra bağıra telefonda ya da aralarında konuşur. İki arabalık yere ‎park edene sövüp sayar, dört arabalık yeri işgal eder.

Bana dokunmayan ‎yılan, bin yaşasın; devletin malı deniz, yemeyen domuz der, buna inanır.

Eşşek gibi ‎kullanılıp inek gibi sağılmasını, kaz gibi yolunmasını, ayetin “Aklınızı kullanın” kesin emrine râğmen, takdir-i ilahiye bağlayıp bütün kepazeliklerin suçunu “Verdiğim aklı kullan” diyen Allah’a yükler. Bu haltı  yerken de dinden çıktığından habersiz ama dindar (!) Vesaire vesaire vesaire…

Böylesi bir toplumun yaşadığı ülkenin bu durumuna şaşmak, asıl şaşılacak ‎olan.

Dindar – kindar nesiller yetiştirmek azmiyle, eğitimi, şehvetiyeci, badeci, tecavüzcü tarikatlara, şıhlara, vakıflara teslim edilen bir düzende şaşılacak bir şey yok.

Böyle eğitimin böyle bireyleri; Böyle köyün böyle leyleği olur.