Rasim Yılmaz

4 Şubat 2016
rasinyilmaz08@hotmail.com

“Radyo ve TV’lerin olmadığı, insan ilişkilerinin en çıkarsız,  daha sıcak ve sıkı olduğu dönemde seyirlik köy oyunları halkın eğlence kaynağıydı. İşte” harfana” ve deve oyunu o günlerden kalma bir gelenektir.

Geçtiğimiz yıl 9 Şubat tarihli 08 Haber gazetesinde yayımlanan “HARFANA” başlıklı yazımda;  “Harfana” etkinliğinin 12 Eylül darbesi sonrasında diktacı askerlerin sorgusuna tabi tutulup “komünizm propagandası” olarak algılanışından söz etmiştim. Yani yüz yılı aşkındır yapılmakta olan “harfana” geleneği darbeci askerlerin gözünde kominizim propagandası olarak görülmüştü.

Harfana Nedir?

Harfana: Uzun kış gecelerinde ama özelliklede yılbaşlarında köyün gençlerinin tamamı bir araya gelerek yaptıkları bir eğlence etkinliğidir. “Deve oyunu ekibiyle birlikte” davul-zurna eşliğinde;

unnamed (9)

“Kadı geldi kapıya
Selam verdi yapıya
Biz meyve isteriz.
Veren veren bin olsun
Vermeyenin canı sağ olsun

Hanım bacı kalksana
Kepçeyi eline alsana
Yağ küleğine  varsana
Sakın elin titremesin
Bize yağ un versene”

gibi mani ve türküler söyleyerek köy dolaşılır, herkesin verebileceği kadar un, yağ, peynir, meyve gibi gıda ürünlerini toplanır.  Sonra da o topladıklarından “bişi-pişi”, “lokum-lokma” gibi hamur işleri pişirilir, birlikte yenilir, şarkılar söyler eğlenilir. Artan yiyecekler ise ertesi gün ihtiyacı olan yoksullara dağıtır. Yani işin özü: Köy gençliğinin; birlik, beraberlik ve kardeşlik ortamında, eşit paylaşım koşullarında yaşamayı öğrenerek eğlenmeleridir.

Harfana: bu etkinliğin tamamına verilen bir addır!

BURSA’DA HARFANA:

Geçtiğimiz 28 Ocak Cumartesi akşamı Bursa’da bulunan Artvin Ardanuç Anagert (Yeni adı Cevizli) köylülerinin  Cevizli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği ( AR-CEV-DER) Başkanı Sayın Zikri Kara üçüncüsünü yapmakta oldukları “harfana” gecesine ikinci  kez katılmamı istedi.

unnamed (10)

Ankara’dan sabah erken Anagertli Selim Hoca (Aksu) ile otobüsle Bursa’ya gittik, bizi terminalde Zikri Bey karşıladı.

ARTVİNLİLER HORONLARLA, HALAYLARLA “HARFANA” YAPTILAR…

unnamed (12)

Güzel bir organizasyon sonucu Bursa’da yaşayan Anagert köylüleri yanında Usotlu (Tosunlu) köyünden (köyüm) de hatırı sayılır bir katılımla 400’e yakın insanın katılımıyla güzel bir gece gerçekleştirildi. Benden önce sahne alan Büyükşehir Belediyesi Türk Sanat Musikisi topluluğu bir dinleti sundu. Anagert köyü görüntülerinden oluşan sine vizyon gösterisinin arkasından yüzyılların ortaoyunu “deve oyunu” izleyicilerde büyük bir beğeni topladı. Gece de “Deve oyunu” oynarken oyuncular oturduğum masaya gelince önceden oyuncuların bana emanet etmiş oldukları temsili bir çuval unu takdim ettim. Oyuncu Rıza Yalçın, beni mani yağmuruna tutunca bende o anda toparlayabildiğim şu iki dörtlükle karşılık vermeyi başardım.

unnamed (13)

Maniye hoşum gelir
Memleket düşe gelir
Artvin aklıma gelse
Gözümden yaşım gelir

Anagert güzel köydür
Dostlarımın köyüdür
Şen olsun Anagert’i
Mert insanlar yeridir

unnamed (7)

Arkasından beni sahneye çağırdılar. Kendi bestelerim, kendi derlemelerim ve tamamına yakını Artvin yöresinden oluşan türkülerimi Artvinlilerle birlikte söylemenin ve onlarca insanın ele ele, yürek yüreğe halay çekerek “Harfana gecesinin” özüne ve ruhuna uygun bir gecenin güzelliğini yaşama ayrıcalığında buldum kendimi.

unnamed (8)

Yine “harfana” nın özünü yansıtan,  katmer, “lokum” ve “tatlı” tüm konuklara ikram edildi.  Ne var ki ben sahnedeyken Paşabaton Ablamızın (Aksu) yapmış olduğu o güzelim katmer ben sahneden ininceye kadar Anagetliler tarafından yenildi. Yani kısacası kolektif yaşamın simgesi olan gecesinin adına “Harfana dediler, katmeri bensiz yediler.” Hem de ben onlara Artvin türküleri söylerken… Artık seneye daha uyanık olacağız.

unnamed (11)

Tabii ki bunlar işin şakası. Artvin’den 1.500 Km. uzakta,  kültürümüzü yaşatma çabası içerisinde olan başta Dernek Başkanı Sayın Zikri Kara olmak üzere, bu gecede emeği geçen tüm dostlara teşekkür ediyorum. Yine Bu geceye katılan tüm konuklar yanında benim için bu geceye gelen Usotlu, Lengetğhevli ve diğer dostlara teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.

