Rasim Yılmaz
15 Aralık 2017
rasimyilmaz08@hotmail.com

İlkokul 4. Sınıf öğrencisiydim. Babam pikap almıştı. Pikap eve geldi benim dünyam değişti. Günlerce pikabın başından ayrılmadım.  Mihrican Bahar, Bedia Akartürk, Yüksel Özkasap, İzzetAltınmeşe, Nuri Sesigüzel, Ali Kızıltuğ gibi sanatçıların plakları vardı. Fakat Ali Kızıltuğ’un “Yama Dağları” adlı hikâyeli türküsü beni derinden etkilemişti. Plakı günlerce, hatta haftalarca bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar dinlemiştim. Hatta bazen anlatılan hikâyeyi çocukça ruh halimle değiştirir, yeni versiyonunu kafamda kurgular, kendi kendime anlatır, oradan duygusal sonuçlar çıkarır içlenirdim.  İlerleyen yıllarda denk geldikçe hep aynı heyecan ve beğeniyle dinledim. Ali Kızıltuğ, başlı başına bu türküyle gönlümü fethetmişti.

13Aralık günü sabahı Erdal Eren’i mezarı başında anmaya giderken üzücü haberi yolda öğrendiğimde güne ait acım ikiye katlandı.

25348336_10155395623553655_5996699258793634981_n

YAMADAĞLARI TÜRKÜSÜNÜN HİKÂYESİ:

İki erkek kardeş köyün en güzel kızı Elif’e sevdalanırlar. Ancak Elif, küçük kardeş olan Yusuf’a kaptırmıştır gönlünü. Durumun farkında olmayan kardeşlerin babası, Elif’i  büyük oğluna ister ve nişanlar. Bunu duyan Yusuf’un abisi ile arası açılır. Bunun üzerine Yusuf yaylayı terk ederek Yama Dağlarına vurur kendini.

Elif Yusuf’a; “Ben kardeşine gelin oluyorum, kardeşinin çadırına inmeden beni vur.” diye haber gönderir. Bunun üzerine Yusuf, düğün günü  Efif’i silahla öldürür, kendiside orada öldürülür.

Hani derler ya “Türk filmi gibi” aslında Türk filmleri bu yaşanmışlıkların bir sonucu… İşte bu acıklı aşk öyküsünü Ali Kızıltuğ sazıyla şöyle anlatır:

YAMA DAĞLARI

 Yama dağları da gardaş yiğidin yeri
At üstünde gezerdi felek ağanın biri
Mekân eylemişti oğlan da yukarı gölü
Kaç gündür ki benim ağam gelmedi

Yiğit idi bükülmezdi bileği
Elif’i almaktı o Yusuf’un dileği
Kime şikâyet edem yavrum ben bu feleği
Kaç gündür de benim ağam gelmedi

 Bir beşli aldım anam yeniden yeni
Elif yalvarıyı Yusuf nolur beri gel beri
Kardaşıyın çadırına inmeden Yusuf vurasın beni
Kaç gecedir de benim ağam gelmedi

*Elif ‘im ben sana kurşun atamam
Sen kara topraklarda yar ben yorganda yatamam
Beşliyi aldım daha geri satamam

Kaç gündür de benim ağam gelmedi

Ve Elif vurulur!

Kollarım kırıla oy oy attım bir kurşun
Kardaşım bağırıyı  şu Yusufa bir yetişin
Soldu rengi de Elif ile güneşin
Kaç gecedir de benim ağam  gelmedi

 Savcı gelmiş cenazelere bakışır
Oğlan kıza kız oğlana yakışır

Anası da yavrum yavrum deyi meleşir
Ben bildim ki oğlum gitti gelmedi

Benden selam söylen o katil yama dağına
Niye ihanetlik etmiş bu genç ağama
Ali Kızıltuğ’um der ki gardaş dünya neyime
Çok güldüm oynadım felek sonum gelmedi

ALİ KIZILTUĞ’LA TANIŞMAMIZ:

1996 yılıydı, Yenimahalle Belediye Düğün salonunda bir sendikanın yemekli organizasyonu vardı. O geceye bende davetliydim. Kızıltuğ ile beni aynı masaya ağırladılar. Kızıltuğ’la tanışmanın onurunu yaşarken çokta heyecanlandığımı söylemem gerek.

