Karga Gak Demeden
05-05-2020
Ömer ŞAN

Salla Başı, Al Maaşı he!..

Almış dünyayı evire çevire götürüyor kendi başına buyruk, corona denilen virüs! Sanki dünyamızda eksikliği vardı… Sırtımızdan, emeğimizden geçinen geçinene! Kene gibi yapışıp, sömüren sömürene derken ortaya çıktı bir pandemi… Aldı eline sazı başladı söylemeye, ‘neremi, neremi’ diye…

E tabi siz de hiç bilmezsiniz, ‘nereden nereye’ şarkısını da!

“Emeğini yüreğine katarken, alın terinin deminde, dünyayı omuzlayanlara selam olsun…” Bizden…

Derken toplumsal olarak kapanıverdik eve… Kimi kronikten, kimi yaştan, kimi zorundan. Esnaf çalışmıyor, üretici tarlaya giremiyor, işçi-memur hak getire, üretim yok, tüketim had safhada…

Kirayı, elektriği, doğalgazı, suyu-sabunu, telefonu-interneti, çayı-çorbayı düşünen yok!

Gazeteci arkadaşımız Melis Alphan’ın, Disk Emekli Sen Genel Başkanı Cengiz Yavuz ve emeklilerle yaptığı söyleşiye göre, ülkemizde 6 milyon emekli, aldığı emekli maaşıyla geçinemediğinden çalışmak zorunda. Salgın öncesinde kayıt dışı çalışanlar ise bu süreçte işten çıkarıldı. Emekliler kira, fatura, kredi borçlarını ödeyemiyor, evde açlıkla savaşıyor!..

Malumunuzdur, vatandaşlar olduğu için devletler vardır… Devlet olduğu için vatandaş olmaz! O nedenledir ki devlet, varlığını korumak zorundadır!

Bu süreç gösterdi ki, artık doğal yaşam alanları katledilmemeli, doğanın dengeyi ‘yenge’ ile karıştırmamalı, tüketimden çok üretim toplumuna dönüşülmeli… Ve yine birilerinin öylesine ‘ bir avuç’ diye niteleyip küçümsemeye çalıştığı çevreciler, ‘daniska’ değil, haklıydılar!

Mesela, Fındıklı’nın yaşam mücadelesindeki ‘Don Kişot’larından Hüseyin Acar… “Çay üreticileri ve çayı yan gelir olarak gören emekçilere engeller konulurken, dere ıslahları yapanlara, HES yapanlara, doğayı talan edenlere, madencilere neden engel olunmuyor? Dünyamıza bu tür virüslerin gelmemesi için önce devletler ve şirketler, doğayı katledenler bu belanın hesabını vermelidirler!” Diyor… Haksız mı?

Yani bir yandan virüse dur deme mücadelesi devam ederken, dünyayı bu duruma getiren katillere de elbet dur denmelidir. Ve unutulmamalıdır ki bu süreçte, doğayı yok edenler değil çay tarımı ve toprağı ile geçinen tarım ve hayvancılık yapan üretici ve emekçiler desteklenmelidir.

***

“atom/ nötron/ napalm…/ düşmanlığı/ insanın insana./ ota/ toprağa/ açan çiçeğe/ dalda yaprağa/ canın düşmanlığı/ cana…”

***

Bunu yazın bir kenara… Hiçbir çocuk ve yurttaş sayıdan ibaret değildir? Tacizci, tecavüzcü ve katiller hariç!

Ama ‘aslan yürekli vatan kurtaran’ yerli ve millici, eski karşıcılar, ‘vatan kurtaran Şaban’lık yapa birileri, işçi liderlerini 1 Mayıs’ta gözaltına almış!

Nedir yani bu… Bayram diye tatil ettiğiniz böylesi bir günde bu nedir? Memleketi mi kurtardınız, 25 başkan ile Disk Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nu gözaltına alarak? Emek sömürüsünü mü önlediniz, emperyalizmi mi kovdunuz, alın terinin hakkını mı verdiniz? Yazık!

Biz bunları sıralarken, tam da tarihe, ‘doları 6 liradan 7 liraya düşüren adam’ olarak geçen ‘damat bakan’, dolara yanıt vermiş ve ‘Oynaklık her yerde var, TL’de kalan kârlı çıkar’ demiş…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise salgın dönemiyle ilgili değerlendirmesinde, “Yeni hasta sayımız artık binli rakamlarla ifade edilir hale geldi” ifadelerini kullanmış!

Dünya genelinde ise korona gerekçesiyle ölenlerin sayısının 250 bini aştığı bildirildi.

Başka bir şey demeyirum daha…

Ve bir de TFF, ligleri Haziran ayının ortalarında başlatıp, insanları stadyumlara yığmaya hazırlanıyormuş… Hele 1.Lig için karar dahi alınmış!

Süper Lig’in durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ç.Rizespor Teknik Direktörü Ünal Karaman, uyarılarını sıralamış ve salgın sürecinin ardından sporcuların ve sporun içinde görev alan kişilerin zihinsel ve fiziksel olarak lige hazır hale gelmelerinin çok zor olacağını söylemiş…

Ama TFF yöneticileri bu durumu kestirememiş, topu da Cumhurbaşkanına atmışlar!

Bunların karşısında TFF’nin PFDK eski Başkanı avukat Hüseyin Karaahmetoğlu ise, liglerin mevcut haliyle tescil edilerek bitirilmesi gerektiği uyarısını yineleyerek; karşı çıkanları ve lig oynansın diyenlerin Riva’da maç yapmaya çağırdı.

Veee… DİB’in başı, yine laik eğitimi hedef alarak, “Eğitim seviyesi arttıkça dinden uzaklaşılıyor” demiş… Raki içenun, piyango alanun ve dahi o savaş açtuğu eşcinsellerun odeduğu vergilerlan maaş alanun deduğune bak! Ula bularun beyni silinmiş ha!

Haaa, bir de köprü ve otoyollar için taahhüt edilen garanti ödemelerinin ertelenememesi nedeninin, sözleşmede Türkiye hukuku yerine Londra hukukunun kullanılması olduğu ortaya çıkmış… Birileri İngiliz, mingiliz bir şeyler diyordu ya…

Ne demiştuk başlukta: ‘Salla Başı, Al Maaşı’ heee… Heram olsun!

Ömer Şan