BAŞKAN ZİKRİ KARA’NIN KONUŞMASI…

unnamed (6)

Gecenin açılışını yapan  dernek başkanı Sayın Zikri Kara, tüm konuklara hoş geldin dedikten sonra, özetle şunları söyledi:

“Kent yaşamında sosyal yapı içinde, kültür en temel etkenlerden biri olmuştur. Bu bağlamda, köy nüfusu kentlerde yoğunlaşması kentsel hayatın gelişimini, sosyal yaşam içerisinde kültürel boyut önem kazanmaktadır. Kültürümüze sesiz kalıyorsak yok olmasını alkışlıyoruz demektir.

Kültürün temeli kaynağı köylerdir. Oysa özünde var olan köyümün örf ve adet, geleneklerini unutup, büyük kentlerde yok olup gitmekte. Kültür değerleri köy dernekler aracılığı ile sağlıklı gelişmenin,  sosyal içermenin yollarıdır. Sosyal gelişmenin süreci gençler, kadınlar gibi katmanları diğer kültürlerle paylaşmanın ve akraba, komşu çocuklarının tanıştırmak için çeşitli faaliyetler içerisinde tanıtıp öğretmenin yolu kentlerdeki köy derneklerin den geçer.” 

Bizler köyümüzün kültürünü şehir kültürü ile harmanlamalıyız. Diğer yöre kültürleri ile paylaşmak temel ilkemiz olmuştur. Ancak sosyal hizmetlerde kurumsal ve fiziksel alt yapı yetersizliği mevcuttur. Bu da hizmet vermekle güçlükler ve olumsuz yönde etkilenmekte tüm bu sorunları belediyelerimizle ve sizlerle beraber çözeceğiz.” diyen Zikri Kara, dernek çalışmaları hakkında bilgi verdikten sonra: “Bir olacağız, diri olacağız, çaba bizden, destek sizden.” Diyerek, sözünü bu çalışmalara destek verenlerin adarlını anarak teşekkürle tamamladı.

Ayrıca Yılmaz Gümüş’ün şiir kitabının geliri dernek yararına olmak üzere okuyuculara sunuldu.

O gece yeğenim Özgür Güney’in konuğu oldum. Duru ile ne de  güzel dakikalarımız geçti. Ertesi günü ise bir dostla Bursa’yı dolaşıp, öğrencilik yıllarımdan kalma 40 yıllık anılarımı tazeledim. Meğerse Bursa’yı ve Bursa’da yaşayan dostlarımı ne çok özlemişim…

GÜNER YALÇIN’DAN MEKTUP VAR!

unnamed (14)

Ben Bursa’ya giderken Cevizli köylülerinden, edebiyatçı, yazar Sayın Güner Yalçın, dernek yönetimine iletilmek üzere bir mektup teslim etti. Ben de o mektubu dernek başkanına ilettim.

İşte o mektubu siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

“Çok Değerli Köylülerim,

Harfana Gecenizde aranızda bulunamayışımın üzüntüsü içindeyim. Tümünüze sevgiler, saygılar gönderiyorum. 

Özüyle, mayasıyla yoğrulduğumuz topraklardan 1000 – 1500 kilometre uzaklarda yaşıyoruz. O ne güçlü mayadır ki bunca yıllar sonra, bunca uzaklarda bizleri yine birbirlerimizle kaynaştırıyor, kucaklaştırıyor. O ne sağlam özdür ki gelenek ve göreneklerimizi, yaşam biçimlerimizi, bu yaban ellerde dimdik ayakta tutabiliyor. Ama bırakıp geldiğimiz o topraklar epey süreden beri yıldan yıla kan kaybediyor; özünde, mayasında sarsıntılar yaşıyor. Bize kızgın ve kırgın o topraklar, inanın. Yalnız,cansız, üzgün, yorgun… Kollarını açmış, sizi, bizi, hepimizi umutla bekliyor.  Ne var ki o kollar bir süre sonra umutsuzca ve de kendiliğinden düşüyor… Bizi besleyip büyüten, bize kan can veren bu topraklar bunu hak ediyor mu? Onu boynu bükük bırakmaya hakkımız var mı?…

unnamed (15)

İnanın ki o topraklardan uzak durdukça sen ben, siz biz, o topraklarımız, hepimiz, hatta ülkemiz bile kaybedecek; bizi birbirimize kaynaştırmış olan kocaman bir kültür birikimi adım adım yok olacak;  o zaman da zayıf, cılız, kansız, cansız, kimsesiz kalacağız…

unnamed (16)

Gelin, ara bir dönelim o topraklara; uzun süreli, kısa süreli, nasıl uygunsa. Bir harfanayı da oralarda yapalım. Bağımızla, bahçemizle, komşumuzla kucaklaşıp özlem giderelim. Çatımızla, çürüyen çeperimizle, sağulemizle uğraşalım. Yaşlanmış, içi boşalmış ağacımızı okşayalım. O yine cömertçe davranacaktır bize; eşsiz tattaki meyvesini sunmaktan geri kalmayacaktır…

Ayağımkala, birdirbir, koco, mila oynayalım; cinoh yapıp yarıştıralım; tapuş yapıp teştinin dibine saldıralım… Mağara önlerinde,Şalambaret’te, Düzgagat’ta, Pintigil’de, değirmen derelerinde, Sapset’te buluşalım.Gobihosa’da,Çodolt’a sakız açalım. Doğanın olağanüstü sessizliğiyle ve güzelliğiyle kucaklaşalım… 

Tümünüzü bekliyorum. Tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

28 Ocak 2017
Güner Yalçın