Sonra sunucu kadın masamıza gelip programla ilgili bilgi verirken; Kızıltuğ, o anda sahnede bulunan genç bir müzik grubunun arkasından kendisinin sahne almak istediğini ifade etti. Fakat kendisinden sonra benim sahne almamın yakışık almayacağı gerekçesiyle ben itiraz ettim. Ne var ki sunucu arkadaşta benimle aynı fikirde olmasına karşın Ustayı ikna edemedik. Bunun üzerine Kızıltuğ, gençlerden sonra, benden önce sazıyla sahneye çıktı.

Açıkçası gençlere hiç ilgi olmadı. Ben bunu biraz da gençlerin fazlaca yüksek volümlü gürültücü müziklerine bağlamıştım.

Bu kez sevgili Kızıltuğ sahne aldı ama çok az bir kesimin dışında konuklardan yine beklenen ilgi olmayınca müziği kesip usta, salondakileri sükûnete davet ederek kendisini dinlemelerini istedi. Ve yaptığı kısa konuşmasında:
“Hanımlar – beyler, ben yarın ölmüş olsam eminim sizin hepiniz cenazemin arkasından saf tutar, benim ne kadar iyi bir insan, nasıl büyük bir ozan olduğumdan söz edersiniz. Ama benim size diyeceğim şudur ki; bana bugün değer verin, bugün saygı duyun. Sanatçıları önce yaşarken yaşatın. Ben öldükten sonra arkamdan dizeceğiniz methiyelerin ne bana ne de topluma bir yararı olmaz. Çünkü sanatçıya yaşarken ne kadar sahip çıkılırsa sanatçı o oranda daha fazla üretim için teşvik olmuş olur, daha fazla çaba sarf eder. Siz bir emek örgütüsünüz ama emeğe gerekli ilgi ve saygıyı göstermekten acizsiniz.” diyerek sahneden indi ve onca ısrara rağmen masasına oturmadan sazını alıp çekip gitti.

Şimdi ister istemez ustadan sonra benim sahnedeki akıbetim merak edilebilir. Bu işten en karlı ben çıkmıştım. Çünkü katılımcılar, gerek ustadan işittikleri azardan, gerekse benim biraz daha politik davranarak türkülerime ilk “Şarkışla” türküsüyle başlayınca konukların ilgisi üzerime yoğunlaşmıştı. Ama o gece Usta o söylemiyle orda bulunanlara büyük bir ders vermiş oldu.

13 Aralık günü bu büyük ustanın ölümünü duyunca Biçim acıdı. Düşünün ki; 1944 yılında Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Mursal köyünde dünyaya gelmiş bir köylü çocuğu. 14 yaşında bağlama çalmaya başlamış. O günden bu güne kadar ”Baykuşlara Kalan Köy” ve “Sorma Efendim” adında iki kitabı yanında 103 plak ve 87 albüm yayınlamış. 1969 yılından bu yana sadece kendi eserlerini seslendiren Kızıltuğ,  bu ülkeye 550’si başka sanatçılar tarafından seslendirilmiş olan 2.160 adet eser bırakmış büyük bir Ozan ve kültür adamı…

25348727_10155395623658655_8308896088415495170_n

Kızıltuğ, daha son geçtiğimiz günlerde 3 bölüm halinde yazmış olduğum. “Göç ve Sürgün (20 Kasım 2017), “Gönüllü ve Zorunlu Sürgün (25 kasım 2017)ve “Bursa’da Anlamlı Buluşmalar ( 3 Aralık 2017)” başlıklı yazılarımda anlatmaya çalıştıklarımı o Asr-ı Gurbet Harap Etmiş Köyümü” adlı şiiriyle terk edilen on binlerce köyün akıbetini aşağıdaki dörtlükler ve sazı eşliğinde anlatmış.

Asr-ı gurbet harap etmiş köyümü

 Asr-ı gurbet harap etmiş köyümü
Bülbül gitmiş baykuş konmuş gel hele
Ben ağayım ben paşayım diyenler
Kapıları kitlemişler gel hele

Bir ev bur da bir ev karşıda kalmış
Hele sorun bizim komşular n’olmuş
Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış
Bizim köye benzemiyor gel hele

 Saz elimde şu elleri gezerdim
Dertli idim bazı destan yazardım
Sen Ali’ysen niye saçın ağarttın
Kızıltuğ’a benzemiyor gel hele

GİTTİNYA YAMA DAĞLARI ISSIZ KALDI ALİ  KIZILTUĞ!

SAZIN TELİNDE, TÜRKÜLERİN DİLİNDE YAŞAYACAK OLAN USTA; MEKÂNIN YILDIZLAR OLA…

HOŞÇA KAL USTA!