O kiralık koyma kıt akıllarınca, seni de çürük renklerine boyamaya yeltenecek ‎kadar haddini bilmez, bademlenerek büyütülmüş besleme taifesine kanmazsın ‎biliyorum.‎..
Çünkü sen, gününü viran, yarınını talan, ekmeğini askıya alan, lokmanı yavan, aşkını ‎haram, sevdanı hicran, dostunu düşman kılanların onlar olduğunu biliyorsun.‎
Sen kim olduğunu elbette bilirsin de izninle, seni nasıl gördüğünü söylesin seni ‎yürekten seven bu deli adam: Sen Ali, Ahmet, Mehmet, Barış, Özgür, Onur, Ayşe, ‎Fatma, Özlem, Ceren, Leyla, Zehra… milyonlarsın…‎
Sen, alnı açık, başı dik, işiyle aşıyla, eşiyle dostuyla, barış içinde, çalmadan, ‎çaldırmadan, hakça paylaşarak yaşamak, kendi olmak isteyen insansın. Sen, ‎varlığının nedeni cumhuriyetin emanetçisi, gençliksin.‎
Yaparsın biliyorum da bir de ben diyeyim istedim: Çek kuyruğunu gitsin, bu kendini ‎bilmez, eyyamcı fırıldakların…‎
Bir çift laf da sana kendi kiralık, yırtık donunu giydirmek kendini bilmez zavallılara: “Sen ‎kimsin” diye sorduğun, kendini biliyor da Peki sen kimsin !?.‎ALLAH BELANIZI VERSİN

Devlet Demir yolları yetkilileri, demir yollarında işlenen cinayetleri -kaza deseler de- ‎önlemek için kurban kesip dua etmiş.‎

Yüz yıllardır, bilime, “Aklınızı kullanın” diyen Allah’a kulak tıkayıp hurafeye iman ‎ederek, kâfirleri mahvet, kahret, yok et, ehl-i İslam ümmeti Müslümanı, şâd et, ‎muzaffer kıl, mamur ve müreffeh kıl diye dualar ettiniz.‎

Yüz yıllardır, “cehennemlik kâfirler” Ümmeti Muhammedi evire çevire beceriyor. ‎Şamar oğlanı gibi kullanıyor. Sömürüyor. İtip kakıyor. Ne ‘Bu işte bir yanlışlık var ‎demek, aklınıza; ne de aklınız başınıza geldi.‎

‎”Aklını kullanmayanın üstüne pislik yağdırırım” diyen Allah’a, kör; sözüne sağır ‎oldukça, bu kanda,  pislikte daha çok debelenirsiniz. ‎

Bu münafık mendeburların cezasını belasını bu toplum niye çektiriyon,  ya Rabbi. ‎Adaletin nerde senin…?