Bilal Kayabay

Bu tavrı anlatmaya hiç bir dilin, hiç bir lügatin gücü yetmez. Bu kafayı, hiçbir sosyolog, hiçbir antropolog, hiçbir psikolog, hiçbir astrolog açıklayamaz.

Hiç kimse, kendine inanmış cemaati bu kadar mal yerine koyup aşağılayamaz. Bunların tarzı tavrı hiçbir kitaba, hiçbir ahlâka, hiçbir töreye, hiç bir yasaya sığmaz.

Yurt genelinde camiler kapatılıp cuma namazları yasaklanmışken Sarayda kılınan ‎cuma namazına toplumun büyük kesimi tepki, gösterdi. Zevahiri kurtarmak için, artık herkesin ezberlediği, bildik trajikomik oyun, yine sahnelendi. Çevir kazı yanmasın ‎hesabı, toplumdaki algıyı tersyüz etmek için, karşı algı operasyonu farz oldu. Operasyon için de en kullanışlı figürana seçildi

Zavallı figüran da epeydir,  velinimeti sahibine yağ çekip gazabını üstüne çekmemek içini yeni bir fırsat‎ kollarmış. Kelepir görmüş Yahudi, mal görmüş Mağribi gibi kaptı rolü.‎

Geçti kamerasının karşısına, döktürdü. Verdi veriştirdi, sekiz bakanlığın bütçesinden daha büyük bütçesi olan Diyanete.

En az kendi kadar emre amade kapıkulu diyanet şürekâsını, resmen ve alenen, ihanetle suçladı. ‎Yani hain ilan etti.

Bu koşullarda, sarayda cuma namazı kıldırmanın, “milletin gönlünde taht kurmuş başkanın itibarına suikast” olduğunu iddia edip diyaneti şiddetle kınadı.

Ee, ne yapılabilirdi başka. Başkanın, çıkıp “Bizi bu sefer de diyanet kandırdı. ‎Allah’tan ve cumhurumdan af diliyorum” dese; inandırıcı olur muydu ?!..

-Bellimolur. ‎Ahalinin hal-i pürmelâli ortada.‎-

Dünya âlem ve hatta bu trajikomik oyunun figüranı da çok iyi bilir ki sarayın izni,‎ desturu olmadan o cenahta kuş bile kanat çırpamaz. Bu gerçek ortadayken bu ucuz algı operasyonuna neden başvuruldu. Bu bir çaresizlik, tükenmişlik midir.‎ Asıl “itibara suikast” bu değil midir. ‎

Bu durumda yeni bir operasyon gerekirse “Eey besleme, sen kimsin yav. Sarayda cuma namazı ne zaman kılınacak diye sana mı soracağız. Haddini bil haddini” denmez mi.‎

Diyanetin  eylemi mi şu zavallı figürana yaptırılan mı itibara suikasttir, kararı siz verin gayri.